Tunus devrimi – dinci faşizasyon – halk hareketleri /Mounir Kachoukh

I – Devrimin objektif şartlarının oluşması
Açıkca bilinmektedir ki, dünyada meydana gelen bütün sosyal hareketlerin, gösterilerin ve ayaklanmaların temel sebepleri – ülkelerindeki diktatörlük uygulamaları hariç- (ABD-AB-Japonya) hegomonik güçler üçlü diktası ve onların güdümündeki (FMI – BM) finans kurumları aracılığıyla emperyalizmin güdümündeki ülke yönetimlerinin uyguladıkları sosyal- ekonomik politikalardır. Bu hegomonik güçler ülkelere, farklı baskı araçları ile öldürücü neoliberalizmi ve insanlık dışı dünya düzenini zorla kabul ettirmektedirler.

Bizim ülkemiz Tunus, ‘sosyalist devlet’ girişiminden sonra, yerli güçlerin desteklediği 1960’lardaki yabancıların ‘egemen proje’ müdahalesini de tanıdı. 70’lerden itibaren, halk ayaklamaları neticesinde üzüntü ile anılan yapısal uyum programlarını bize zorla kabul ettirdiler. (26 Ocak 1978 tarihli UGTT Sendikası’nın başlattığı grev – 04 Ocak 1983 tarihli Ekmek devrimi)

Son on iki yıl boyunca neoliberalizmin diktası bu üçlü güç, finansmanını sağladığı vahşi özelleştirmelerle yüksek fiyat artışına, işsizliğe, satınalma gücünün bozulmasına, iç bölgelerde unutulan halk kitlelerinin fakirleşmesine yol açan bu dünya düzenini bize kabul ettirmektedirler. Halkımızın devriminin temeli herkesin bildiği bu politikaların öldürücü zararlarından kaynaklanmaktadır ve bu nedenle Parolamız: İş-Özgürlük-Ulusal onurdur.

Yukarıda sözü edilen güçler ve bazı Körfez ülkeleri, diktatörün kaçmasından sonra, ekonomik planlar üzerine ayarlanan ve buna tabi kılınan bir siyaseti ortaya çıkarmak için, gerici ve reaksiyoner güçlerin medyatik ve finansal planlarını destekleyerek, ülkemiz üzerine çullanmaktadırlar. Bu anlamda, petrol dolarlarının aktığı 23 Ekim 2011 tarihinde seçimler yapıldı. Parolası ‘Biz İslamız, diğerleri inançsız’ olan Ennahdha partisinin galibiyeti ile sonuçlandı.

Böylece Müslüman Kardeşler hareketinin Mısır halkının devrimini ‘çalma’sı gibi Türkiye ve Katar’ın desteklediği Ennahdha Tunus halkının devrimini ‘çaldı’. Bugün devrim yapan Arap halkları, eski çağ toplum modelini halkımıza zorla kabul ettirmeye çalışan Müslüman Kardeşler gibi farklı düşüncedeki islamî müttefikler ve aydınlanma karşıtı gerici güçlerin devrimlerini ‘çalındığını’ farketmektedirler.

II – Entegrist [kökten dinci] hareketin devlet kurumlarına el koyması

Ennahdha iktidarı ele geçirir geçirmez, Ennahdha 2 ve CPR (Cumhuriyet için Kurultay) ile troika (üçlü güç) oluşturdular. CPR Ettakattol adıyla da anılmakta ve ‘Fransız sosyalist partisinin evlat edilmiş çocuğu’ olarak bilinmektedir. Aslında bu troika sadece göz boyamaktan ibaretdir zira, gerçek iktidar tutucu hareketin elinde olduğundan diğer iki parti göstermelik olarak kendini göstermektedir.

Yaptıkları icraat ve elkoyma yöntemleri şunlardır:

1 – Diktatör boyunduruğundan özgür olan medyayı devamlı tedirgin ederek basın özgürlüğüne saldırmak,

2 – BEN ALİ zamanında iktidarın emri altına alınan ve yola getirilen Adalet Bakanlığı’na el koymak,.

3 – Fanatik parti taraftarlarının sızdığı ve yönettiği İçişleri Bakanlığı’na elkoymayı sağlamak.Demokratik güçlerin (UGTT, santral sendika) organizasyonunu yaptığı kitle gösterileri BEN ALİ’nin baskıcı örgütünün yerini dolduran Ennahdha yanlısı ‘devrimin koruyucu birlikleri’ ve yeniden örgütlenen halk kuvvetleri ‘milisler’i sayesinde bastırıldı. Kendilerine göre kadının yerinin ev olduğunu benimseyen bu birlikler bir nevi ahlak polisliği yaparak, Tunuslu kadınlara şiddet uyguladılar; aydınlara, siyasetcilere, gazeticilere, bir çok siyasi partinin organize ettiği halka açık toplantılara saldırdılar. Şehit LOTFI NAGITH ‘ın linçine bu birlikler neden olmuştur. HALK CEPHESİ’nin iki liderinin gün ışığında öldürülmeleri (06.02.2013 tarihinde CHOKRI BIL AID, 25.07.2013 tarihinde MOHAMED EL BRAHMI) ile doruk noktasına erişen bütün bu zorbalıklar, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının bilgisi dahilinde ve gözü önünde meydana gelmiştir.

4- Körfezden gelen şeyhlerin modern Tunus’un en ileri icraatı olan kadının özgürlüğüne saldıran, cihadı ve şiddeti göklere çıkaran vahhabiliğe ait karanlık söylevlerin verildiği cumhuriyetin camileriyle sistematik olarak ilgilenmek. Bugün camilerimiz, gençleri cihat adına Suriye cehennemine gönderen ve onları bir yönetim altında birleştiren bir terorist yuvasına dönüşmüştür.

III – Demokratik ve halkçı güçlerin mücadeleleri

Devletin çark döndürme düzenine el koyması, sızması ve halkın sistematik olarak sıkı bir güvenlik altına alınması, yıkıcı Vahabizmi zorla kabul ettirmek için toplum modelimizi yıkmak isteğinde bulunması, emperyalist güçlerin desteğini sağlamak için ilan edilen vahşi sosyal-ekonomik yönlerdirmeyi bunlara ilave etmesi karşısında, demokratik ve halkçı güçler, devrim ideallerinin gerçekleştirilmesi amacıyla bu yayılan büyümeleri engellemek için barışcı kitle gösterilerini, grevleri, organize ederek seferber olmayı bırakmadılar.

Neticede, demokratik ve halkcı güçler (UGTT, UTICA, İNSAN HAKLARI DERNEĞİ, AVUKATLAR BİRLİĞİ) diyaloğu zorla kabul ettirip, aşağıda yazılı talepleri dile getirdiler:

1 – Nahdaoui hükümetinin istifa etmesi, bağımsız ve yetkili bir hükümetin kurulması ve demokratik bir anayasanın kabul edilmesinin hızlandırılması.

2 – Partizan bir şekilde yapılan bütün atamaların gözden geçirilerek iktidardaki partinin el koyduğu devletde dönen çarkların özgür kılınması.

3 – Siyasi cinayetlerin aydınlanması ve katillerin yargılanması.

4 – Kemer sıkma siyasetini dayatan FMI’nin zorla kabul ettirdiği finans yasasının gözden geçirilmesi.

Finans yasasının bazı maddelerinin uygulanmaya konması, birinci derecede ihtiyaç duyulan ham madde fiyatlarının artması, takas kasasının müdahale etkisini azaltmak için tedbirler alınması, taşıtla ilgili vergilerin artması neticesinde, 2014 yılı başında ülkenin her yerinde halk ayaklandı. Bu durum hükümetin devletin idaresinden elini çekmesini hızlandırdı ve maliye yasasının bazı maddelerinin uygulamasını askıya aldırdı. Halkın baskısı karşısında, ulusal kurucu meclis anayasanın hazırlanmasını tamamlamak ve seçimlerin yeniden yapılmasını sağlamak için elini çabuk tutmaktadır.

Demokratik ve halkçı birleşik güçler, yukarıda sözü edilen aşamaları tamamen uygulamadan,seçimlerin özgürce demokratik ve açık yapılamayacağına inanmaktadır.

Bugün, bu büyüleme? ve Mısır’daki Müslüman Kardeşlerin durumuna benzer bir şekilde, Ennahdha’nın devletin yapıları ve kurumlarına el koyması; emperyalizmin köprü başları olduğu herkesçe bilinen İslamcı KATAR ve TÜRKİYE’nin yönettiği Müslüman Kardeşler’in uluslararası bir nitelik kazanmasına karşın bizler ulusal özgürlük mücadelesi içerisinde bulunduğumuza inanıyoruz.

özgür üniversite-türkiye ve ortadoğu forumu vakfı