İnsanlığın Gördüğü En Büyük Devrimci Atılım: Ekim Devrimi !
Sovyet sosyalizm deneyimi: İnsanlığın gördüğü en büyük devrimci atılım ve kırılma noktaları
Bu tarihsel döneme uygun olarak emperyalist kapitalizmin kitleleri sistem içerisine çekip özümlemesinin bütün biçim ve yöntemlerine, proleter sınıf mücadelesinin gelişimiyle artacak ve şiddetlenecek olan saldırganlığına karşı onu etkisizleştirip yenilgiye uğratacak son derece esnek ve son derece savaşçı, inisiyatifi ele alan, iktidar hedefinden bir an bile kopmayan bir strateji ve taktik, sosyal devrim örgütü olarak parti, kendiliğindenlik ile sosyalist bilinç ve ideoloji ayrımı, Leninizmin evrensel karakteridir. Bununla birlikte Leninizmin bayrağında sadece sınıf mücadelesinin proletarya diktatörlüğüne genişletilmesi yazmaz. Onun asıl temelini oluşturan, komünizm ekseninden kapitalizmin bilimsel ve yıkıcı eleştirisi, uzlaşmaz kapitalizm karşıtlığı zemininde geliştirdiği, komünizmin bir alt aşaması olarak proletarya sosyalizmi, proletarya diktatörlüğü ve onun komünizm yönünde aşılmasıdır.
Lenin’in Rusya’da Şubat devriminin hemen ardından Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi adını Komünist Partiye çevirirken, ortaya koyduğu komünist devrim perspektifi son derece nettir: “Sosyal-demokrasi” kavramı 2. Enternasyonal ihaneti ile kirletilmiş olduğu gibi, bilimsel ve doğru da değildir.Komünizm amacı açık ve net biçimde belirginleştirilmelidir. Çünkü:
1-Sosyalizm kendi başına amaç değil, komünizme doğru gelişmenin yoludur. Sosyalizm kapitalizmden, burjuva demokrasisi dahil, her yönden köklü biçimde kopmak ve komünizme doğru gelişmek zorundadır.
2- Marksistler, sosyalizme geçişte devletin zorunluluğunu tanımasıyla, devletin hemen kaldırılmasını isteyen anarşistlerden ayrılır, fakat Marksistler de, yalnızca her türlü devlete karşı olmakla kalmazlar, yine anarşistlerden farklı olarak bir devlet biçimi olarak demokrasiye de karşıdırlar.
3- Oluşum sürecindeki devlet ve demokrasi, eskisi gibi bir devlet ve demokrasi değil, devrimci kitlelelerin yönetim ve denetimine katılmasıyla, daha ilk adımından itibaren sönümlenme süreci de başlaması gereken, “devlet olmayan devlet”tir. Proleter sovyet demokrasisidir. Proleter demokrasi ne kadar genişler ve gelişirse, başka deyişle kitleler devlet yönetim ve işlerine ne kadar doğrudan ve etkin katılır ve yer alırlarsa, giderek herkes doğrudan yönetici olup yönetilen kimse kalmayacağından, devlet de o kadar hızlı sönümlenir.
4- Uluslararası siyasal konjonktür, proleter devrimden başka bir çıkış yolu tanımamaktadır.
Ekim Devrimi ve Sovyet sosyalizm deneyiminin yaşadığı sıkışma ve sorunlar, sosyalizmin koşullarının yalnızca ekonomik-teknik değil toplumsal, siyasal, kültürel planda da daha geri olduğu bir ülkedeki sosyalizm deneyimi olarak tarihsel önem ve esinini azaltmadığı gibi, tam tersine bunlara rağmen gerçekleştirilmiş ve ilerletilmiş olması, kapitalist sistemi de baskı altına alan büyük kazanımları, bu sıkışmaların bir dizisinin insanlığın bugüne kadar gördüğü en büyük devrimci kitle atılımlarıyla aşılabileceğini göstermesi yönüyle de değerini yüz kat daha artırmıştır.
Sosyalizm, partisiyle kaynaşmış ileri proletaryanın önderliğinde geniş kitlelerin devrimci inisiyatif, yaratıcılık ve özneleşmesini sağladığı ölçüde karşılaştığı en ağır tıkanma ve sıkışmaları aşmış, bundan uzaklaştığı ölçüde ise duraksama ve gerileme dönemleri yaşamış, yenilgiye uğramıştır.Bunda birçok nesnel ve öznel etken rol oynamakla birlikte, en önemlileri üretim ve emek organizasyonu, işbölümü, meta egemenlik ilişkileri, değer yasası, kadın ve aile sorunu, proleter demokrasiye ilişkin olanlardır.
Emperyalist kapitalist ülkelerdeki komünist partileri kapitalist meta üretim ilişkileri ve burjuva demokrasisini içselleştirerek reformistleşirken, vurguyu üretim ve emek tarzından mülkiyet ve bölüşüm ilişkilerine kaydırırken; Sovyet sosyalizmi deneyimi ise geri ve tek ülkede sosyalizm inşasının sorunlarını, tarihsel-öznel kısıtlılık ve yanılgılarını yaşadı. Sosyalizmin geri kapitalist bir ülkede inşası, proletarya iktidarı artı devlet kapitalizmi denklemini ortaya çıkardı.
Sosyalist inşanın üretim ve ekonomi temelli inşasına çubuğun iyice bükülmesi, ekonomik inşanın varlık yokluk ve geleceğin inşasının sorunu olarak görülmesiyle birleşen bu riskli ve tehlikeli denklem proletaryanın sınıfsal gelişimi, inisiyatifi ve yönetsel yeteneklerinin gelişmesi ve iktidarı yönünden yürütülmesi ve kontrolü ile birleşmeyince mülkiyet, değer yasasının işlemesi, üretimin örgütlenmesi ve yönetimi, devletin yönetimi, üretim ve emek organizasyonları, bürokrasinin teknokrasinin ağırlığının artması ve etkinleşmesi, giderek iktidarı ele geçirmesine uzanan ve büyüyen bir sorunlar zincirini ortaya çıkarttı.
Geri bir ülkede sosyalizmin inşası, sadece ekonomik değil siyasal ve toplumsal düzeyde de sosyalist inşanın geri düzeyde olmasını, kapitalizm tarafından çözülmemiş sorunlar tarafından geri çekilmeyi ve büyük oranda onları çözmekle sınırlanmayı getirdi. Devrimin muazzam öğreticiliği ve geliştiriciliğine karşın proletaryanın, toplumun ve bireylerin gelişimi sınırlıydı.
Burjuva demokrasisi deneyimi devrim anında çok kısa bir süre yaşanmıştı. Toplumsal yaşam ve ilişki biçimleri, kültür, birey gelişimi Avrupa kapitalizmi ve burjuva demokrasilerine göre geri düzeydeydi. Merkezi devlet ve patriyarkallik toplumsal ve siyasal kültürde, yaşamda egemendi. Proletarya birkaç büyük kentle sınırlıydı, devrim yapmış olmasına karşın birçok yönden de geri bir proletaryaydı.
İç savaş sırasında da erimiş, safları köylülükten yeni gelenlerle dolmuştu. Köylülük ve kırsal nüfus toplumsal bakımdan büyük çoğunluğu ve ağırlığı oluşturuyordu. Kapitalizm öncesi üretim ilişkileri yaygındı ve Asya’da göçebelik ilişkileri düzeyindeydi. Ulusal sorunların ancak burjuva demokratik çözümü gerçekleştirilebilmişti. Kadının durumu, aile ileri kapitalist ülkelerden de geriydi, partiyarkallik egemendi.
Devrim bunların tümünü sarstı yıktı, yeni bir düşünüş, yeni örgütlenmeler, ilişki ve yaşam biçimleri ortaya çıkarttı. Fakat bunlar, sadece bir devrimin sıcaklığının sürdüğü dönemin içerisinde çözülecek, bir anda değişecek kolaylıkta sorunlar değildi. Bunlar ekonominin, parti ve devletin yönetiminde, üretim ve yönetimin örgütlenmesinde, sosyalist demokrasinin uygulanmasında büyüyen bir temsil sorununa, ikame, ayrım ve yabancılaşmaya, devrimin sınıfsal ve toplumsal yönden derinleştirilememesine, her birinde geriye dönüşlere, giderek de iktidarın el değiştirmesine ve dar kalan sosyalist ilerlemelerin de çözülmesine yol açtı.
Devrimin siyasal, sınıfsal, ekonomik, toplumsal, kültürel bütünlüğü ve iç içeliği, sosyalist inşanın tüm yönlerden birden geliştirilmesi, kapitalist üretim ilişkilerinden köklü ve bütünsel kopuş ve sosyalist üretim ilişkilerinin komünizme içerili kılınarak geliştirilmesi bir strateji haline getirilmemişti. Siyasal, sınıfsal, toplumsal, ekonomik, kültürel inşanın düz aşamalılığı, ayrımlaşması, birbiriyle çelişmesi ve giderek karşıtlaşması ortaya çıktı. Partide dar, kadro ve kitlelere dışsallaşan merkeziyetçilik egemen oldu ve parti içi, proletaryayla kolektivizasyon biçimleri gerçekleştirilemedi. Sovyetler temel iktidar organları olmaktan çıktı. Toplumsal mülkiyet, devlet mülkiyeti biçimini aldı. Ulusal sorunların ulusların iç içe geçerek kaynaşması ve erimesi, sosyalist ekonomi ve kültürün gelişmesiyle çözülmesi gerçekleştirilemedi. Sönümlendirilmesi gereken aile korundu ve sürdürüldü.
Sovyet sosyalizm deneyiminin burjuva demokrasisine, kapitalist üretim, emek, yönetim organizasyonu ve işbölümüne karşı pratikte köklü bir alternatif geliştirememesi, bunları sosyalizmin amaç ve gündemi olmaktan da çıkarmasının sonuçları çok ağır oldu. Marksizm ve komünist bilinç ve ideoloji, ruhuna ilişkin bir şeyleri, derinliğini, kapitalizme karşı en güçlü olduğu iki temel alanda en köktenci silahlarını ve bütünlüğünü yitirdi. Meta üretim ve egemenlik ilişkileri, üretim ve emek organizasyonu, toplumsal (kafa-kol, kadın-erkek, kent-kır vd) işbölümü, siyasal olduğu kadar toplumsal demokrasi, örgütlenme, yönetim ve ilişki biçimleri, enternasyonalizm, ulus, devlet, bürokrasi, kadın ve aile, eğitim, kent, birey, zaman, kültür, doğa … Her biri kritik önemde, toplamda sosyalizme komünist içerim ve ruhunu veren dev çaplı bir toplumsal-siyasal devrim cephesi Sovyet sosyalizm deneyimindeki sıkışma ve darlaşmalardan başlayarak, sosyalizmin sorun ve gündemi olmaktan çıkarıldı. Sosyalizm en dar biçimiyle siyasal iktidar, sanayide ve tarımda kolektif mülkiyet, planlama, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sağlık ve sosyal güvenlik organizasyonuna doğru sınırlandı.
Belli iyileştirme ya da sınırlamalara karşın kapitalist değer yasası, teknolojinin kullanım biçimi, ücret sistemi, üretimin toplumsal ilişkileri, emek organizasyon ve yönetimi, işbölümü, üretim-gereksinme ilişkisi, gereksinimlerin belirlenme ve karşılanma biçimi, sosyalizmde de değişmez veri olarak kabul edildi. Tek kelimeyle: Kapitalizmin özünü ve temelini oluşturan kapitalist üretim ilişkilerine karşıtlık giderek daraldı ve eklektikleşti. Kapitalizmden komünizme tarihsel bir geçiş dönemi oluşturan sosyalizm komünizmin alt evresi olmaktan çıkıp ayrı bir aşama haline geldi. Geri kapitalist bir ülkede başlayan sosyalizmin inşasının ve tek ülkede sosyalizmin tarihsel ve çok yönlü ağır kısıtlılıkları, savaş ve savaşa hazırlanma, kapitalist kuşatma gibi konjonktürel ve tarihsel engellerle birlikte, kapitalizmden kopuşun ve sosyalizmin inşasının siyasal, sınıfsal, ekonomik, toplumsal, kültürel bütünlükte bir strateji olarak gerçekleştirilmemesi, düz aşamacı ele alınışı, sosyalist inşanın komünizme -kendi temelleri üzerinde yükselen üst evreye-içerili bir perspektiften yürütülmemesi tıkanma ve kırılmasının da nedenleri oldu.
Sosyalist inşanın gelişen ekonomik temeli, toplumsal kültürü, ilişkileri bu yönlü kopuş ve biçimler yaratmayı da olanaklı kılıyordu. Komünist Cumartesiler, sovhozlar, değer yasasını sınırlandıran girişimler, bu yönde hamleler olsa da kendi içlerinde sınırlı kaldı. Oysa sosyalist üretim ilişkilerinin gelişmesi, değer yasasının ve sonuçlarının komünizm yönünden sınırlandırılması ve sönümlendirilmesinin hızlandırılmasına, devletin temsililiğinin ortadan kaldırılmasına, bürokrasi ve teknokrasinin gücünün artırılmasına değil zayıflatılmasına, üretim-yönetim birliği sağlanarak kitlelerin yönetime doğrudan katılımına ve her düzeydeki insiyatifinin artırılmasına, toplumun ve bireyin komünist dönüşümüne temel oluşturarak komünalliğe geçiş yönünde ilerleyecek, süreci bu yönden örgütleyecek olanakları da ortaya çıkarıyordu.
Bu doğrultuda adımların atılması ve ilerlenmesi, kapitalizmden komünizme tarihsel geçiş dönemi olan sosyalist toplumun içerisinden komünist üretim ilişkilerinin ve yaşam formlarının ortaya çıkmaya başlamasıyla, “emeğe göre ücret” ve çeşitli burjuva eşitlik biçimleriyle süren kapitalizmden kopuşu komünizm yönünden derinleştirir ve dünya çapında çok daha büyük bir çekim oluştururdu.