Graham Fuller “Daha Çok Sol Hareket İsterim”
Basit bir isim değil konuşan: Graham Edmund Fuller!
Türkiye’nin son 30 yılını yönlendiren ve yöneten adam. İkinci Cumhurbaşkanımız; Her söylediği kanun gibidir!
“12 Eylül” öncesi/sonrası CIA istasyon şefi ve “Türkiye için en iyi çözüm yolu federasyondur” diye kitap yazan Paul Bernard Henze’nin kankası.
Daha 1991’de İstanbul’da “Bu köşe yazarlarının hepsi solcu! Topu tez elden İslamcı/liberal isimlerle değiştirile! Bulamazsanız odundan liberal yazar yaratıla!” diye buyuran ve özellikle 1998 “Como Gölü” toplantılarından sonra emri yerine getirilen, basınımıza büyük değişim yaşatan –içine eden– kişidir.
Şimdi ise bir eksiklik görmüş olacak, değişiklik buyuruyor: “Benim kişisel hissiyatım, Türkiye’de daha çok sol hareket görmek isterdim. Çünkü bence en büyük ihtiyaç bu.”
1- Fuller’in istediği “sol” ne ola dersiniz?
Elbette ki 6. Filo askerlerini denize döken “Denizler”, ODTÜ’de Robert Komer’in arabasını yakan Sinan Cemgil, Taylan Özgür gibi ya da Mahir Çayan gibi ya da “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye”, “Kahrolsun Amerika!” diye slogan atan 70’lerin solcularından söz etmiyordur.
Atmasyon bilgilerle, sloganlarla hareket etmeyen, bilimsel sosyalizmi ilke edinmiş, ülkesinden değil emperyalizmden nefret eden “devrimci sol!”cular tüylerini diken diken etmektedir çünkü.
Onun istediği, yıllardır emperyalizme karşı olan solun oklarını, sinsice, Türkiye’nin devrimci geçmişine yönlendir(il)miş “sol!”un güçlenmesidir.
Türkiye’nin kuruluş ilkeleri dahil ismine bile düşman edilmiş “Bir iki üç! Daha fazla sol!”u istemektedir Fuller efendi.
Türkiye emekçi halklarının etnik/mezhep ayırımını pohpohlayacak, böylece değil emperyalizme karşı olmayı, emperyalizmin dişlerinde on yıllarca yem edecek politikalar doğrultusunda solculuk yapacak “solcu!”ları istemektedir.
Emperyalizme karşı “Devrim!” taleplerini terk edip, düşmanından “insan hakları”, “demokrasi” dilenen ve bir komutla motorize olup emperyalizmin politikaları doğrultusunda şamata çıkaran “sisteme entegre” olmuş “sol” kalabalıklar istemektedir.
2- Bu ihtiyacı neden duymaktadır?
Konuşmasının ana ekseni, on yıllardır süren çalışmalarını sonuçlandıracak olan Barzani’yi Türkiye’ye bağlamak ve Diyarbakır’ı başkent yapmak üzerinedir:
“Gülen hareketi, Kürt hareketi… Türkiye’deki tüm hareketlerin sistemle entegrasyonu, Türkiye’nin gelecekteki istikrarı için esastır. Bu entegrasyonun başkenti ise Diyarbakır olur!”
İşte bu politikalarını yalnızca İslamcı/liberal tayfayla başaramayacağını, bu “alet”lerle Türkiye’ye bunu yutturamayacağını anlamış; “alet”lerde değişiklik önermektedir Fuller.
Bu çevrelerin ipliğinin pazara çıktığı, Gülen cemaatinin bile savunma pozisyonuna geçmesinden bellidir.
Bunu ancak, CHP’den TDSKP bilmem ne uçtaki keskin görünen sol partisine kadar, Alevisinden liberaline kadar uzanan kültürel politikalara hapsedilmiş bir “sol”un başarabileceğini önermektedir.
3- Kime fırça çekmiştir!
Açık Toplum Vakfı, Birikim, TESEV vs. ve TESEV Yüksek Danışma Kurulu Üyesi olduğu halde “Çatı Partisi”’ni bile kurmayı başaramayan “Kavala”lara fırça çekmekte; onlardan daha fazlasını istemektedir!