HDP İzmir Vekili: Tekke ve zaviyeler tekrar açılsın

HDP’li Müslüm Doğan Tekke ve zaviyelerin yeniden açılması için kanun teklifi verdi.

HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan, tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla ilgili yasanın yürürlükten kaldırılması için kanun teklifi verdi. Daha önce de HDP’li vekil Altan Tan, tekke ve zaviyelerle ilgili yasakların kaldırılması durumunda “Nakşibendîlik, Kadirilik, Halvetilik, Uşşakîlik, Cerrâhîlik, Şâbânilik, Sa’dîlik gibi Sünnî tarikatların” dini değerlerlerini özgürce yaşayacaklarını savunarak, tekke ve zaviyelerle ilgili kanunun kaldırılmasını istemişti. HDP’li Müslüm Doğan teklifinde, Cumhuriyet’in ilanı sonrasında kaldırılan tekke ve zaviyelerin yeniden açılmasıyla “Tüm inançların yaşadığı mağduriyetin ortadan kalkacağını” öne sürdü.

Doğan verdiği kanun teklifinde, Anayasanın 10. maddesinin herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir dediğini belirterek şöyle devam etti:

“Alevilikte (Alevi, Bektaşi, Mevlevi, Nusayri) inanç önderlerine; ‘Dede – Baba – Şeyh’ denir. Alevilikte ‘Dede'(soy aranır), Bektaşilikte ‘Baba’ (soy aranmaz, işin erbabı seçimle gelir) Mevlevilikte ‘Dede’, Hatay Alevilerinde ise ‘Şeyh’tir. Bu kurum, Aleviliğin inanç ve sosyal yapılanmasında temel öneme sahiptir.

Alevilikte Dedeler Ocakzâdedir. Bir kimsenin dede olması için Dede soyundan gelmesi şarttır. Aleviler genellikle dedelerin Hz. Ali soyundan geldiğini kabul eder ve öyle inanırlar. Dedelerin dini hayatında çok önemli bir görev ve yetkileri vardır. Kendilerini Dede tanıyanlardan ikrar alır, ibadetleri idare eder, talipler arasında çıkan anlaşmazlıkları çözümleme hususunda hakemlik yapar, suçlu görülenleri ‘düşkün ederler.’

Dede, Alevi toplumunun inançsal önderidir. Dedelik ise kendine has bir iç yapısı/hiyerarşisi bulunan bir kurumdur. Her Alevinin bir dedesi vardır. Her dedenin de bir dedesi (mürşidi) vardır. Talibin davranışlarından (inanç anlamında) dede sorumludur. Dede talipleri eğiten, yol gösterendir. Dede taliplerin bütün düşünsel, manevi sorunlarına çözüm, sorularına cevap getiren kişidir. Dedelik kurumunun kendisine özgü bir yapılanması var. Bu yapılanma (mürşit-rehber bağlamında) gereği, her dede ayni zamanda başka bir dedenin talibidir. Nasıl ki talip bir yanlışa düştüğünde yada hata yaptığında dedesine sığınıyorsa, ayni şekilde dede de talibi olduğu dedesine (mürşidine) sığınıyor. Böylece mükemmel bir denetim mekanizması kurulmuş oluyor. Bu mekanizma halkalar misali bir birine bağlı. Yani bir dedenin görevini layıkıyla yapıp yapmadığını mürşidi tarafından denetlenir. İnançlar toplumda belli konuları düzenler, belli kurallar koyar ve kurumlar yaratır. Alevi inancı da belirli kuralları olan, kendine özgü ritüelleri olan, hak ve adalet anlayışı olan, kendine özgü ahlakı olan bütünsel bir inançtır. 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 yılında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı kanun ile Şeyhlik, Dervişlik, Müritlik, Dedelik, Seyitlik ve Çelebilik gibi unvan ve sıfatların kullanılması, bunlara ait hizmetlerin yapılması yasaklanmıştır. Bu yasa ile içinde Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı da olmak üzere tüm Alevi türbeleri ve dergahları kapatılarak yasaklanmıştır. Ayrıca bu yasa gerekçe gösterilerek Alevilerin ibadethanesi olan Cemevleri’de ibadethane sayılmamaktadır.”

TEKKE VE ZAVİYELERİN KAPATILMASI “MAĞDUR” ETMİŞ

Türkiye’de Aleviliğin hayatın her alanında ayrımcılığa ve eşitsizliğe maruz kaldığını söyleyen HDP’li vekil, “Bu zamana kadar Alevilerin sorunları görmezden gelinerek, asimilasyona tabii tutulmuştur. Toplumun Din hizmetlerini karşılamak üzere kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı’da sadece Sünni İslam inancıyla ilgili hizmetleri yürütmüş, diğer inançları dışlamıştır. Aleviliğin özgürce yaşatılması için Alevi inancının kurumları olan Dedelik, Dervişlik, Seyitlik, Çelebilik gibi ünvanların üzerindeki yasağın kalkması gerekmektedir. Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir. Bu şekilde kabul edilmediği sürece inançlara eşit mesafede yaklaşıldığından söz edilemez. Bu kanun teklifi ile yalnızca Alevi inancının sorunları değil tüm inançların yaşadığı mağduriyet ortadan kalkacak ve inançlar özgür kılınacaktır” dedi.

HDP’li Müslüm Doğan’ın teklifi şu maddelerden oluştu:

“TEKKE VE ZAVİYELERLE TÜRBELERİN SEDDİNE VE TÜRBEDARLIKLAR İLE BİR TAKIM UNVANLARIN MEN VE İLGASINA DAİR KANUNUN YÜRÜRLÜLÜKTEK KALDIRILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1- 30/17/1925 tarihli 677 Sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 2- Cemevleri’nin hukuki statüsü ibadethanedir. Mevzuat kapsamında diğer ibadethanelerin yararlandığı tüm haklardan yararlanırlar.

MADDE 3- El konulan Alevi dergahları ve türbeleri Alevi kurumlarına ve gerçek sahiplerine iade edilir.

MADDE 4- Bu kanun yayım tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 5- Bu kanun hükümleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yürütülür.”

—————————————————————————————————

“Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması”, 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı kanun ile uygulamaya konmuş bir Atatürk Devrimi’dir.

Konya milletvekili Refik Koraltan ve beş arkadaşının önerisiyle meclise sunulup kabul edilen Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Seddine ve Türbedarlar ile Bazı Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun; bütün tarikatlarla birlikte şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasakladı. Ayrıca yasa ile Türkiye Cumhuriyeti içinde padişahlara ait ya da bir tarikata çıkar sağlamaya yönelik tüm türbeler kapatılmış, türbedarlıklar kaldırılmıştı.

Mustafa Kemal Atatürk 30 Ağustos 1925’teki Kastamonu konuşmasında kanun çıkmadan önce, “Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için, şindir(lekedir). Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.” demişti.

———————————————————————————–

10659419_1072887249407603_490139740662949633_n
HDP, SAİD NURSİ Panelinden Sonra İSLAM KONGRESİNE Soyundu..!
Rojava ve Kobane’de Işid’e karşı ,laiklik üzerinden verilen mücadeleye gölge düşürmek..
HDP’nin desteklediği Demokratik İslam Kongresi 21 ilde Kutlu Doğum etkinliği düzenleyecek.Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla kurulan ve HDP’nin de desteklediği Demokratik İslam Kongresi, 21 ilde Kutlu Doğum Haftası’nı kutlayacak.

Demokratik İslam Kongresi ile Azadi Hareketi, Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla 21 merkezde düzenleyecekleri etkinlik takvimini açıkladı.
DİHA’nın haberine göre, Demokratik İslam Kongresi (DİK) ile Azadi Hareketi, Kutlu Doğum Haftası kapsamında Kürdistan ve Türkiye’de gerçekleştirecekleri etkinlik takvimini, DİK bürosu önünde yaptıkları açıklama ile duyurdu.DTK, Barış Anneleri ile sivil toplum örgütlerinin de katıldığı açıklamada konuşan DİK Sözcüsü Fadıl Bedirhanoğlu, Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin adalet, eşitlik ve barış temelinde yapıldığına vurgu yaptı.Diyarbakır’daki etkinliğin 18 Nisan’da Newroz Alanı’nda gerçekleştirileceğini söyleyen Bedirhanoğlu, 11 Nisan’da Mardin ve Iğdır’da start alacak olan etkinlik takvimini ise şöyle açıkladı: “11 Nisan Mardin, Iğdır. 12 Nisan Bitlis, Şırnak, Antep, Bismil. 14 Nisan Hakkari. 16 Nisan Adana, Doğubeyazıt, Karayazı ve Viranşehir. 17 Nisan İzmir ve Siirt. 18 Nisan Van, Diyarbakır, İstanbul ve Ankara. 19 Nisan Urfa, Batman ve Mersin. 20 Nisan Erciş.”

Bedirhanoğlu halka katılım çağrısında bulunarak, “Başta kadınlarımız ve gençlerimiz olmak üzere Newroz kutlamalarında ilgili alanlarını dolduran halkımızın bu alanları Kutlu Doğum içinde aynı heyecanla dolduracağından kimsenin şüphesi yoktur” ifadelerini kullandı.