Yeni Ortaçağ; Barbarları Beklerken..

10354961_10152366905514164_2878926204182510641_nGizli bilgileri sızdırdığı için kaçarak Rusya’ya sığınan ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA ve ABD ulusal güvenlik dairesi NSA’nin eski ajanıEdward Snowden, son olarak, Suriye ve Irak’ta kelle kesen, ciğer yiyen IŞİD’in arkasında ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratının bulunduğunu söyledi.

Global Research’te yayımlanan bir haberde, IŞİD’in bölgede İsrail’in güvenliğini sağladığını söyleyen Snowden’a göre ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratları dünyadaki bütün terörü “eşek arısı yuvası” (Hornet’s Nest) adlı bir strateji ile bir araya getirmeye çalışıyor.

Gerçi bu haber (aslında eski haber- 16 Temmuz 2014) Wikileaks’in twitter hesabından tam 23 gün sonra yalanlandı ama, henüz haberin kaynağı olarak gösterilen Snowden tarafından bir yalanlamaya biz rastlamadık.

Her neyse sadece o değil, İran Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hasan Firuzabadi de haziran ayında IŞİD’in ABD ve İsrail tarafından, Siyonizmin çıkarlarını korumak için oluşturulduğunu iddia etmişti.

Batı basını bunu da asılsız bir iddia olarak niteledi.

Sonra IŞİD lideri El Bağdadi’nin ABD’li senatör John McCain ile aynı karede yer aldığı 2 fotoğraf ortaya çıktı.

Bazı İslami sitelerde yayınlanan fotoğrafın Edward Snowden tarafından sızdırıldığı iddia edildi.

El Bağdadi’nin 2004’te Irak’taki ABD denetimindeki bir hapishanede bulunduğu ve 2009’da buradan salındığı haberleri biliniyor.

Pentagon’un resmi verilerine göre, Bağdadi Şubat-Aralık 2004 döneminde Güneydeki Bucca Hapishanesinde tutuklu bulunuyordu. Hapishanenin eski müdürü Albay Kenneth King, El-Bağdadi’nin 2009 yılına kadar hapiste olduğunu, ardından Irak yönetimine teslim edildiğini ve ardından da serbest bırakıldığını söylüyordu.

Uluslararası üne sahip gazeteci yazar ve stratejik risk danışmanı William Engdahl da, IŞİD’in bir CIA/NATO projesi olduğunu söylüyor.

IŞİD’in 2012’de Ürdün’ün Safavi kentindeki bir CIA-Özel Kuvvetler eğitim kampında eğitilmeye başlandığını ve bu kampın ABD, Türk ve Ürdünlü istihbaratçılarca yönetildiğini iddia ediyor.

Safavi kenti Ürdün’ün kuzeyindeki çöllük bölgede hem Irak, hem de Suriye’ye yakın bir yerde.

Bu kampın finansmanını ise Suudi Arabistan ve Katar üstleniyordu.

Engdahl’a göre IŞİD militanlarının önemli bir kısmı Türkiye’den geçiyordu. Çeçen ağırlıklı teröristlerin çoğu, Gürcistan’ın Vale geçidinden, Türkiye tarafındaki Türkgözü köyü üzerinden Suriye ve Irak’a kadar gönderiliyordu.

Ünlü emperyalizm karşıtı yazarlardan Profesör Michel Chossudovsky de 2 Temmuz’da Global Research sitesinde yazdığı makalesinde, IŞİD’in sürekli dillendirdiği “Sünni Halifelik” projesinin aslında ABD planı olduğunu belirtmişti.

Chossudovsky, ABD Başkanı Barack Obama’nın sürekli IŞİD üzerinden dillendirdiği ve son olarak izin vermeyeceğiz dediği “Sünni halifelik”projesinin Irak’ın üçe bölünmesi için çok önceden, 2004 yılında Bush yönetimince tasarlandığını yazdı.

Tez şu: Suriye için kurulan ancak başarısız olan IŞİD, ABD ve İsrail tarafından bu kez Irak’a yönlendirildi. Irak’ta Şii Başbakan Maliki’den şikayetçi (Türkiye ile daha doğrusu RTE yönetimi ile sıkı ilişkelire olan Nuceyfi, Haşimi, Allavi gibi) Sünni siyasetçilerin de desteğiyle kısa zamanda alan kazandı.

ABD, Kürt bölgelerini ve Bağdat merkezi yönetimini korumak için kısmen de olsa IŞİD’i vuruyor belki ama asıl hedef hasıl oldu.

Ne oldu?

1-Kerkük’ün denetimi Barzani’ye geçti.

2-İran ve Rusya’ya sıcak bakan Başbakan Nuri El Maliki’den kurtulundu.

3-PKK, IŞİD’e karşı savaştırılıp “sempatikleştirildi”

4-İran’ın Irak üzerindeki etkisi azaltıldı.

5-Akdeniz’e hedeflenen Kürt koridoru canlı tutuldu. (IŞİD’in tasfiyesi sonrası Suriye’nin kuzey bölgelerinin PYD eline geçmesi gibi)

6-Suriye’de IŞİD’e destek veren (verdirilen) ve pek çok kez suçüstü yapılan RTE yönetiminin ağzı kapatıldı.

Musul Başkonsololuğu baskınıyla Türkiye’nin IŞİD’e karşı hareketi önlendi.

7-IŞİD eliyle Telafer, Musul, Kerkük ve Sincar’daki Türkmenler dağıtıldı.

8-İsrail’in Gazze saldırıları kısmen örtüldü. Hamas ile IŞİD bağlantılı gösterildi.

9-IŞİD’e Suriye’de destek veren RTE Davutoğlu ikilisi Cumhurbaşkanı ve Başbakan yapılarak daha sıkı kontrol altına alındı. Çünkü ortada BM Güvenlik Konseyi’nin IŞİD’e destek veren ülkelere yaptırım kararı var.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), IŞİD ve Nusra Cephesi gibi Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren El Kaide ile bağlantılı terör örgütlerine yönelik hazırlanan karar tasarısını geçen hafta kabul etti.

DAVUTOĞLU’NUN KANKASI KATAR’DAN ŞOK BELGELER

Katarlı muhalif grup “Kurtuluş İçin Gençlik Hareketi” bir video yayımlayarak, Katar’ın IŞİD’i desteklediğine dair bazı belgeleri açıkladı. Belgelerde Türkiye-Musul-Kürdistan hattı da yer alıyor. (http://www.youtube.com/watch?v=0NJ37qzVMVg-kaynak Sendika.org)

Hareketin sözcüsünün gösterdiği birinci belgede, bu örgüte Katar’ın Amman Büyükelçiliği yoluyla elden ödenen 2.5 milyon doların İslami Heyet tarafından teslim edildiğini bildiriyor. Bu ödeme Doktor Haref Eldari’ye yapılmış. Belgede Katar Dışişleri Bakanı’nın kaşesi de var ve Katar Mali İşler Müdürü Muhammed Said el Temimi imzasını taşıyor.

Katarlı sözcüye göre bu para Irak’tan cihatçı toplamak için ödendi. Barzani’nin de bu işte parmağı olduğunu söylüyor.

Teşhir edilen ikinci belge Katar Dışişleri Bakanlığı’na yazılmış. Konu, Irak kuvvetlerinin teçhizatıyla ilgilidir. Arap ve Afrika ülkelerinden Irak’a savaşçı gönderilmesinden söz ediliyor. 2012 tarihli bir belge olduğunun altı çiziliyor. Teröristlerin eğitilmesi, silahlandırılması ve Irak’a gönderilmesinden söz ediliyor. Savaşçıların Irak’a, Irak Kürdistan’ı üzerinden gidecekleri belirtiliyor.

Üçüncü belge teröristlerle doğrudan temas kurulduğunu gösteriyor. “Kişiye Özel” ibaresi taşıyan belgede diplomasi faaliyeti çerçevesinde bazı muhaliflerle toplantı yapılacağından söz ediliyor. Katarlı diplomasi heyetinin bu toplantısı için Katar Dışişleri Bakanlığı dış ilişkiler bölümünden Müsteşar Hamed El Dosri’den, toplantı için gereken tedbirlerin alınması isteniyor.

Katarlı muhalif, elinde 4 ayrı belge olduğunu söylüyor. Konuşma şu şekilde devam ediyor:

“Elimizde yeterli bilgiler mevcuttur. Söz konusu toplantıda Katar’ın Ürdün Başkonsolosu da var. Elimizdeki belgeler gösteriyor ki, medyaya da önemli bir yatırım yapılmıştır. Gelecek teröristlere ev sahipliği yapması ve gereken teçhizatın sağlanması için Türkiye’ye 1 milyon 375 bin dolar ödeme yapılmıştır. Bu para ile üstün teknoloji kameralar, kayıt cihazları vb. alınması ve cihatçılara medya desteğini sağlamak için ödenmiştir. El Cezire’den destek ekipleri de gönderilmiş. Bunlar Türkiye tarafından Irak Kürdistan’ına yollanmaktadır.”

Buradan anladığımız şu: yapısal ekonomik krizlerle barbarlaşan emperyalizm, bir siyaset yöntemi olarak dinci, etnik ve mezhepçi terörizmi kullanıyor. Terörizmin, açık savaş ve diplomasinin yerini almasıyla yeni ortaçağa girmiş oluyoruz. “Yeni” kelimesi bugünlerde çok moda ya, ben de böyle koydum işte; Yeni Ortaçağ, barbarları korkuyla bekleme çağıdır. 

Hüseyin Vodinalı