“Faşizm ve Devrimci Krizin Olgunlaşması..

Faşizm,finans-kapitalin en gerici, şövenist,emperyalist unsurlarının açık terörist diktatörlüğüdür. Faşizm,tekelci sermaye için küçük burjuvazi içinde kitle yabanını sağlamaya çalışır ve bunun için yollarından çıkmış,savrulmuş köylülere, büyük şehirlere ve büyük şehirdeki zanaatkarlara yönelir. Faşizm,işçi sınıfı içine girmeyi ister.

Faşizmin büyümesi ve Almanya’da ve bir dizi diğer kapitalist ülkelerde iktidarı ele geçirmek demek;

1) Sermayenin iktidarına karşı devrimci krizin ve geniş kitlelerinin isyanlarının büyümesi
2) Kapitalist diktatörlüklerini parlamentarizmin eski yöntemleri ve burjuva demokrasisi ile genelde koruyamayacak durumda olmaları.
3) Dahası,parlamentarizm yöntemleri ve burjuva demokrasisinin, hem iç politikada(proletaryaya karşı mücadele), hem de dış politikada (dünyanın emperyalist yeniden paylaşımı için savaş) kapitalistlerin önünde köstek olması.
4)Bundan dolayı sermayenin,ülke içinde açık terörist diktatörlüğe ve dış politikada emperyalist savaşlara doğrudan hazırlık olan sınırsız şövenizme geçme zorunda kalması demektir.

Faşizm, iktidarı aldıktan sonra, diğer burjuva partilerini sıkıştırır, böler, tasfiye eder. Faşizmin siyasal tekel olma çabası egemen sınıfların saflarında, faşistleşmekte olan burjuvazinin durumundaki iç çelişkilerden dolayı, uyumsuzlukları ve anlaşmazlıkları güçlendirir.”

(Üçüncü Enternasyonal’de Faşizm Üzerine Tartışmalar,13.Plenum,97-98,Dönüşüm Yayınları)