‘Türkiye özgürlükler için savaş alanı’
Freedom House’tan sert rapor: Türkiye, internet özgürlüğü için savaş alanı
Diken.com.tr‘den İlhan Tanır‘ın haberine göre, hükümetin özellikle Gezi Parkı direnişinden sonra son 15 aydır internet üzerindeki kısıtlamaları artırdığını vurgulayan Freedom House, ”Türkiye’deki bu savaş, bütün dünyanın imreneceği bir internet özgürlüğüyle son bulabileceği gibi, hükümet taktikleri canlı bir internet ortamını kapatma konusunda bir modele de dönüşebilir’‘ ifadesini kullandı.
‘SALINCAK ÜLKE’
Eylülde İstanbul’da düzenlenecek İnternet Yönetişimi Forumu vesilesiyle hazırlanan 20 sayfalık raporda, Türkiye internet özgürlüğü açısından ‘etkisi kendi boyunu aşıp diğer yerlere de etki edebilecek’ türden bir ‘salıncak (swing) ülke‘ olarak tanımlanıyor; internet özgürlüğünün bir kavşakta olduğuna vurgu yapılıyor.
Freedom House’da program sorumlusu Nate Schenkkan, eski CHP milletvekili ve bilişim uzmanıOsman Coşkunoğlu ve Bilgi Üniversitesi’nden Profesör Aslı Tunç’un hazırladığı raporun geniş özetinde öne çıkan kısımları şöyle:
‘GELENEKSEL YASAKLAR İNTERNETE TAŞINDI’
Daha ilk paragrafta, Türkiye’nin 2012′de Rusya ve Çin’le birlikte, internet yönetişiminde daha fazla devlet rolüne yönelik yeni ‘Uluslararası Telekomunikasyon Düzenlemeleri (ITRs)’ destekleyen üç OECD ülkesinden biri olduğu belirtildi.
Ankara’nın 2014′te kişilerin çevrimiçi ve çevrimdışı olarak aynı haklara sahip olması gerektiğine dair BM İnsan Hakları Konseyi önergesini desteklediği hatırlatıldı.
Raporda, Türkiye’nin ülke içindeki internet politikalarının ‘daha taraflı’ olduğu belirtilip, şu ifadeler kullanıldı: ‘’2013 yılından önce dahi, Türkiye geniş ve şeffaf olmayan bir sistemle internet sitelerini engelledi. Son 15 ayda, internet dışında ifade özgürlüğünü kısıtlamak için uygulanan geleneksel yöntemler giderek internet ortamına taşındı. Ve yeni yasanın hükümetin içerik düzenleme kapasitesini artırmasıyla, Türkiye interneti kontrol altına alma adına ileri teknoloji uygulamaya başladı.”
‘RUSYA’YA ÇOK BENZİYOR’
Yeni basın kanunu ve yolsuzluk soruşturmasına ilişkin ses kayıtlarına tepki olarak getirilen Twitter yasağı da raporda eleştirildi: ”Bir Meclis komitesinde görüşülen yeni Basın Kanunu, tanımı çok geniş bir biçimde yapılan ‘haber siteleri’nin sahipleriyle yazarlarının isimlerini kayıt altına aldırmasını zorunlu hale getiriyor. Bu yasa, Rusya’da 1 Ağustos’ta yürürlüğe giren yasaya benziyor. Twitter’ı martta engelleyen hükümet, sosyal medya şirketlerine karşı mahkeme kararlarını giderek daha fazla kullanmaya başladı ve Twitter’dan içerik kaldırmada da daha başarılı hale geliyor.’’
‘SAVAŞ ALANI’
Türkiye’nin niçin ‘salıncak devlet’ olduğu, raporda şöyle açıklanıyor: ‘‘Salıncak’ sıfatı, iki partili Amerikan sisteminde her iki tarafa da oy verebilecek eyaletler için kullanılır. Belki de daha uygun bir metafor, ‘savaş alanı’ olur. İnternet yönetişimi açısından Türkiye savaş alanı olan bir devlet: Genç bir nüfus, gelişen teknoloji ve uluslararası bağlantılar dünyanın imrenebileceği özgürlükte bir internet ortamına da yol açabilir, hükümetin taktikleri canlı bir internet ortamının nasıl kapatılacağına dair bir model sunacak hale de gelebilir.”
‘DAVRANIŞLARI ÇELİŞKİLİ’
Rapor, Türkiye’nin internet özgürlüğü konusunda çelişkili davrandığına da dikkat çekti: ”OECD, G-20 ve NATO üyesi, AB’ye de üye adayı olarak Türkiye’nin ortaya koyacağı örnek, internette ifade özgürlüğü konusunda benzer sorunlar yaşayan ülkelerce yakından izlenecektir. Şu an Türkiye’nin BM’de söyledikleriyle ülke içinde yaptıkları arasındaki çelişki, uluslararası kuralların ihtiyaç duyulduğunda ülke içindeki özgürlükleri engellemek için manipüle edilebileceğine dair inancı pekiştimekten başka bir işe yaramıyor.”
‘HENÜZ TEK ADAM YOK’
Freedom House, Türkiye konusunda umutlu olsa da raporda ‘tek adam’ uyarısı da yapıldı: ”Türkiye’deki internet kontrolünün Rusya ya da Azerbaycan’daki kadar sertleşmeyeceğini umut etmek için yapısal sebepler var. Anayasa Mahkemesi ve Anayasa’nın kendisi gibi ulusal kurumlar, yerleşik otokrasilere kıyasla Türkiye’de daha güçlü. Sivil toplum daha çeşitli, sesi yüksek çıkıyor ve uluslararası ağlarla bağlantılı. Bütün yetkileri elinde tutan bir yönetici henüz devlete hakim değil.”
Kuruluş, Türkiye ekonomisinin yatırım açısından Batı’ya neredeyse bağımlı olduğuna ve sansrün altyapı yatırımlarına olumsuz etki edeceğine de dikkat çekti.
‘SON 20 YILIN KAZANIMLARI TEHLİKEDE’
Geniş özetin son kısmında şu sonuca varıldı: ‘‘Bu faktörlerin, ülkedeki internet politikalarında veya iç siyasi dinamiklerin sebep olduğu yol açtığı daha geniş kapsamlı olumsuz eğilimlerde ani bir değişime yol açması muhtemel değil. Fakat söz konusu faktörler, otoriterliğin pekiştirilmesini yavaşlatacağı gibi medyadaki özgür ve bağımsız seslerin daha da gelişip serpilmesi için alan açacaktır. Türkiye’de son 20 yılda güçlenen liberalizmin ve çeşitliliğin korunmasına yardımcı olacak tek şey, bu seslerdir.”
GEZİ VURGUSU: SOSYAL MEDYAYA YENİ BİR RÜZGAR
Raporda, Gezi direnişi sırasında internet aktivizminin taşıdığı öneme ve etkisine uzun vurgular yapıyor. Gezi’nin Türkiye’deki sosyal medya kullanımına getirdiği rüzgar, rakamlarla anlatılıyor.
Freedom House, bu süreçte öne çıkan ve vatandaş gazeteciliğini simgeleyen 140journos, Dokuz8Haber ve Ötekilerin Postası gibi sitelerden söz ederken, hükümetin interneti kontrol altına alma yönünde büyük bir gayrete giriştiğini, İzmir’de 29 Twitter kullanıcısının mahkemeye çıkarıldığını ve davada Başbakan Tayyip Erdoğan’ın mağdur olarak yer aldığını da hatırlatılıyor.
MİT YASASINA DA ELEŞTİRİ
Raporda yer alan bazı yorumlar şöyle:
Ocak-Şubat 2014′te Meclis 5651 sayılı kanuna hızla değişik yaparak, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nı (TİB)’i güçlendirdi. İnternet sunucuları artık kullanıcı bilgilerini bir ila iki yıl tutmak zorunda. TİB, engelleme emirlerini kendi başına gönderebiliyor ve erişim sağlayacıları bu emirleri dört saat içinde yerine getirmek zorunda.
Yeni MİT yasası, istihbarat teşkilatının kurumlardaki bilgi, belge veya kayıda ulaşımını hızlandırdı.
2004′ten bu yana sadece telekom kurumları değil, medya ve kamu ihaleleri alanları da dahil, düzenleyici kurumların bağımsızlığındaki azalma dikkat çekici.
Türkiye’de internet altyapı ve telekomunikasyon servislerindeki büyüme potensiyelinin karşılanabilmesi için öncelikle ve özellikle atılması gereken adım, siyasi müdahelenin ortadan kaldırılmasıdır.
Türkiye’de 32 milyonu aşkın Facebook kullanıcısı ve 11 milyonu aşkın Twitter kullanıcısı var.
Aralık 2012 itibarıyla Türkiye, Avrupa’da internette en çok zaman geçirilen ikinci ülke. 15-64 yaşı arasındaki nüfusun yüzde 90’ının Facebook hesabı var. Yüzde 70’i Twitter’da. (TOK)