1917:Her Devrimin Temel Sorunu İktidar Sorunudur
b) Tüm emekçileri proletaryanın çevresinde birleştirecek şekilde inşayı örgütlendirmek ve bu çalışmayı sınıfların tasfiyesini, ortadan kaldırılmasını hazırlayacak yönde yürütmek;
c) Devrimi silahlandırmak, dış düşümanlara karşı mücadele amacıyla, emperyalizme karşı mücadele amacıyla devrim ordusunu örgütlemek.
Proletarya diktatörlüğü, bu görevleri yerine getirmek, bu görevlerin üstesinden gelmek için gereklidir.
“Kapitalizmden komünizme geçiş”, der Lenin, “tüm bir tarihsel dönemi kapsar. Bu dönem kapanmadığı müddetçe, sömürücüler kaçınılmaz olarak bir restorasyon umudu beslerler, ve bu umut, restorasyon denemelerine dönüşür. İlk ciddi yenilgiden sonra, yenilgiyi hiç beklemeyen ve buna inanmayan, böyle bir düşünceye izin bile vermeyen sömürücüler, yoksun bırakıldıkları ‘cenneti yeniden elde etmek için, geçmişte o kadar tatlı bir hayat süren ve şimdi ‘aşağılık ayaktakımı’ tarafından yıkıma ve sefalete (ya da ‘sıradan’ işlere…) mahkûm edilen aileleri için, on kat enerji ile, şiddetli bir tutkuyla, yüz kat artmış bir kinle, savaşa atılırlar. Ve kapitalist sömürücüleri, ardları sıra, küçük burjuvazinin büyük kitlesi izler; o küçük burjuvazi ki, bütün ülkelerde onlarca yıllık tarihsel deneyimlerin tanık olduğu gibi, yalpalar ve bocalar, gün olur, proletaryayı izler, gün olur, devrimin güçlüklerinden korkar, işçilerin ilk yenilgisinden ya da yarım yenilgisinden paniğe kapılır,sinirleri bozulur, oradan oraya koşuşturur, ağlamaklı olur, bir kamptan ötekine geçer”
(bkz. Lenin, Bütün Eserler, C. 23, s. 452-453).
Şubat Devrimi
Romanov ailesi: Çar Nikolay, eşi ve çocuklarıyla birlikte
Ülke çapında köylüler işledikleri toprağa sahip olamamaktan, işçiler ise yaşam ve çalışma koşullarından şikayetçiydi. Üç yıldır devam eden savaş, milyonlarca kişinin yaşamına mal olmuştu. Çok sayıda asker silahlarını bırakıp, cepheyi terk eder hale gelmişti.
1917’nin başında şeker, yağ, süt, ekmek, meyve ve yakacak gibi temel ihtiyaç maddelerinde kıtlık yaşanıyordu. Bu durumun yaratabileceği sonuçların farkında olanlar, bir isyandan endişeleniyordu.
7 Şubat’ta Çar İkinci Nikolay’a bir mektup gönderen Dük Aleksandr Mihayloviç, “Danışmanlarınız Rusya’yı ve sizi bir felakete sürüklüyor” diyordu:
Fakat aylar içinde sosyalist bir devrimin gerçekleşmesini kimse beklemiyordu. O devrimin liderliğini yapacak olan ve 1917’nin başında İsviçre’nin Zürih kentinde bulunan Vladimir Lenin bile, “Biz yaşlılar, gelecekteki devrimin tayin edici savaşlarını göremeyeceğiz” diyordu.
Şubat Devrimi’nin ardından Petrograd’a dönen sosyalist liderler Ekim Devrimi’nin yapılmasında önemli rol oynadı
Şubat ayının başında, planlamada yaşanan sorunlar ve mevsim normallerinden sert seyreden kış nedeniyle ihtiyaç malzemelerini taşıyan araçlar da Petrograd’a ulaşmakta zorluk yaşıyordu.
Yazar Maksim Gorki, 10 Şubat’a gelindiğinde, gıda maddelerinin yetersiz yakıt nedeniyle Petrograd’a ulaşamayan trenlerde kalması sonucu kentin iki haftalık yiyeceğinin kaldığını, önlerinde büyük bir kıtlık olduğunu düşünmeye başlamıştı.
13 Şubat günü kente gelen un miktarı, ihtiyacın 12’de 1’ine kadar düştü. Sokaklarda ekmek kuyrukları ve huzursuzluk paralel bir şekilde artarken o dönemde Bolşevik Merkez Komitesi’nin başında bulunan Aleksander Şlyapnikov, ekmek isyanından bir devrim çıkabileceğine inanmıyordu:
20 Şubat’ta emniyet birimleri, yiyecek bulamayan halkın isyan edebileceğini, Bolşevikler ve Menşeviklerin bu yönde hazırlıkları olduğunu bildirdi.
25 Şubat’a gelindiğinde sokaklar on binlerce protestocuyla dolmuştu. Yiyecek bulamayan halk hükümeti protesto ederken askerler, isyanı bastırmak için halkın üzerine ateş açtı. Çok sayıda kişinin ölmesine ve yaralanmasına yol açan bu olay, Şubat Devrimi’ne giden yolda yaşanan ilk şiddetli çatışmaydı. Sonraki gün, ölü sayısı 40’a çıktı, 100’den fazla kişi gözaltına alındı.
27 Şubat’ta askerlerin içinde ilk itaatsizlikler başladı. Bazı erler halka ateş açmak istemiyordu, bir asker ise kendisine ateş emri veren üstünü silahıyla öldürdü.
O güne kadarki en büyük eylemlerden biri 3 Mart 1917’de, kentin büyük endüstri tesislerinden biri olan Putilov’un işçileri tarafından örgütlendi. Hükümete karşı yapılan bu eylemler ve grevler, sonraki günlerde artışa geçti. Eylemcilerin talepleri arasında “barış ve ekmek” yer alıyordu.
Rusya’daki Fransa elçisi Maurice Paleologue, 6 Mart tarihinde “Petrograd’da ekmek ve yakacak sıkıntısı yaşanıyor” diye yazmıştı:
Paleologue, 8 Mart’ta insanların “ekmek ve barış” sloganıyla sokağa çıktığını yazmış ve “havada devrim kokusu var” ifadelerini kullanmıştı.
O gün Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan kadın işçiler de eylemlere katıldı. On binlerle başlayan işçi eylemleri 9 Mart günü yüz bini aştı. Bazı yerlerde fırınlar yağmalandı.
O tarihlerde Petrograd’da olan İngiliz yazar Claude Anet, “Rus Devrimi’nin İçinde” adlı kitabında, 9 Mart tarihindeki gazetelerde isyana dair hiçbir haber yer almadığını yazmış ve “Hükümet basını kontrol edebiliyor ama sokakları kontrol edemiyor” demiş, tanık olduğu olayları şöyle anlatmıştı:
Anet, sonraki gün de sokaklarda eylemcilerle konuşurken polislerin kendilerine ateş açtığını, askerlerin bu emirlere uymadığını anlattıklarını yazmıştı.
Petrograd Valisi Aleksandr Balk, solcu liderlerin kalabalık kitleleri ajite ettiğini ancak ordunun silah kullanmakta isteksiz olduğunu söylüyordu.
Eylemlerin büyümesi üzerine kentteki tüm eylemler yasaklandı, protestoculara ateş açılması emredildi. Polisler başlangıçta bu emirlere uysa da ilerleyen günlerde halka ateş açmakta isteksiz davranmaya başladı. Askerlerin bir kısmı de eylemcilere destek verdi ve eylemcilere ateş açan polislere ateş açtı, bazı polislerin silahlarına el koyuldu.
Petrograd’daki huzursuzluk artarken 11 Mart günü Rusya İmparatorluğu’nun meclisi Duma’nın faaliyetleri bir kararname ile durduruldu.
12 Mart’ta Duma’nın bir kısmı bu karara uyarken bir kısmı da Geçici Komite adı altında çalışmaya başladı. Bu komite, devrimin ardından Geçici Hükümet’in temelini oluşturacaktı.
1915 yılında Merkezi İşçi Grubu adı altında Menşeviklerin öncülüğünde, Bolşeviklerin de desteğiyle tekrardan benzer bir yapı kurulmuştu.
Menşevik ve Bolşevikler 1903 yılında birbirlerinden ayrışmış olsa da Şubat Devrimi’nde birlikte hareket etmişlerdi, Menşevikler, sosyalizme geçiş için şartların henüz olgunlaşmadığını savunurken, Bolşevikler ise silahlı ayaklanmayla hızlı bir şekilde devrim yapılması gerektiğini düşünüyordu.
Merkez İşçi Grubu yapı, Şubat Devrimi sürecinde Petrograd Sovyeti’ne dönüştü ve işçiler ve askerlerin üye olduğu, yönetiminde çeşitli sosyalist partilerin yer aldığı önemli bir yapıya bürünerek devrimin ardından zaman zaman Geçici Hükümet’ten daha etkili oldu.
1905’teki St. Petersburg Sovyeti, 12 yıl sonra kurulacak Petrograd Sovyeti’ne ilham vermişti.
12 Mart’ta Petrograd’daki askerler, halka ateş açma emirleri veren komutanlarına isyan edip silahlarıyla birlikte eylemcilere katılmaya başladı.
Ordunun ağır silahlarının bulunduğu garnizonda olan İngiltere’nin Rusya Askeri Ataşesi Alfred Knox, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Dün bir grup askerin polislere ateş açarak silahlarına el koyduklarını öğrendim. Bazı birlikler isyan etmeye başlamış. 12 Mart günü garnizondayken, binanın isyancı askerler tarafından sarıldığını gördük. Hepsi silahlıydı, çoğunun süngülerinde kızıl bayraklar asılıydı ve başlarında bir komutan yoktu. Bulunduğumuz binanın camlarına bakmaya başladılar. Düşmanca bir tavırları yoktu. Rütbeli askerler de camdan kalabalığı izliyordu.
“Beni en çok etkileyen şey o anki tekinsiz sessizlikti. Devasa bir sinemadaki izleyiciler gibiydik. İsyancı askerler camları ve kapıları kırıp içeri girerken bir grup general binayı arka kapıdan terk etti. Aşağıya inip isyancı askerlere kendimi tanıttım, bana verdikleri bir eskortla birlikte binadan ayrıldım. Yolda Fransız Askeri Ataşesi Albay Lavergne ile karşılaştık ve onunla birlikte Fransız Konsolosluğu’na gittik. Konsolosluğa vardıktan sonra bana eskortun isyancılardan olup olmadığını sordu, öyle olduğunu söyleyince inanamadı ve düzgün, dostça davranışları nedeniyle onları resmi görevliler sandığını ifade etti.”
Kısa süre içinde kentteki tüm askerler isyancıların safına katıldı.
Kentte huzursuzluk ve eylemler artarken Duma Başkanı Mikail Rodzianko, o sırada şehir dışında olan Çar İkinci Nikolay’a gönderdiği telgraflarda durumu şöyle anlatıyordu:
Petrograd’a dönmeye çalışan Çar İkinci Nikolay yalnızca Pskov kentine kadar gelebildi. Duma temsilcileri ve askeri yöneticilerle görüştükten sonra 15 Mart günü tahtı bırakmak zorunda kaldı ve böylece 17’nci yüzyıldan bu yana Romanov hanedanı tarafından yönetilen Rusya İmparatorluğu sonlandı.
16 Mart günü, Geçici Hükümet’in ilk işi haklar ve özgürlükleri genişletmek, siyasi suçluları affetmek ve bir kurucu meclis için seçim düzenleme kararı almak oldu. Bundan dokuz gün sonra da idam cezası kaldırıldı.
Siyasi suçluların affedilmesi, hapsedilen sosyalist devrimcilerin serbest bırakılması ve yurtdışındaki devrimcilerin ülkeye dönmesi ülkedeki sosyalist hareketlerin daha da güçlenmesine neden oldu.
Lenin’in dönüşü
Şubat Devrimi’nin ardından, Ekim Devrimi’nin liderliğini yapacak isimler birer birer Rusya’nın başkenti Petrograd’a dönmeye başladı.
1900’den beri sürgünde yaşayan Vladimir Lenin, 16 Nisan 1917’de Rusya’ya geri döndü. Lenin 1895’in sonunda tutuklanmış, bir yıl hapis ve Sibirya’da üç yıl sürgünün ardından Avrupa’ya gitmişti.
Lenin, sürgünden tren ve vapurla yaptığı sekiz günlük bir yolculukla Petrograd’a ulaştı
Stalin’in Petrograd polisindeki kaydı
Sibirya’da sürgünde bulunan Stalin de Mart ayında Petrograd’a geri döndü.
Lenin, ülkeye döner dönmez ülkedeki durumu inceleyerek tezler üretmeye başladı. Bu tezleri önce konuşmasında anlatan, ardından da Pravda gazetesine yazan Lenin, özetle şunları savundu: