Savaşa Karşı Devrim İçin Savaş!

Savaş mı? Devrim mi?
Tüm gerici savaşların bir tarafında devrim vardır.
Devrim günceldir,silahları yoksul halklara değil zengin egemenlerimize çevireceğiz.Kahrolsun kapitalist sömürücülerin savaşı,yaşasın DEVRİM!
Dünyamız ve bölgemiz süren savaşlar ve ufukta görünenemperyalist savaş tehtidleri ile çalkalanmaktatır.
İşçi sınıfı emekçi halklar için yıkımdan gözyaşından başka bir anlamı olmayan bu barbarlık düzenin geleceği için cephelere sürülmek ile bir kez daha yüzyüze kalabiliriz.
Bu savaşla örgütlü bir şekilde karşılaşmadığımız açık lakin toplumsal muhalefet geçmiş yıllara nazaran çok güçlü ve milyonları alanlara çekebiliyor.
İşte böylesi bir dönemde sosyal şovenizm ve içi boş yurtseverlik çıkışının işçi sınıfı açısından tek bir anlamı bulunmaktır;siyasal yozlaşma ve gericilik..

Bizi egemenlerin savaşlarında asker yapmaya çalışanlara karşı eğer orduya alınmışsak içerde devrimci savaş karşıtı asker komiteleri ve bu komitelerin, devrimci bozgunculuk ve savaşa karşı sınıf savaşı çizgisinde örgütlenmesi ve silahını kendi egemenine ve kendi birliğinin komutanına çevirmesi savaş makinalarını ele geçirmesi.
Eğer cephe dışındaysak tesislerde fabrikalarda ürütemi durdurması ve ele geçirmesi ve barşın devrim ile işçi sınıfının ellerinde yükseleceğini ilan etmesi yani proletarya enternasyonalizmi ve devrimine bağlılık olarak örgütlenmesi elzemdir.

“Savaş, kuşku yok ki, şiddetli bir bunalım yaratmış, yığınların kaygısını beklenmedik ölçüde artırmıştır. Bugünkü savaşın gerici niteliği ile bütün ülkelerin burjuvazisinin kendi yağmacılık amaçlarını ‘ulusal’ ideoloji sözü ardına gizleyerek söyledikleri hayasızca yalanlar, nesnel devrimci bir temele dayanarak, kuşkusuz, yığınlar arasında kıpırdanışlar yaratmaktadır.

Bu duyguların bilinçli bir duruma gelmesi, derinleşmesi ve biçimlenmesinde yığınlara yardım etmek bizim görevimizdir. Bu görev ancak şu slogan ile doğru olarak ifade edilir; emperyalist savaşı,devrimci iç savaşa çeviriniz; ve savaş sırasındaki bütün tutarlı sınıf savaşımları, ciddi bir biçimde yürütülen bütün ‘yığın hareketleri’, eninde sonunda bu amaca yönelmelidir.

”Güçlü devrimci bir hareketin, büyük devletler arasındaki birinci mi, yoksa ikinci mi emperyalist savaş sırasında olacağını; savaştan önce mi, savaştan sonra mı patlak vereceğini şimdiden söyleyemeyiz, ama ne olursa olsun bizim görevimiz bu yönde sistemli olarak, yılmadan çalışmaktır. ” (Lenin, Sosyalizm ve Savaş, Marksistlerin Sloganı Devrimci Sosyal Demokrasinin Sloganıdır)

Savaşa karşı aktif militan bir mücadele ile örgütlenmeliyiz.
Basın açıklaması ile filanca yerde savaş istemiyoruz diye serzenişlerin hiç bir yaptırımı ve insanlığa kazandıracağı bir şey yok.
Pasif barış severliğin de öyle.

Herhangi bir biçimde ilan edilmemiş de olsa savaşa karşı hem yığın eylemi hem yığın şiddeti hemde çeşitli sabotajları örgütleyecek özel birlikler kurabilmek meşrudur.
Kapitalist devletin faşist savaş merkezlerini dağıtabiliriz.
Üretimini durdurabiliriz.
Buna karşı tavır almayan sendikalarını örgütlerini dağıtıp yenilerini kurabiliriz.
Bu gün çok sıcak olarak gelişmese de bölge halklarını ölüm ve yıkımla burun buruna getiren bir savaşın daha aktif tarafı durumundayız.
Yurtseverlik değil devrimci bozgunculuk zamanıdır.