Faysal Kelleci ve Oktay Çiğdemal
30 Temmuz 1978 ‘de Adana’da Aydınlık çeteleri tarafından katledilen Oktay Çiğdemal ve Faysal Kelleci yoldaşlarımız Mücadelemizde yaşayacaklar..
30 Temmuz 1978 günü Adana Meydan Mahallesi’nde parti meteryalleri dağıttıkları bir sırada Aydınlık’çı ajan provakatör çete mensuplarınca önü kesilerek satırlarla hunharca katledildiler.
Unutmadık, Unutmayacağız.
Faşizme Ölüm Halka Hürriyet
“30 Temmuz Pazar günü sayıları 20’yi aşan TİKP–Aydınlık taraftarı Adana’nın Meydan Mahallesi’ne gelir. Ellerinde Aydınlık gazetesi vardır. Grubun başında Namık Kemal Koç vardır. Bir kısmının elinde gazete kağıdına sarılmış paketler vardır.
Meydan Mahallesi’nde oturan Oktay ve Faysal, Aydınlıkçıların dışardan mahallelerine gazete satmaya geldiklerini duyunca birkaç arkadaşıyla birlikte kendileriyle konuşmaya giderler. Oktay, gazete satanlara, “Aydınlık gazetesi, son bir ayda 7 proleter devrimciyi polise ihbar etti. Bunlardan ikisi tutuklanarak cezaevine kondu. Diğer beş kişi ise polisçe aranmaktadır. Bu karşı–devrimci polisiye tavır açıkça mahkum edilmeden mahallemizde bu gazeteyi satamazsınız.” der. Bu uyarıya karşılık, mahalleye kalabalık bir şekilde gelen grubun başındaki Namık Kemal Koç, kışkırtıcı bir tavır takınarak: “Biz buraya gazete satmaya değil, ölmeye veya öldürmeye geldik. Bu bir prestij meselesidir” der. Bu sözlerin ardından başta bu kişi olmak üzere, diğerleri ellerinde taşıdıkları paketleri açarak bıçak, satır vb aletlerle Oktay, Faysal ve diğer devrimci komunistlere saldırdılar. Bülent Aloğlu, elindeki aletle Faysal’ın sağ koluna vurarak, derin bir yara açar. Aynı kişi daha sonra elindeki aleti arkadan Faysal’ın boynuna saplar. Namık Koç ise, Oktay yoldaşa saldırır. Bu kişide Bülent Aloğlu gibi elindeki bıçağı Oktay’ın boynuna saplar. Diğer saldırganlar yine boyunlarından iki proleter devrimciyi daha yaralarlar. Saldırıya uğrayan proleter devrimciler, kalabalık olan ve ellerinde saldırı aletleri bulunan gruba karşı yiğitçe direnirler. Çevreden yetişen halkla birlikte saldırganlar püskürtülerek, kovalanır. Boynundan ve çeşitli yerlerinden ağır yaralanan dört proleter devrimciden ikisi hastaneye kaldırılırken ölür.”
“Aydınlık Hareketi Karşı Devrimci bir Harekettir.”
THKO davasından tutuklu bulunan 13 HK taraftarı Niğde Cezaevinden Halkın Kurtuluşu gazetesine gönderdiklere telgrafta Adana’da öldürülen iki HK taraftarına sahip çıkılarak Aydınlık ve TİKP’e yönelik şiddetli eleştirilerde bulunmaktaydılar.
Niğde Cezaevindeki 13 HK taraftarına göre “Aydınlık hareketi karşı devrimci bir harekettir” gönderilen telgraf metni gazetenin 7 Ağustos 1978 tarihli 121. sayısanda şöyle yer almıştı: “Aydınlıkçı revizyonistlerin gericiliğin önünde diz çökmeleriyle devrimcilere karşı saldırganlaşmaları arasında doğrudan bir ilişki vardır.
Federasyonumuz ve derneklerimiz üyesi genç proleter devrimciler OKTAY ÇİĞDEMAL ve FAYSAL KELLECİ’nin TİKP–Aydınlıkçı provokatörler tarafından kalleşçe şehit edildiğini derin bir acıyla öğrendik.
Biz OKTAY yoldaşı yakında tanıyorduk. O, çok genç yaşına rağmen, uzun sayılabilecek bir süreden beri emperyalizme, sosyal–emperyalizme, faşizme, revizyonizme ve her türden gericiliğe karşı savaşın en ön saflarında yer alıyordu. O, mücadelesi boyunca faşist saldırıları polis işkencesini ve faşizmin zindanlarını yakından tanıdı ve onlara yiğitçe göğüs gerdi. Kişisel olarak tanıyamadığımız diğer yoldaşımızın da, aynı özelliklere sahip olduğundan hiçbir kuşkumuz yok.
Biz bu olayın, Aydınlık revizyonizminin izlediği Amerikan emperyalizminin işbirlikçisi, Çin’i hegemonya peşinde koşan yeni bir süper devlet olarak dünya sahnesine çıkarma sevdasında olan revizyonist ÇKP yönetiminin maşası, faşist diktatörlüğün yardakçısı provokasyon çizgisinin bir sonucu olduğunun tamamen bilincindeyiz.Biz, şimdiye kadar pasifizmleriyle ün yapmış bu hainler güruhunun böylesine saldırganlaşmasını yadırgamıyoruz.
Onların, emperyalizm ve gerici sınıflar önünde diz çökmeleriyle devrimcilere karşı saldırganlaşmaları arasında doğrudan bir ilişki vardır. Biz, yine biliyoruz ki, bizzat Aydınlık revizyonizminin şefleri de geçmişte devrimcilere karşı cani komplolar tezgahlamışlar ama polisin ve MİT’in eline düşünce faşistlerin ayaklarının altını yalamışlardı.Biz, Aydınlıkçı provokatörlerin devrimcilere ve halka karşı saldırganlaşmasıyla giderek Amerikancı sosyal faşistler haline dönüşmeleri arasında ki bağı da görüyoruz.
Onlar, bugün sahte “TKP”nin geçirdiği evrimi geçiriyorlar. Onlar, önüne gelene Kontrgerilla yaftası asarken, kendileri MİT ve Kontrgerillayla iç içe ve kucak kucağıdırlar. Onlar, şimdiden karşı–devrim cephesinde yer almış ve halkın mücadelesi önünde ezilip geçilmesi gereken bir engel haline gelmişlerdir. Nitekim Adana’da öteden beri faşistlerin boy hedeflerinden biri durumunda olan yoldaşlarımızı katletmeleri bunun açık bir kanıtıdır.Arkadaşlar, yoldaşlar; acımız gerçekten derin, ama devrimcilerin yas tutmaya zamanları yok.
OKTAY ve FAYSAL emperyalizme, sosyal emperyalizme, faşizme ve revizyonizme karşı mücadelede şehit düştü ve sayısı pek çok olan devrim şehitleri arasındaki onurlu yerlerini aldılar. Devrimcilere düşen görev, mücadele içinde acıyı kuvvete dönüştürmek ve onların mücadelesine daha da kararlı olarak sarılmaktır.Aydınlık bir gelecek uğruna; bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm uğruna savaşta düşenler ölmez.
Halkımızın kurtuluş mücadelesi er yada geç tüm emperyalistleri ve gericileri silip süpürecek, devrim yolunda dökülen kan yerde kalmayacaktır. Buna inancımız tamdır.
Hacı Tonak, Yavuz Yıldırımtürk, Ertan Günçiner, Hasan Kırkteke Sevinç Aktaş, Sefa Asım Yıldız, Hasan Ataol, Gökhan Harmahdalıoğlu, Mehmet Şahin