Son 10 yılda çocuk istismarında yüzde 700 artış!

Cinsel istismarda ‘rıza’ yaşını 12’ye düşürüyorlar!

Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmasını da kapsayan kanun tasarısı, çocuğa yönelik cinsel istismarın cezalandırılmasında ilk kez 12 yaş öncesi ve sonrasının birbirinden ayrı değerlendirilmesini öngörüyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu tarafından kabul edilerek görüşülmek üzere Genel Kurul’a gönderilen tasarıda, çocuklara yönelik cinsel istismarda cezalar artırılırken, 12 yaş öncesi ve sonrasında farklı cezalar uygulanması planlanıyor.
Değişikliğin gerekçesi ise Anayasa Mahkemesi’nin 14 Temmuz’da iptal ettiği maddelerin değiştirilmesi.
Zira Anayasa Mahkemesi o dönem çok tartışılan bir karar vererek, Bafra’da bir Ağır Ceza Mahkemesi’nin başvurusu üzerine, “15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına” ilişkin hükmü iptal etti.

Böylece 15 yaş altı her çocuğa yönelik cinsel davranışın cinsel istismar sayılmayabileceği hükümlerin kapısını aralamış oldu.
Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinde “söz konusu suçlarda mahkemelere olaya özgü takdir marjı tanımaması ve onarıcı hukuk kurumları öngörmemesini” göstermişti.

Genel Kurul’a gönderilen yasa tasarısının gerekçesinde de Anayasa Mahkemesi’nin bu kararlarına atıfta bulunarak, yüksek mahkemenin cezalandırmada kademe öngördüğünü ve “farklı yaş gruplarındaki mağdurlara karşı bir ayrım gözetmeyen mevcut hüküm düzenlenmektedir” diyor.
Kadın hakları savunucusu ve avukat Hülya Gülbahar ise düzenlemeyle ilgili “Bam telimiz 12 yaş gelmesi ve ceza kademelendirilmesi yapılması” diyor.

Ceza kademelendirilmesi farklı nitelikteki cinsel istismara farklı yıllarda ceza öngörürken, yaş unsurunu da hükme dahil ediyor.
Anayasa Mahkemesi’nin daha önce aldığı ve dini nikah kıydıran ve kıyan kişilere yönelik cezayı iptal eden karar ile çocuk istismarında nitelikli hal olan tecavüz konusundaki cezanın 16 yıldan az olamayacağına ilişkin 2014 yılında yapılan değişikliği iptal ettiğini belirten Gülbahar, “12 yaş altı için ceza artmış. Ama 12 yaşı neden getiriyorsun. Tartışma buradan çıkıyor” diyor.
Türk Ceza Kanunu (TCK) Kadın Platformu isimli bir platform çevresinde TCK’da çocuk ve kadınlarla ilgili düzenlemeleri takip eden avukat Canan Arın ise bu tasarının kadın kuruluşları ile danışılmadan hazırlandığını belirtiyor.
Arın, bunun fiilen “Rıza yaşının 15’ten 12’ye indirmek olduğunu” düşünüyor. Arın bu düzenlemeyle 12 yaşından büyük çocukların cinsel istismarında “rıza” kavramına daha çok başvurabileceğini söylüyor.
Anayasa Mahkemesi ise bu bağlamda gerekçesinde, “Suça sürüklenen çocuklar yönünden 12 ile 15 yaş arasında olup da kendisine yönelik eylemin anlam ve mahiyetini algılama yeteneği olan mağdurun rızasına hukuki sonuç tanınmadığı, bu mağdurların rızasıyla yaşadığı cinsel eylemler hakkında cezanın çok yüksek olduğu, suçun en nitelikli hali için en düşük yaşın 15 şeklinde belirlenmesinin suç ve cezada korunmak istenen hukuki yarar ile müeyyide arasındaki orantıyı bozduğu” savunmuştu.
Mevcut kanun maddesi ne diyor?
TCK’nın çocuk istismarını düzenleyen 103. maddesine göre 15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılıyor.
Çocuğa yönelik cinsel istismar 3 yıldan 8 yıla kadar cezalandırılıyor.
Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası veriliyor.
Cinsel istismar için ceza 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası getiriliyor. Sarkıntılık için ise 3 yıldan 8 yıla hapis cezası öngörülüyor.
Ancak bu mağdur olan çocuk 12 yaşından küçükse istismarda 10 yıldan az sarkıntılıkta ise 5 yıldan az olamaz şeklinde düzenleniyor.
Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, cezanın 16 yıldan aşağı olmamak üzere verilmesi öngörülürken, 12 yaştan küçük olması durumunda ceza 18 yıl ceza olarak düzenleniyor.

Son 10 yılda çocuk istismarında yüzde 700 artış!

2006’da çocuklara yönelik cinsel taciz iddiasıyla açılan dava sayısı 2 bin 414 iken, 2015’te aynı nedenle açılan dava sayısı yüzde 700’lük bir artışla 16 bin 957’ye yükseldi.

2006’da çocuklara yönelik cinsel taciz iddiasıyla açılan dava sayısı 2 bin 414 iken, 2015’te aynı nedenle açılan dava sayısı yüzde 700’lük bir artışla 16 bin 957’ye yükseldi.

CHP Çanakkale Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Muharrem Erkek, yaptığı basın açıklamasında, cinsel saldırı ve pedofili davalarıyla ilgili çarpıcı verileri paylaştı.

Geçen hafta Manisa’nın Alaşeihr İlçesi’nde yaşanan Irmak bebek olayının acısının ve öfkesinin tazeliğini koruduğunu hatırlatan CHP’li Muharrem Erkek, “Siyasi iktidar, Türkiye’de yaşanan gerçeklere daha ne kadar sırtını dönebilir? Kadına ve çocuğa şiddet, pedofili, cinsel suçlar konusunda tüm gerçekliğe rağmen nasıl önlem almaz? Bunu siyaset, hukuk ya da vicdanla açıklamak mümkün mü? İktidar yüzünü gerçeklere dönmek ve buna göre önlemler almak, adımlar atmak zorundadır” dedi.

İŞTE KORKUNÇ TABLO 

Muharrem Erkek’in kamuoyuyla paylaştığı veriler şöyle:

Türkiye’de 2006’da cinsel taciz suçlamasıyla açılan dava sayısı 3 bin 649’dur. Aynı yıl toplam verilen 5 bin 243 karardan yüzde 43.5’i, yani 2 bin 282’si mahkumiyetle sonuçlanmıştır. 10 yıl sonra, 2015 yılında elde edilen rakamlar büyük bir çöküntü yaşandığının göstergesidir. 2015’te cinsel taciz suçlamasıyla açılan dava sayısı yaklaşık yüzde 400’lük bir artışla 13 bin 619’a yükselmiştir.

Cinsel saldırı nedeniyle 4 bin 419 davanın açıldığı 2006 yılında ise toplam 9 bin 864 kararın yüzde 44.8’i mahkumiyet ile sonuçlanmıştır. 2015 yılına gelindiğinde cinsel saldırı iddiasıyla açılan dava sayısı yaklaşık yüzde 150’lik bir artışla 7 bin 355 olmuştur. Bunların (10.499 toplam karar) yüzde 48.7’si (5.109) mahkumiyetle sonuçlanmıştır.

ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI DAVASINDA YÜZDE 700 ARTIŞ!

Yine 2006 yılında çocukların cinsel istismarı nedeniyle açılan dava sayısı 2 bin 414, verilen toplam karar sayısı ise 3 bin 778’dir. Bunlar içinden çıkan mahkumiyet kararı ise yüzde 42.5 ile bin 607’dir. 2015 yılında ise aynı nedenle açılan dava sayısı yaklaşık yüzde 700’lük bir artışla 16 bin 957’ye yükselmiştir. Bunun (24 bin 983 toplam kararın)  yüzde 55.9’u (13 bin 968) mahkumiyetle sonuçlanmıştır.

Bu rakamların hukuk mekanizmasına aktarılanlar olduğu, gizlenenler, üstü örtülenlerin de eklenmesi gerektiği unutulmamalıdır.”