Gökalp Eren ile ERDAL EREN Röpartaji

68 İTÜ Öğrenci Birliği Başkanı ve 68’liler Birliği Vakfı eski başkanı Gökalp Eren,Erdal Eren’le ilgili sorularımızı yanıtladı.

ERDAL EREN DERSEK,BİZE NE SÖYLERSİNİZ?
Erdal Eren, Türkiye Devrimi’nin bir masumiyet simgesidir. Genç bir devrimci, genç bir komünist, bir sokakta polisle girişilen çatışmada tutuklanıyor, yanlış belgelerle cinayetle suçlanıyor. Dönem, bir devrimciyi kanunlarla emsal olarak mutlaka idam etme, gözdağı verme dönemi. Sokakta, birçok genç öldürülüyor.1796654_823445771018420_1498610211_n

Bu bir, gözdağı verme olayı idi. Erdal, cinayete karışmamıştır. Erdal’ın silahından çıkan mermi ile, ölen gencin sırtına saplanan merminin alakası yoktur. Mermilerin çapları uyuşmamış, mesafeler farklıdır. Ölen asker, arkasındaki arkadaşları tarafından yanlışlıkla öldürülmüştür. Bu yanlışı söylemeyi gururlarına yediremeyenler, bir başka genci idam etmeyi, şeref ve haysiyetlerine sığdırmıştır. Bu Türkiye’de yıllarca çekilen, bir haysiyet insanlık sıkıntısıdır.yyyyy

Bu idam, Süleyman Demirel’in başbakan olduğu bir dönemde yaşanan olayda gerçekleşmiştir. Süleyman Demirel, daha olayın ilk duyulduğunda “Suçlu yakalanmıştır, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesinin en ağır şekli ile cezalandırılacaktır” demiştir. Kurşunun Erdal’ın silahından çıkıp çıkmadığına dair, hiç bir rapor yokken, hüküm bunun üzerinden verilmiştir. Bir başbakan, böyle bir şey söyleyemez. Yakalananın suçlu olduğunu, ilan edemez. Mahkeme süreci, tam bir rezalettir.

Ne hakim hakimdir, ne bilir kişi bilir kişidir, ne de yüksek mahkemeler, insan hakkına saygı gösterecek seviyededir. Tepeden tırnağa, bir hukuksuzluk örneğidir. Ölen asker üzerinde, ciddi ve yeterli bir otopsi yapılmadan, masum bir gencin boynuna bu kadar tereddüde rağmen ipi geçirdiler. Erdal da olayın farkında olduğu için, bütün demeçlerinde, mahkemede ve ailesine yazdığı mektupta, gözdağı vermek için kendisini asacaklarını söylemiştir.

ERDAL’I MAHKEMEDE BAYILTINCAYA KADAR DÖVDÜLER
Mahkemede subaylar, bir kin ve öfke ile saldırarak Erdal Eren’i bayıltıncaya kadar dövüyorlar. Bunun, insanlığa sığan hiçbir yanı yok. Olaylara tanık olan basın mensupları, hiçbir yerde bu yaşananlardan bahsetmemiştir. Daha sonra Erdal’ın avukatları tarafından yazılı hale getirilince, olayın gerçeği basına yansımıştır.
Dev-Genç Yürütme Kurulu Üyesi, bir 68 kuşağısınız.
Gezi’deki öğrenci hareketleri ile kıyaslandığında, 68’le paralellik görüyor musunuz?10670076_10152301487740779_5480180860824842185_n

Tarihte bir sürü paralellikler çıkar. 68 kuşağının temel özelliği neydi; yüzde ellilerin üzerinde oyla iktidar olmuş bir Adalet Partisi’ne karşı sürdürülen bir isyan hareketi ile, yine yüzde elliye yakın bir oyla iktidar olmuş bir AKP diktatörlüğüne karşı süren eylemler. Diktatörlüğe karşı olan eylemlerin hepsi, birbirine benzer. Devrimci rüzgarlar, birbirine benzer. Bu Haziran İsyanı da, Türkiye’ye ciddi nefes aldıran bir durumdur. Dünyanın en büyük emperyalistlerinden destek alan AKP hükümeti, ayakta duramıyor. Gençler kuvvetli bir yumruk vurursa bunlar düşecek ama düşmesi önemli değil, yerine ne koyacağız.

Orta Doğuda yaşananlara, ”Arap Baharı” dediler, Arap Baharı derken; Amerikan, İngiliz Medyası, Avrupa’sı ‘batıcı bir gençlik geliyor’ diye heveslendiler. Yerine, Müslüman Kardeşler geldi. Onlar da sistemi değiştirmek yerine, daha gerici bir tutum ile restore etmeye çalıştılar. O da, ayakta duramadı. Bizim için umutluyum, bu saatten sonra askeri ve sivil diktatörlükler dahil, gericiliğin hiçbir kanadı, hiçbir iktidarı ayakta duramaz.
AKP’nin kürtaj, alkol düzenlemesi, öğrenci evleri vb. politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Önderizmle iş birliği yaparak ayakta kalmak isteyenlerin en büyük derdi, kamusal destek bulmak. Halkı aldatmanın yollarından biri de dindir. Dinle kandırılmış, aydınlanmadan kaçırılmış, hayatın gerçeklerinden ve bilimden koparılmış yığınlar; sonuçta gericiliğin parçası olurlar. Bunun da panzehiri cumhuriyet devrimi ile başlayan gericilerin tasfiyesi, aydınlanma ve bilime sahip çıkmaktır. Tersine ne kadar eğitim de verseler, gençlik bu konuda umutlu. Çünkü onlar, dinciler; hayatı değiştiremeyecek kadar geri, işe yaramaz haldeler.