THKO’nun 2 No’lu Bildirisi

THKO’nun 2 No’lu Bildirisi

Bütün dünya halklarına ve Türkiye halkına THKO’nun seslenişidir. Türkiye, içinde bulunduğumuz şu günlerde, ekonomik ve politik yapısıyla önemli gelişmelere gebedir.

Bütün gerici güçlerin sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştığı bugünün Türkiye’sinde halkımıza gerekli açıklamayı yapıyoruz.

Uzun bir süreden beri emperyalizmin yurdumuzdaki temsilcisi olan hain hükümet, içine düştüğü ekonomik buhranı çözememiş ve peşinden, politik buhran baş göstermiştir.

Ekonomik ve politik buhranın doğurduğu kitlelerin ekonomik talepleri ve bu talepler için tepkileri artmıştır.

Devrimci mücadelemiz, yeni boyutlar kazanarak, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ciddi tohumlarını atmaya başlamıştır. Bu gelişmeler karşısında hain hükümet, kontrolü altında direkt kullanabildiği sermayenin silâhlı bekçileriyle yani polisi, jandarması ve sivil gerici güçleriyle kendisini koruyamaz olmuştur.

Kısaca Türkiye’nin içinde bulunduğu durum şudur:

1. Sömürünün devamını sağlayan devlet mekanizmasının belli kesimleri işlemez olmuştur. Bunlar, hükümet ve parlamentodur.

2. Sermaye sahibi gerici güçler arasındaki ittifak sarsılmış ve kontrolü devam ettirecek bir bütünlük olma özelliğini yitirmiştir.

3. Devletin en büyük baskı aracı olan gerici ordu, prestijini kaybetmiştir.

4. Gerici ordu içindeki ilerici güçler birleşerek, iktidara aday olmaya başlamışlardır.

5. Halk kitleleri, ekonomik mücadelelerine hız vererek, politik atılımlar yapmışlardır. Böylece her sınıf ve zümrenin kendi sınıfsal çıkarını koruma mücadelesi belirgin hâle gelmiştir.

6. Gelişen devrimci mücadelemiz, Ulusal Kurtuluş Savaşı eşiğine varmıştır.

Böyle bir Türkiye’de Amerika ve gericiler, ordunun muhtırasıyla giriştikleri tedbirlerle şunları planlamışlardır:

1. Devlet mekanizmasının başı Cevdet Sunay yerinde kalacak, işlemez hâle gelmiş olan hükümet ve parlamento, devletin diğer kesimleriyle takviye edilecektir, bunun en sağlam garantisi ise kontrolü gerici ordunun eline vermektir.

2. Böylece gericiler arasındaki parçalanma son bulacak ve ileriye dönük sağlam ittifak yeniden kurulacak. Ordu muhtırası konusunda gericilerin ağız birliği etmesi bundandır.

3. Ordu, gericileri toparlayıcı rolünü oynadığı için prestiji yükselecek ve ileriye dönük askerî diktanın zeminini hazırlayacaktır.

4. Gerici ordu içindeki iktidara aday ilerici güçlerin mücadelesi kısa vadede önlenecek, uzun vadede ise bu ilerici güç tasfiye edilecektir.

5. Halk kitlelerinin mücadelesi, yeni hükümetin gelişiyle eski hızını kaybedecektir. Toplum, bir müddet sorunlarının çözümünü hükümetin kendisinden bekleyecek, “politik buhran gibi ekonomik buhran da halledilecek” vaadiyle sınıf mücadelesi kısırlaştırılacaktır.

6. Devrimci mücadele bastırılacak ve güdümlü bir mücadele ortamı hazırlanacaktır.

Gerici ordunun muhtırası, görünüşte hain hükümete karşı olduğu için halkın geçici desteğini kazanacak, attığı ilerici sloganlarla da devrimci güçleri yanına alacaktır.

Bu tavır, orduyu gericilerin dışında, bağımsız bir güç gibi göstermeyi başaracak ve alacağı zorba tedbirleri haklı göstermesini sağlayacaktır.

Son yıllarda Amerika’nın planladığı darbelerin tipik bir örneğini teşkil eden bu gerici gelişime karşı THKO’nun tavrı şudur:

1. Ordunun muhtırasıyla başlayan gelişim, ilerici değil gericidir.

2. Silâhlı bir güç olarak THKO, devrimci mücadeleyi sürdürmek adına, bu gerici gelişime en amansız şekilde karşı koyacaktır.

Kısa dönemde halk kitleleri ve devrimciler, hatalarından dolayı aldanacak, gericiler ise güçlenecektir.Halkımıza ve devrimcilere bu gerici gelişimin sahte sloganlarına ve üniformalarına aldanmamalarını bildiririz.

Gelecek yeni hükümet, ekonomik buhranı çözemeyecek, politik buhranı geçici olarak giderecektir. Reformlar ve ülke kalkınması gerçekleşmeyecek, buna karşı halk üzerindeki zulüm artacak, devrimci mücadele zorba metotlarla engellenecek, etnik gruplar üzerindeki baskı ve asimilasyon politikası artacaktır.Adım adım yaklaşan askerî diktaya karşı varolmanın tek yolu, silâhlı bir güç olmaktır.

THKO

Not: Bu bildiri 13 Mart 1971 tarihinde (muhtıradan bir gün sonra) bütün haber ajanslarına, TRT’ye ve üç gazeteye gönderildi. Fakat hiçbir yayın organı bu bildiriyi yayınlamak istemedi.