Graccus Babeuf – 27 Mayıs 1797’de idam edildi!

Halk Oyu Halkin Zararina Nasil Dönüsüyor?
“Komünizm” adının ortalarda olmadığı bir vakit bir adam hem düşüncesiyle hem de eylemiyle bu adın doğmasının koşullarını hazırladı.
Sonraları komünist sözcüğü onun düşüncelerini takip edenleri ya da ona benzer düşünceye sahip olanları betimlemek için kullanıldı.
37 yıllık ömrüne eşitliğin en güzel ve en radikal biçimlerini tasarlamayı ve bunun uğruna… dünyanın kalbinin attığı bir ülkede mücadele etmeyi ve nihayet idam edilmeyi sığdırdı.
Hristiyan ailesinin verdiği adla François-Noel Babeuf, bizim de beğendiğimiz adıyla Graccus Babeuf 27 Mayıs 1797’de idam edildi!
İnsanlığın öncülerinden olan bu radikal eşitlikçiyi, Babeuf’ü saygıyla ve özlemle anıyoruz!
Ardımızda bütün bir tarih var, o tarihin de en güzel anları işte bu öncülerin seslerinin yükseldiği anlar!
Babeuf insanlığı ve tarihi güzelleştirenlerin başında geliyor!babeuf
Mesele yalnız kötü hükumetleri devirmek için, onların kötüleşmeleri yüzünden halkın gözünden düşmelerini beklemek olsaydı, pek rahat ederdik. Onları devirmek için hiçbir şey yapmaya gerek kalmaz, yalnızca sabretmek elverirdi ve böylece dünyada yalnız iyi hükumetler olurdu; hem de çoktan beri!Fransa, on dört yüzyıl krallığın demir kırbacı altında kalmazdı ve biz on beş aydır barbarca bir düzenin yarattığı açlığı boğazlamakla uğraşmazdık!
Halkoyu her zaman dünyada ağır bastı ve her zaman basacaktır. Bundan daha doğru bir söz olamaz. Ama, Maximilien Robespierre’in dediğine, şu sözlerini de eklemeli. (Ama bu ara şunu da söyleyeyim ki Robespierre bu işleri sizden ve benden daha az bilmez. Ona kalırsa halkoyu, bütün kraliçeler gibi pohpohlanmış ve çoğu zaman da aldatılmıştır…)Kendi güçlerini sağlamlaştırmak için, zorbaların, bu görünmeyen egemen varlığa (halkoyuna) ihtiyaçları vardır.
Onu elde etmek içinse hiçbir şeyden çekinmezler.
İnançlarını aşıladıkları zaman halk hapı yuttu demektir.François Noël Babeuf
(“Tribun du peuple, 30 Kasım 1795” Devrim Yazıları, Çev. Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol)

İlk Proleter Devrimci
14 Temmuz 1789 günü Paris’teki Bastille zindanı, ayaklanan Parisliler tarafından ele geçirildi; bugün krallığın yıkılması ve cumhuriyetin ilanına varan sürecin dönemeç noktasıdır.bundan yaklaşık yüzyıl sonra ,14 Temmuz Fransızların ulusal Bayramı kabul edildi.Bu kadarla kalmadı ,14 Temmuz süreci ile belirlenen Fransız Devrimi uzun yıllar boyunca tüm devrimciler için olduğu gibi komünistler için de başlıca başvuru kaynağı oldu.Pek çok devrimin gelişme evreleri Fransız Devrimi’nin evreleriyle kıyaslanarak ele alındı;bu devrimin figürleri örnek alındı.Fransız Devrimi’nin burjuva hedefleri doğrultusundaki ilerleyişinde başlıca öznel etki olan Jakobenler özellikle de onların önde gelen ismi Robespierre , devrimciler için esin kaynağı oldu.Ama aynı devrimin komünistlere ,proleter devrimcilere en yakın ismi olan ve burjuvazi tarafından olduğu gibi ,liberal solcular tarafından da lanetlenerek hasır altı edilmeye çalışılan Babeuf onun kadar anılmadı.Babeuf ,daha sonra kendisini izleyen Buonarotti ,Barbes ,Blanqui gibi Fransız devrimcilerine esin kaynağı olduğu halde , bununla sınırlı görülmemeli,proleter devrimcilerin sacayağının başlangıcı olarak anılmalıdır; burjuva devrimcilerine düzülen övgülerin karmaşasında kaybolmasına izin verilmemelidir.1938112270Gracchus Babeuf ailesi Fransa’nın Picardie yöresinden bir köylü ailesiydi.Babası, ailenin dağılması ile memur olmuş ama sefaletten kurtulabilmiş değildi.bu nedenle Babeuf ,hem yoksul köylü geçmişinin ,hem de yeni yeni şekillenen kent proletaryasının şekillendiği ilk evrelerinin bir kavşak noktasında yetişti.Sonradan birçok teorik araştırma ve incelemeye konu olan, cilt cilt kitaplarla tasvir edilen bir dönemin özelliklerini ,sorunlarını genç yaşlarından itibaren yaşayarak öğrendi.Bourban Hanedanı’nın iflas etmesinin sonucunda ,yoksulların sırtına bindirilen vergi yükünün altında onlarla birlikte ezildi. Baskılara onlarla birlikte karşı koydu,.Bu koşulların içinde pişerek çağdaşlarının ve benzerlerinin hepsnden daha ileri görüşlü ,daha kararlı bir devrimci olarak şekillendi.Bu nedenle Fransızların çoğunluğu gibi devrime katıldığında da ,hepsinin ilerisine geçti.Devrimin herkesi sürükleyen ,coşkulu seline kapılmadı.coşkusunu hiç kaybetmeden ,du devrimin eşitlik,özgürlük,kardeşlik hedeflerine ulaşabilmesi için önce sömürüye son verilmesi gerektiğini ,hukuki değil sosyal bir eşitliği sağlamak gerektiğini kavradı ve ifade etti.Bu devrimin başarısı için devrimci bir örgüt gerektiğini kavrayıp en açıkça ifade eden O oldu.Tam da devrimin gerilediği moda deyimle “devrimin kendi evladını yediği” bir dönemde , devrimci bir atılıma öncülük etti.

Jakobenlerin iktidarı ellerine alıp,kendi rejimlerini sağlamlaştırmaya çalıştıkları dönemde Babeuf ,Robespierre’nin karşısındaydı;karşı devrim Jakobenlerin üzerine yöneldiğinde ,cumhuriyetçi güçlerin birliği için Jakobenlerle ittifak arayışı içindeydi.Jakobenler tasfiye edildiğinde geri düşmedi.Yeraltına geçip ,yeraltından yeni bir halk ayaklanmasını kışkırtmak amacıyla,eşitlerin Komplosu adlı gizli bir örgüt kurdu.Bu örgüt içinde , Babeuf ile Blanqui arasında köprü rolü oynayan Buonarotti de vardı.Bu örgütün gizliden gizliye yayıp dağıttığı ateşli bildirilerde ,Eşitlerin Manifestosu ,Devrimci Tutum gibi manifestolar da Baabeuf’un imzası vardı.

Bununla birlikte devrimciliği bir komplo faaliyeti olarak algılayan örgüt,bir başka komployla, kendi içinden yıkıldı.Askeri komitenin üyesi Grisel adlı bir ajan ,Babeuf’un da içinde olduğu komitenin bir toplantısını ihbar etti; 10 Mayıs 1796’da Babeuf ve arkadaşları tutuklandılar.Bu tutuklanma Babeuf’un idamıyla noktalanacak bir operasyonun da başlangıcıydı.Devrim-Yazilari-Gracchus-Babeuf__30546333_0

Ama Babeuf’un başlattığı Fransız devrimci geleneği ne bu operasyonla ne de Babeuf’un idamıyla sona ermedi.Belki de “ yenildik ama ezilmedik” şiarı en çok onlara yakışıyordu. Babeuf son ana kadar yenilgiyi kabul etmedi.Onun temsil ettiği öfke ve isyanın kaynağı olan yoksul halk kitlelerine olan güveni tamdı.Hapishaneden yazıp gönderdiği bir mektupta ,devrim ateşini söndürmeye çabalayanlarla alay ediyordu: “ O ateş birdenbire , her za mankinden güçlü ve patlarcasına hiç umulmayan bir yerden ortaya çıkacak “ diyordu.

Babeuf bunu söylerken örgütüne güveniyordu.Bir komitenin çökmesiyle örgüt faaliyetinin sona ermeyeceğini düşünüyordu.Ama beklediği gibi olmadı.Yine ajan provokatörler marifetiyle bu örgütün pek çok komitesi tek tek çökertildi. Yine de Babeuf ve arkadaşlarını
Paris’te yargılamaya cesaret edemediler.Onları Paris dışında Vendome’da yargılamak zorunda kaldılar.Haksız sayılmazlardı; çünkü Babeuf’un mahkemedeki savunmasve tutumu sa başlı başına bir isyanı yansıtıyordu; Babeuf kışkırtıcılığını sürdürüyordu:

“ Bugünkü hükümetin halkı ezdiğine bütün yüreğimle inandığım için onu devirmek uğruna elimden geleni yapardım.Cumhuriyetin tüm demokratlarıyla bu amaçla ilişki kurdum . Bunların adlarını bildirmek bana düşmez.”

Yargını “bunu nasıl yapacaktınız?” sorusuna şöyle cevap verdi:

“Zalimleri yıkmak için başvurulacak her çare meşrudur.Burada kullanılacak araçlar hakkında ayrıntılı bilgi vermek bana düşmez.”
Bu komplonun önderi olup olmadığı sorusuna verdiği yanıt da son derece tok ve kibirden uzaktı:

“Eylemde rolm ne olursa olsun halkı ezenlere karşı komplo hazırlamak suçundan en ağır cezayı kabul ediyorum.Çünkü eğer bir niyet söz konusu ise kimse bu zalimlere karşı benden daha derin bir isyan duymamıştır.İnancım odur ki , bana isnat edilen suç tüm ransızların , hiç değilse Fransızların namuslu kalan bölümünün ortak suçudur; küçük bir azınlığın ,yığınların yoksulluğu üzerine kurulu mutluluğunu sağlayan o iğrenç düzeni istemeyenlerin ortak suçu.Suç sayılan eyleme katılmam, tam bir inanç ve bilinçledir ve dava arkadaşlarımın durumu da benimki gibidir.”barri-980x735_c

Dava arkadaşlarının hepsi Babeuf gibi davranmadı.Aralarından cezadan kurtulmak için pişmanlık gösterenler de ,suçu başkalarına yıkmak isteyenler de çıktı.Yine de Babeuf ‘un kendi yoldaşlarınca örnek alınmayan tutumu ,yıllar sonra dünyanın her yerinde bütün devrimciler için örnek olmaya devam edecek. Babeuf , üç ay boyunca ve bugünkü gibi medyatik olanaklar olmadığı için kapalı devre süren mahkeme boyunca adeta mahkeme duvarlarını delip ,çağların ötesine taşacak sözler sarfettiğinin bilincinde olarak tokluk ve cesaretle konuştu.Kendini ve örgütünü savunmak yerine ,her fırsatta düşmanlarını suçlayan ve aşağılayan bir dil tutturdu.

Siz beni susturamazsınız. ; “ siz beni yargılayamazsınız.” ; hani bizi hücrelerimizde yargılayacaktınız.? Buyrun ,öyle yapın.” ; “ Bizi duyan ,bizi dinlemekte olan yalnız yargıçlarımız değildir.Başkaları da bizi dinliyor.Halk da burada söylediklerimizle ilgilidir.ağzımızı her açtığımızda sanki buradalarmış gibi konuşmalıyız.” Diyordu.

Üstelik sözlerinde yakınmacı,savunmacı bir tutumun izi bile yoktu; her vesileyle yaptıklarından gurur duyduğunu ifade etti:

“ Ey özgürlüğün perisi !Şu pranga demirinin taşımamı sağlayarak beni tüm insanlardan özgür kıldığın için sana neler borçluyum !Ne güzel benim yerim!Ne güzel benim davam! Çünkü bu yerden ancak gerçeğin diliyle konuşulur.Ben zincirlerin ortasında gerçeğin diliyle konuşma ayrıcalığına sahibim.Bu beni , kendilerine benimki gibi bir hücre bulunamamış olan sayısız ezilen ve bahtsız insan karşısında ayrıcalıklı kılmaktadır.”

Mahkeme , Babeuf ve Darthe’yi idama ,diğerlerini sürgüne mahkum etti. İki idam mahkumu ,sehpaya zafere koşar gibi gittiler ; çünkü cellada izin vermemeye karar vermişlerdi.Kendi göbeklerini kendileri kestiği gibi kendileri yapacaklardı.Ele geçirdikleri ve sakladıkları bir kamayla izleyenlerin önünde kendilerini öldürmeye kalkıştılar ; ama tıpkı titizce hazırlandıkları komployu başaramadıkları gibi bunu da başarmalarına izin verilmedi.Her ikisi de yaralı olarak idam edildiler.İzleyenlerinisyanına ,idam sehpasının etrafına dizili ordunun süngüleri engel oldu.

Mahkemenin onlara idamdan daha ağır bir ceza ver arzusu , iki devrimcinin cesetlerini bir çöplüğe atma kararıyla ifade buluyordu. Babeuf ve yoldaşını hiç tanımayan Vendome köylüleri ,her iki devrimcinin vücutlarını usulca çöplükten alıp hak ettikleri saygıyla gömdüler.Buna kimse engel olamadı.

Ölümünden 200 yıl sonra komünistler , Babeuf ve yoldaşını en azından onları hiç tanımayan ama onlar gibi olan Vendome köylülerinin gösterdiği saygıyı göstermekle yükümlüdür.Bunun bir gereği de jakobenlere övgü düzme konusunda burjuvalarla yarışan devrimcilere Babeuf’u hatırlatmaksa; bir diğeri Babeuf’u idam edenlerin takipçilerine ,onun tutum ve geleneğinin yaşatıldığını hatırlatmak olmalıdır.