CIA: ESAD Kazandı-Kabullendik!..

30923IlhanUzgel (2)Türkiye, Esad’ı kabul edebilir mi?

Türkiye’yi, Ortadoğu’yu ve Kürt meselesini iyi bilen eski CIA sorumlusu Graham Fuller, Ezgi Başaran’a verdiği röportajda; ‘ABD Esad’ı kabullendi, Türkiye de kabullenmeli’ dedi.

Peki, böyle bir ihtimal var mı? Prof. Dr. İlhan Uzgel, Fuller’in açıklamasını RS FM’de yorumladı.

ABD dahil birçok ülke, Suriye muhalefetini desteklemekten vazgeçtiğini ifade eden Fuller, Washington’un, Esad’ın hükümette kalmasını kabullendiğini ve Türkiye’nin de Suriye’nin Esad ile devam etmesi yönünde pozisyon almasını gerektiğini ifade etti.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. İlhan Uzgel, Fuller’in açıklamasını RS FM’de değerlendirdi.

“TÜRKİYE’NİN SURİYE’YLE NORMAL BİR İLİŞKİ KURMA İMKANI YOK”

Uzgel, şu tespitleri yaptı:

“Türkiye’nin Esad’ı kabullenip kabullenmemesinin bir önemi kalmadı. Bu noktadan sonra, Esad Türkiye’yi kabullenir mi, esas problem o oldu. Yanımızda Esad rejimi devam ettiği sürece, Türkiye’nin Suriye’yle normal bir ilişki kurma imkanı neredeyse yok denecek kadar az. Ortadoğu siyasetinde çok katı ilkeler olmayabiliyor. Bakarsınız 3 yıl sonra yakın ilişkiler de kurulabilir. Ama şu an varolan konjonktürde Türkiye ile Suriye arasında geçmişte kurulan türde bir ilişkinin geri dönüşü yok gibi görünüyor.”

Türkiye’nin tarihinde ilk defa bir komşu ülkede rejim değiştirmeye soyunduğunu söyleyen Uzgel, “Ama bunu da başaramadı. Türkiye’nin gücünün sınırlarını görmüş olduk. Türkiye, bu ülkenin daha fazla yıkıma uğramasına, daha fazla kan kaybetmesine sebep oldu” değerlendirmesini yaptı.

dsada_3525SURİYE’DE KONTROLLÜ YIKIM STRATEJİSİ İZLENDİ

ABD’nin, Esad’ın gitmesini tercih etmediğini, ancak Suriye’nin güçlü bir şekilde ayakta kalmasını da istemediğini söyleyen Uzgel, “Bu ikisi arasındaki siyaset Suriye’deki Esad rejiminin ve Suriye’nin bir ülke olarak harabeye dönüşmesiydi” dedi. Kontrollü bir yıkım stratejisi izlendiğini belirten Uzgel, “Bu ara yol, çok yoğun bir yıkıma yol açtı. Suriye’yi Ortadoğu denkleminden neredeyse çıkardı. Şu anda Suriye kendi içine dönmüş, kendi yıkımıyla uğraşan bir ülke halinde” diye konuştu.

Esad’ın Suriye’de kalmasının ABD’nin işine yarayan bir süreç olduğunu belirten Uzgel, “Öyle bir ülke ki neredeyse nüfusun üçte biri yer değiştirmiş, yüzde 20’si de ülke dışına kaçmış. Hiçbir ülke ekonomisi böyle büyük bir kaybı tolere edemez” dedi.

“ABD RAHATSIZ OLDU”

Türkiye ile ABD’nin Suriye siyasetindeki ayrışmalarına da değinen Uzgel, “ABD bir noktadan sonra Esad’ın gitmesi siyasetinden vazgeçti. Türkiye ise bunu devam ettirdi. Devam ettirdiğinde de siyaset ayrıştı.” dedi.

Uzgel, Türkiye’nin Suriye’de daha radikal gruplara destek vermeye devam ettiğini ve ABD’nin bundan rahatsız olduğunu söyledi. Bundan sonraki görüş farklılıklarının Türkiye-ABD ilişkilerinin bütününü derinden etkileyecek boyutta olmadığına dikkat çeken Uzgel, “Zaten yapacağı etkiyi şimdiye kadar yapmış oldu” diye konuştu.

 

HÜSNÜ MAHALLİ;ESAD’SIZ ÇÖZÜM OLMAZ, İTİRAF ETTİLER

Cünkü ABD, Fransa ve İngiltere BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya ve Çin’in isteğini kabul ederek Annan’a görev vermiş ve ona ‘Git Esad ile görüşüp sorunun siyasi çözümüne yönelik bir plan hazırla’ demişti. Yani ABD, İngiltere ve Fransa Esad’ı resmi olarak Suriye devletinin başkanı olarak kabul ediyor ve çözümün onsuz olamayacağını itiraf ediyordu. İstanbul toplantısı ise bu kabul ve itirafı pekiştirdi.
TÜRKİYE’NİN YAPACAĞI BİR ŞEY KALMIYOR
O zaman Türkiye’nin yapacağı bir şey kalmıyor.
Yani Suriye muhalefeti ile Hür Suriye Ordusu’nun komutanlarını barındıran ve onlara her türlü destek ve yardım yapan Ankara başından beri söylediğim gibi artık Batı desteksiz kendi başına Suriye politikalarını sürdürmek zorunda kalacaktır. ABD’den izin almadan nefes bile alamayan Katar ve Suudiler gelecek işarete göre Türkiye’yi yalnız bırakacaklardır.
TÜRKİYE SURİYE KONUSUNDA YALNIZLAŞIYOR
Suudiler ve Katarlılar muhalefete para ve silah göndererek Annan çabalarını baltalamayı ve Suriye’de iç savaş çıkartmayı planlayabilirler. Kara ve deniz sınırları 2000 kilometre civarında olan bir Suriye ise buralardan sızacak silahlı militanlarla uzun erimli mücadele etme durumunda kalabilir. Türkiye ise yalnız Kuzey Irak’tan sızan PKK’lılarla yıllardır uğraşıyor ve bu mücadelede şimdiye kadar 40 bin insan öldü. Özetle Türkiye; Suriye konusunda giderek yalnızlaşıyor ve Annan ilerleme kaydettikçe daha da yalnızlaşacaktır.
SURİYE’DE ÇÖZÜM OLASILIĞI ARTAR
Çünkü Annan’ın Suriye’ye göndereceği BM gözlemcileri gerçeği görünce çözüm yönünde daha sağlıklı adım atılacaktır. Annan’ın BM Güvenlik Konseyi tarafından görevlendirmesi kendi başına önemli bir olaydır. Güvenlik Konseyi üyesi ABD, İngiltere ve Fransa geri adım atmaz, Annan’a verdikleri desteği sürdürür ve Moskova ve Pekin ile yaptıkları anlaşmadan geri adım atmazlarsa Suriye’de çözüm olasılıkları artar.
BAZILARI SURİYE’DEKİ GERÇEĞİ GÖRMEK İSTEMİYOR
Hatırlanırsa üç ay önce de Arap Birliği bir karar alarak Suriye’ye gözlemciler göndermişti. Ancak gözlemciler gidip silahlı grupların saldırı, yıkım ve terörünü görüp rapor edince Arap Birliği’nin Dönem Başkanı Katar Şeyhi çıldırmış ve hemen gözlemcileri geri çağırarak görevlerini iptal etmişti. Çünkü bazıları Suriye’deki gerçeği görmek ve göstermek istemiyor.
BİBER GAZI DEMOKRASİSİNDEN ESAD’A NASIL REFORM MESAJI ÇIKABİLİR
Gerçek ise Suriye’de kendini Hür Suriye Ordusu olarak tanıtan ve her gün medyaya konuşan silahlı gruplar devlete karşı ayaklanmış ve bölgesel ve uluslararası güç ve devletler onlara her türlü yardım ediyor. Gerekçeleri ise ‘Suriye’de demokrasi istiyoruz’. Meslektaşımız Aslı Aydıntaşbaş’ın Milliyet’te dün yazdığı gibi: ”30 kişinin bağırmasından bu kadar rahatsız olan biber gazı demokrasisinden Beşşar Esad’a yönelik nasıl bir reform mesajı çıkabilir?”