‘Yüreğini Ferah Tut Yoldaş’
Türkiye sosyalist hareketinin kurucu liderlerinden, Mihri Belli’nin 3. ölüm yıldönümü..
Mihri Belli 70 yılı aşan siyasi hayatı boyunca her zaman ve hiç yılmadan emekçi sınıfların, ezilen halkların, gençlerin, kadınların, mazlumların yanında yer aldı; onların kurtuluş mücadelesinin sıra neferi oldu. Adıyla anılan “Sosyalizm Yolunda Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye” idealinin en samimi savunucusu ve yılmaz savaşçısıydı.
Mihri Belli çizgisini özetleyecek sözcüklerden biri ‘yurtseverlik’se diğeri ‘enternasyonalizm’dir. Hayatı ilk bakışta birbirine zıt görünen bu iki kavramın diyalektik özetiydi. Yunanistan İç Savaşı’nda faşizme karşı demokrasinin saflarında Türkiyeli bir devrimci, ‘Kapetan Kemal’ olarak tabur komutanlığı yaptı, ölümden döndü. Filistin halkının en güvenilir dostlarından biri oldu, Kürt halkının kendi kaderini eline alma mücadelesine destek olmayı sadece komünist enternasyonalizmin değil ‘Türkiye yurtseverliği’nin önkoşulu olarak gördü.
Mihri Belli, ‘gerçekten demokratik bir Türkiye’ için Alevi’yle Sünni’nin, Türkle Kürt’ün, Lazla Çerkez’in bir araya gelmesi, birlikte mücadele etmesi gerektiğini savunuyordu.
Uzun siyasal yaşamında onu en çok üzen şey, ‘inisiyatifin düşmana geçmesinin’ bir sonucu olarak değerlendirdiği sosyalist soldaki bölünmüşlüktü.O, genç kuşakların bu bölünmüşlüğü aşacağına güveniyordu. Değerli yurtseverler, demokratlar, devrimciler, sosyalistler, emekçiler ve ezilenler, 18 Ağustos Perşembe günü, ikindi namazının ardından, yoldaşımız, ‘Kapetan’ımız, abimiz, Mihri Belli’yi sonsuzluğa uğurlamak için 16.30’da Şişli Camii’inde buluşuyoruz. Mihri Belli’yi Feriköy Mezarlığı’nda, yoldaşları Şefik Hüsnü Değmer, Reşat Fuat Baraner ve Şevki Akşit’in yanlarına götürüyoruz.
MİHRİ BELLİ KİMDİ
Mihri Belli, 1916′da Silivri’de dünyaya geldi. Babası Kurtuluş Savaşı yıllarında Trakya Direnişi’ni yönetenlerden Urfalı Mahmut Hayrettin Bey’dir. Marksist düşünce ve devrimci eylemle 1936′da iktisat okumaya gittiği Amerika‘da tanıştı. Orada gençlik ve işçi hareketlerine katıldı. Bir süre Missisipi’de zenci yarıcılar arasında faaliyet gösterdi.1940′da Türkiye’ye döndü. TKP ile ilişkiye geçti.
BELLİ, MERKEZ KOMİTE ÜYESİ
Türkiye o yıllarda tek parti (CHP) yönetimi altındaydı. Dünya Savaşının ilk yıllarında Alman zaferlerinin etkisi altında kalan CHP, Sovyet dostluğu politikasından ayrılmıştı. Türkiye’de tek muhalefet partisi gizli Türkiye Komünist Partisi (TKP) idi. Belli, yurda döner dönmez o sıralarda İstanbul il sekreteri olan ilk okul arkadaşı David Nea aracılığı ile yasa dışı Türkiye Komünist Partisi’yle ilişki kurdu. TKP saflarında faaliyet göstermeye başladı. 1942 yılı sonlarında TKP’nin Merkez Komite üyeliğine getirildi.
CEZAEVİ İLE TANIŞMA
1943-1944 yıllarında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde Ordinaryüs Profesör Fritz Neumark’ın asistanlığını yaptı. Orada İlerici Gençler Birliği’nin kurucu ve örgütleyicilerinden biri oldu. 1944′de İlerici Gençler Birliği kovuşturmasında tutuklandı, iki yıl hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı.
YUNAN’DA BİR GERİLLA
1946′da yurt dışına çıktı. Yunan iç savaşına gerilla olarak katıldı. Demokratik Ordu saflarında tabur komutanlığına kadar yükseldi. Çatışmalarda iki kez yaralandı. Bulgaristan ve Sovyetler Birliği’nde tedavi gördü.1950′de Türkiye’ye pasaportsuz girmekten ve tabanca bulundurmaktan tutuklandı ve kısa süre hapis yattı. Serbest bırakıldıktan sonra ertesi yıl, ünlü 1951 TKP tevkifatında tekrar tutuklandı. Yargılandı ve 7 yıl hapis ve iki yıl dört ay mecburî ikamet cezasına mahkûm edildi.
YAYINCILIĞA EL ATIYOR
Mihri Belli ilk kez 1960′larda yasal olarak, kendi adıyla konuşma ve yazma olanağını elde etti. “Türk Solu” ve “Aydınlık Sosyalist Dergi” adlı yayın organlarının yayınlanmasına yardımcı oldu. Bu dönemde de konuşma ve yazılarından dolayı iki kez tutuklandı, aylarca hapis yattı.
ÇAYAN VE GEZMİŞ İLE İLİŞKİ
Mihri Belli bu dönemde ünlü Milli Demokratik Devrim (MDD) tezlerini geliştirdi. Arkadaşlarıyla birlikte kitlesel bir nitelik kazanmaya başlayan gençlik hareketinin Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi liderleriyle ilişkiye geçti. MDD kısa süre içinde solcu gençlik hareketi içinde önemli bir etkinlik sağladı ve Türkiye’de, 68 kuşağı gençlik hareketinin devrimci ve Marksist bir nitelik kazanmasında rol oynadı.
YURTDIŞINA KAÇIŞ
Mihri Belli, 12 Mart 1971 darbesinin ardından yakalanmamak için yurt dışına çıktı. Bir süre Filistin Kurtuluş Örgütü’nün konuğu oldu. Ardından Türkiye’ye giriş yaptı. Ama birkaç ay sonra tekrar yurtdışına çıkarak Batı Avrupa’ya geçti. Orada bir süre kalarak Yurtsever dergisinin yayınlanmasına yardımcı oldu. Ecevit’in önderliğindeki CHP’nin en büyük parti olarak çıktığı 1973 seçiminde Türkiye’deydi.
PARTİSİ KAPATILDI
1974 Af Yasasından sonra arkadaşlarıyla birlikte 1975′de Türkiye Emekçi Partisi’ni kurdu. Parti kurulur kurulmaz Sıkıyönetim Mahkemesi savcılığı harekete geçti Program ve tüzükte Kürt sözcüğünün kaldırılmasını istedi. Aradan yıllar geçtikten sonra Anayasa Mahkemesi harekete geçti ve Partiyi Kürtlere eşit hakları savunduğu için TEP’i kapattı.
KÜRT SORUNUNDA ÖCALAN’LA GÖRÜŞME
1979′da kendisine suikast girişiminde bulunuldu. Saldırıda ağır yaralandı.12 Eylül1980 darbesinden sonra, 1981 sonlarına doğru yurt dışına çıktı. Bir süre Ortadoğu’da kaldı. “Faşizme Karşı Birleşik Cephe’nin kuruluşuna katıldı. Oradan İsveç’e geçti. Tüm bu süreç boyunca Kürt hareketini yakından izledi. 1992′de Türkiye’ye döndü. 1997’de Abdullah Öcalan ile buluşarak Kürt sorunun federasyona gidilmeden de üniter devlet çatısı altında eşitlik temeli üzerinde gönüllü birliğin kurulabileceği konusunda görüş birliğine vardıkları uzun bir görüşme yaptılar. Bu görüşme sonradan kitap olarak yayınlandı.
BELLİ, ÖDP’NİN KURULUŞUNDA
1996′da ÖDP, 2002 de de SDP kurucusu oldu. 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde DEHAP’tan İstanbul birinci bölgeden aday oldu. 2005′te 50 yıl önce hapiste yaptığı portreler, “Hapisaneden çizgiler” adı altında sergilendi. Toplam 11 sene hapis, 18 sene zorunlu sürgün yaşadı.
BİR YOLDAŞ: KAPETAN KEMAL
Rigas’ın Dediği, Türk Solu-Dün, Bugün, Türkiye:Yapı, Ulusal Sorun, İnsanlar Tanıdım, Gerilla Anıları, Asıl Mesele O Kiraz Ağaçları isimleriyle çok sayıda kitabı yayınlanan Belli’nin, Yunanlı yönetmen Fotos Lamprinos’un çektiği ‘Kaptan Kemal, Bir Yoldaş’ adlı belgeseli de var. Belgesel film, Türk solunun önemli ismi Mihri Belli’nin 1947′deki Yunan İç Savaşı’nda komünist arkadaşlarıyla dağlarda verdiği mücadeleyi anlatıyor
Türkiye solunun çınarı Mihri Belli’nin vefatı üzerine onu yakından tanıyan dostları, onu gazetemize anlattı.
DEVRİMCİ ANLAYIŞLA ÇÖZÜM ARAYIŞINDAYDI
Oğuzhan Müftüoğlu: Mihri Belli’yi solcu, devrimci bir üniversite öğrencisi olduğum yıllarda tanıdım. O dönem içerisinde Belli, Marksist düşünceyi Türkiye sorunlarına çözüm getirmek için kullanmaya çalışan bir anlayışa sahipti. Emperyalizme karşı mücadeleyi devrimcilerin önceliği olarak gören siyasi görüşleriyle, 60 sonrasında gelişen devrimci mücadeleye büyük etkisi oldu, yönlendirici oldu. Mahirlerin, Denizlerin üzerinde de yönlendirici etkisi olmuştur. Ancak 12 Mart’a doğru gelinen süreçte, onun görüşleri solun üzerinde toparlayıcı olamadı ve hatta onun görüşleri; Türkiye Solu’ndaki ayrışmalara, bölünmelere de kaynaklık etti. O dönemde o ayrışmalar içerisinde ben kendisinden başka bir yerde yer aldım, o da kendi görüşleri çerçevesinde yoluna devam etti.
Görüşlerini kabul edersiniz, etmezsiniz; doğrudur, yanlıştır ama o, kendisini ve çıkarlarını hiçbir şekilde düşünmeden, ülkesinin sorunlarına doğru bildiği yolda devrimci bir anlayışla çözüm bulma amacıyla hareket etti. Tüm hayatı boyunca böyle yaşadı. Ölümü bizi çok üzdü. Son dönemlerde hastalığı ağırlaşmıştı, son bir kez görüşme imkanı aradım ama hastalığının ilerlemiş olması nedeniyle bu mümkün olmadı. Ben onu sevgiyle anıyorum, tüm yakınlarına ve mücadele arkadaşlarına başsağlığı diliyorum, acılarını paylaşıyorum.
DEVRİMCİ KARARLILIKLA DAVAYA ADANMIŞ YAŞAM
Ertuğrul Kürkçü: Gerçekten büyük bir insanı kaybettik. Onu bizim için büyük kılan şey her şeyden evvel Türkiye’nin henüz sosyalizmle yeni tanıştığı yıllarda, açık kitlesel mücadeleyle yeni tanıştığı yıllarda devrimin mümkün olduğu konusundaki büyük ısrarı ve bunu devrimcilere benimsetmekteki kararlılığıdır. Mihri Belli’yi diğer çağdaşlarından ayıran en önemli özelliği buydu. Eğer bugün Türkiye’nin bir devrimci hareketi varsa, burada Mihri Belli’nin payı çok büyüktür. Sonraki yıllarda da Mihri Belli 1960’lardaki tutumunu sürdürdü. Bu açıdan da bizim için çok önemli bir esin kaynağı oldu. Ancak Mihri Belli’yi asıl bizim için kıymetli kılan; özellikle Türkiye’nin en karanlık yılları olan tek parti devri ve demokrat parti döneminde komünist harekete yöneltilen büyük baskılar karşısında hepimiz için ahlaki bir örnek olacak tutarlılığı, baskı karşısındaki direnci, mücadeleyi sürdürmekteki kararlılığı ve kendi kuşağının devrimci mirasını bizim kuşağa aktarmaktaki inatçılığıydı. Çok büyük bir dava adamını kaybettik. Hepimiz için gerçekten büyük bir kayıp. Sonraki yılarda Mihri Belli ile aramızda çıkmış olan görüş ayrılıkları onun bu tarihsel önemini ve değerini hiçbir zaman ortadan kaldırmadı. O nedenle cenazesinde de devrimci hareketin bütün kuşaklarının bir araya geleceklerini ve onun şahsında Türkiye komünist hareketinin bütün tarihini sahipleneceklerini biliyorum. Onun arkasından sadece saygıyla dolu anısının olduğunu söyleyebiliriz. Yaşamının tamamını, 96 yılın hepsini, devrimci harekete, davaya adamış bir insan için bu son görevi de yerine getirmeye herkesi davet ediyorum.
HEP AYNI ŞEYİ SÖYLEDİK
Rasih Nuri İleri: Çok eski arkadaşım. Yaşayan eski tüfeklerin en yaşlısıydı. Benden beş yaş daha büyüktü. Son zamanlarda hayli bir hastaydı. Vefat haberini almış olmaktan dolayı son derece üzgünüm. Onun hakkında çok şeyler yazıldı, ama sanırım hep aynı şeyi söyledik. Böylesine değerli bir insanı kaybetmek acı.
Taş: Belli, mücadelemizde yaşayacak
ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, partilerinin eski kurucuları olan Mihri Belli’nin ölümü üzerine yazılı bir açıklama yayınladı. Taş, Belli’nin 20. yüzyılın ülkedeki inançlı dava insanlarından birisi olarak yaşadığını belirterek, 12 Eylül faşist darbesinin ardından yaşanan zorlu süreçte de bu kararlılığından vazgeçmediğini ifade etti. Taş’ın yaptığı açıklamanın tamamı şu şekilde: Mihri Belli, bugüne kadar on binlerce insanımızın bugün de 8 gencimizin yaşamını yitirdiği Kürt sorununun çözümünün ortak vatanda eşit, özgür, gönüllü birliktelik temelinde çözümüne inanmış bir devrimciydi. Hayatını inandıkları için yaşayan, bu yolda zorluklara göğüs geren ve hiçbir zaman yalancı rüzgârlara kapılmadan ayakta kalan sevgili Mihri Belli`nin izleri mücadelemizde hep sıcak kalacaktır. O`nu sevgi ve saygıyla anacağız.
TKP: Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz
TKP Merkez Komite, Türkiye solunun önemli ismi Mihri Belli’nin vefatı üzerine bir açıklama yayınladı. TKP’nin yaptığı açıklamada şöyle denildi: Türkiye solunun belli başlı tarihsel isimlerinden biri olan Mihri Belli’yi yitirmenin üzüntüsü içindeyiz. Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi olarak, tüm yaşamını devrimci mücadeleye adayan Belli’nin anısı önünde saygıyla eğiliyor, başta yoldaşları ve ailesi olmak üzere ülkemizin bütün ilericilerine, kurtuluşu ve özgürlüğü için mücadele ettiği emekçi halkımıza başsağlığı diliyoruz.
TÜSTAV’ın bülteninden alıntı: Mihri Belli, 2000 yılı Ağustos ayında TÜSTAV’ın düzenlediği “Tarih Sohbetleri”ne katılmış ve İnsanlar Tanıdım kitabı üzerine söyleşide bulunmuştu. İşte o söyleşide sorulan bir soru ve Belli’nin yanıtı.
Haluk Yurtsever: Birbirine bağlı üç açık kısa so¬ru sormak istiyorum. Ama sorulan sorabilmek için de birkaç giriş cümlesi söylemeliyim. Hepimizin bil¬diği gibi bir yazılı tarih, bir de yaşanan tarih var. Ço¬ğu zaman yazılan tarihi yaşamışların denetiminden geçirerek ortaya koymak kolay olmuyor. Ama dün¬ya sosyalist hareketinin son 20 yıldır yaşadığı cilvelisüreçler, bize böyle bir şans veriyor. Yani biz bugün bu tarih vakfı çalışmalarıyla bizzat yaşamışların ken¬di yaşadıkları tarihi yazılı tarihe aktarırken gerekli düzeltmeleri yapmalarına bir olanak ve şans tanıyo¬ruz. Bu önemli bir fırsattır. Aynı zamanda herkese sorumluluk yükleyen bir iştir. Ben de sorumu böyle bir sorumluluk duyduğum için soracağım. Mihri ağa¬bey, siz 1962 yılında Sovyetler Birliği’nden gelen bir mesajdan söz ettiniz, Dış Büronun kurulması ve bu¬nun onaylanması ile ilgili. Buna verdiğiniz cevabı da aktardınız. Benim buna hiçbir diyeceğim yok. Bu birincisi. İkincisi, 1962 ile 1971 arasında Türkiye’de ya¬şanan siyasal süreçlerde Mihri Belli isminin ve Mihri Belli’nin önderlik ettiği hareketin ve bunun ardılları¬nın çok Önemli bir işlev gördüğünü biliyorum, Tür¬kiye’yi salladığını da hepimiz biliyoruz, Şimdi soru¬ma geliyorum, ilk sorum şu: 1962’den sonraki tüm dönem boyunca siz ve arkadaşlarınız neden Komü¬nist Partisi adında, formunda, içeriğinde bir parti kur¬madınız? İkinci sorum: Hangi nedenle olursa olsun böyle bir partiyi kurmamak, Türkiye’nin politik ya-şamında büyük bir boşluk bırakmak anlamına gel¬mez mi? Üçüncü sorum: Böyle bir boşluk varsa ve TKP 1973’lerde kendini yeniden var ettiyse, bunu gayrı meşru yada yok saymak gerçeklerle ne kadar bağdaşabilir?
Mihri Belli: Arkadaşlar, Marksizm yaratıcılıktır. Leninizm yaratıcılıktır. Ne yapmış, Marks. Bir teori yaratmış. Kapitalizmi tahlil etmiş. Ve kaçınılmaz ola¬rak toplumun ne yöne gittiğim ve oluşan proletarya¬nın tarihsel İşlevini ayrıntılı olarak koymuştur. Bu ya¬ratıcılıktır. Lenin ne yapmış? Emperyalizm çağında Marksizm! tahlil etmiş, teorik çözümler ortaya koy¬muş ve bunların doğru olduğunu da Büyük Ekim Devrİmi’nde İspat etmiştir. Marksizm yaratıcılık ise, sen de yaratıcı olmakla yükümlüsün.
1900’îerde Sovyetler Birliği’nde bu şekilde yapıl¬dı diye illa bizim bunu aynen kopya etmemiz yaratı¬cı Marksizm değildir görüşüne vardım. Burada isim önemli değildir, İsterseniz “zamazingo” deyin parti¬nin adına, ne derseniz deyin. Çizgisi nedir, ne yapı¬yor? Odur önemli olan. Onun için ben isim üzerin¬de durmadım. Bir gerçekle karşı karşıya idik. Ameri¬kanın uydusu olmuştuk resmen. Çoğulcu, çok partili sistem doğrudan doğruya, sağa açık, sola kapalı bir sistem olarak, yobazına ve demokrasi düşmanı un¬surlara olanak sağlamıştı. Bu demokrasi değildi. Bu durumda bütün yurtsever güçleri seferber etmek bir görevdi. Ve bugün de bu görev vardır. 1960’Iarda bir YÖN dergisi çıkıyordu. Başında Marksist olmayan ama samimi yurtsever ve anti-emperyalist olan Do¬ğan Avcıoğlu vardı. Bu bizimle güç birliği yapmağa hazırdı. Ona “Yok kardeşim, ben gizli KP üyeleriyle konuşurum, başkasıyla konuşmam” mı diyecektim? Bir gençlik hareketi vardı devrimci coşku dolu. 1965 seçimlerinden sonra TİP Meclise kapanmıştı, Meclis¬te nöbet bekliyordu. TIP, “Türkiye’de demokrasi var¬dır, işte biz Meclisteyiz ya, daha ne İstiyorsunuz?” tu¬tumuna girmişti. “Sokağa çıkmayın faşizm gelir!” tutumuna girmişti. Pasifliği temsil ediyordu. “Sosyalist¬lik seçimden seçime bana oy vermektir” demeye ge¬tiriyordu. Buna karşı çeşitli yönlerden anti-emperya-list ve anti-faşist bir akım gelişiyordu. Bunlar arasın¬da güç birliği söz konusuydu, Ve bu güç birliğine önderlik etmek doğrudan doğruya bize, Marksİst-Le-ninıstlere düşüyordu. Yani Komünist Partisi içinde sağlam ne varsa onu temsil etmek durumunda olan bizlere düşüyordu. Biz buna soyunduk. 69 yılında bizim eve sık gidip gelen Velî Kasımoğlu diye bir ar¬kadaş vardı. Yolda bunu MİT’çİler çeviriyor. Alıp bir MİT evine götürüyorlar. Karşısına bir Albay çıkıyor. Veli’nİn eski soyadı Dolu İdi. Albay diyor ki, “Veli Dolu, biz seni 40’lardan beri tanırız, iyi zamanda or¬taya çıkarsın. Zor günlerde ortadan kaybolursun”. Bunları anlatan Veîi’nin kendisi. “Şimdi Mİhri Bel-‘ li’nin evine dadanmışsın, sık sık gidip geliyorsun. Söyle ona, bu memlekette Türk yurtseverliğini teke¬line alarak biz adama komünist rejim kurdurmayız”. Anlamış kerata meseleyi.
Bizim çizgimiz Türkiye yurtseverliğini tekelimiz¬de tutmaktı. Türkiye yurtseveri olarak biz, Kürt so-runundaki tabular yıktık. En militan Kürtler bile ta¬buları sineye çekiyorlardı. Bunların tavırları daha çok ulusal zulümden yakınma olarak nitelendirilebilü;. Kökeninde Türk düşmanlığı yatıyordu. Burada mili¬tan olarak faşizme karşı ve Kürt sorununda da de¬mokratik çözümden yana savaşan insanlar, Kürt ol¬sun Türk olsun Dev-Genç çatısı altında birleşmişler¬di. Durum buydu. Kuşkusuz TİP de bu alanda bir şeyler yapma gereğini duydu. Mesela Doğu Miting¬leri olumlu etkinlikti. Ama Doğu Mitinglerinde ilkel milliyetçiliğe bir hayli taviz verilmiştir.
Niçin TKP adını kullanmayıp meydanı boş bırak¬tık. “Başkası kullanmış! Ne olmuş yani? Ona niye kar¬şı çıkıyorsun” gibi bir tutum, tutum değildir. Burada İsim misim o kadar önemli değildir. Özü önemlidir hareketin, ne koyarsan koy adını?
Tarihsel bir anda bütün yurtsever güçleri emper¬yalizme karşı birleştirmek ve sosyalizm doğrultusun¬da harekete geçirmek. Buydu durum. Yapılan buy¬du, doğru politika buydu. Bugün de budur. Bugün de gerçekler vardır Türkiye’de. Müesseseler vardır, kurumlar vardır.,. Bütün bunları hesaba katmakla yü¬kümlüyüz. Kurumlar içinde mesela bir Cumhuriyet gazetesi vardır. Cumhuriyet bir kurumdur, ihmal edi¬lemez. Diyalog aranmalıdır. Bir ÖDP vardır. Bütün eksikliğine rağmen bir çatıdır. Öteki sosyalist parti¬ler var, önemlidir. Burada bir Vakıf var. Vakıfla di¬yalog gereklidir, biz onun için buradayız. Bir şey çı¬kar belki. Onun için buradayız. Bir Yeni Gündem ga-zetesi var, müessesedir. Kürt hareketinin içindeki ha¬reketler vardır. Bir HADEP var, müessesedir. Öteki sol Kürt örgütlenmeler var bunlar arasında diyalog aramak, koordinasyon aramak ve isim ne olursa ol¬sun bunu aramak bir görevdir Ben böyle bakıyo¬rum, böyle yaklaşıyorum. Ve çabalarım da bu doğ¬rultudadır.
Kapetan Kemal Yoldaşımız!..MİHRİ BELLİ Biyografi:
1915’de silivri’de doğdu; babası, kurtuluş savaşında trakya-paşaeli müdafayı hukuk cemiyeti genel sekreteri urfalı mahmut hayrettin belli’dir. annesi rumeli göçmeni bir ailedendi. mihri belli 1936-1940 yıllarında iktisatta yüksek tahsilini tamamlamak için abd’ye gitti.
Bu, kurtuluş savaşı ruhunun hala diri tutulduğu kemalist türkiye’den emperyalist dünyaya bir açılıştı. anglo-sakson egemenliği altındaki o dünyada türkiye gibi yoksul bir ülke vatandaşı için kader, yeteneklerin ne olursa olsun hor görülen bir ikinci dünya vatandaşı sayılmaktı. kadere boyun eğenler vardı. belli kabullenmedi.
Yurtseverlikten çıkış yaparak sosyalizme varışı böyle oldu. mihri belli ilk olarak siyasi eylemlere amerika’da katıldı. missisippi eyaletinin zenci yancıları. üniversite gençliği ve san francisco liman işçileri saflarında çalıştı.
Türkiye’ye dönüşünde 1940’dan başlayarak tek parti döneminde biricik muhalefet partisi olarak illegaltede bulunan tkp’de çalıştı. 1942’de bu partide sorumlu göreve geldi. 1943-1944 ders yılı istanbul üniversitesi iktisat fakültesi’nde profesör fritz neumark’ın asistanlığını yaptı. üniversite sağa kaymış tek parti chp iktidarına muhalefet eden bir antifaşist gençlik örgütünün kurulmasına ön ayak oldu. belli arkadaşlarıyla birlikte ilerici gençlik birliği (igb) kurucu ve üyeleri olarak tutuklandı ve iki yıl hapis ve sürgün cezasına mahkum oldu.
Belli sürgünden kaçarak 1947-1949 yıllarında yunanistan iç savaşına katıldı. tabur komutanlığı yaptı. iki kez yaralandı.
1950’de yurda döndü. tutuklandı ve aylarca hapis yattı. 1951 tkp davasında da tutuklandı ve yargılandı. yedi yıl hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı. 1957’de cezaevindeyken sevim tarı ile evlendi. 1959 ve 1961’de iki çocukları oldu.
’60 lı yıllar türkiye için sola açılış yıllarıydı. belli ilkten yeni-yol dergisini yazdığı bir yazıdan ötürü tutuklandı aylarca hapis yattı. bu yargılama beraatle sonuçlandı. yazı yazmaya devam etti. yön dergisi’ne takma isimle yazılar yazdı. altmışlı yılların ikinci yarısında eski tüfekler kendi dergilerini yayınlama olanağına kavuştular. belli dev-genç’in ideolojik organları sayılan “türk solu” ve “aydınlık” dergilerinin yayınlanmasında aktif olarak çalıştı. bu dönemde de yazılar ve konferanslar yüzünden birkaç kez tutuklandı ve aylarca hapis yattı.
Belli 1971 darbesi ile birlikte ilegaliteye geçti. filistin kurtuluş örgütü’ne konuk oldu. 1972 başında yurda döndü. aynı yıl tekrar yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. almanya’da yurtsever dergisi’nin çalışmalarına katıldı. 1973’de türkiye’ye döndü.
Belli 1974 af yasasının çıkması üçerine arkadaşlarıyla birlikte türkiye emekçi partisi’ni kurdu. (tkp) devlet güvenlik mahkemesi yetkesi olmadığı halde partiyi kapamaya varacak girişimlerde bulunmasına karşı çıktığı için belli bir kez daha cezaevine girdi ve altı ay tutuklu kaldı. yetmişli yılların sonlarında yayınlanan iki parti organı “emekçi” ve “bağımsız türkiye” tep çizgisini yani bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizmi savunuyordu.
1979 nisan’ında kontr-gerilla emrinde bir profesyonel katil mihri belli’ye suikast girişiminde bulundu. belli ağır yaralandı.
1980 mayıs’ında, darbeden beş ay önce, tep anayasa mahkemesi tarafından kapatıldı. 12 eylül döneminde yöneticileri yargılandılar. dava 1987’de beraatle sonuçlandı.
Belli 12 eylül darbesi üzerine bir kez daha illegaliteye geçti. 1981 güzünde yurtdışına çıktı. makaleler, kitaplar yazdı. demokratik çözümü demokrasinin birinci şartı saydığı kürt sorunu üzerinde özellikle durduğu konulardandır.
mihri ve sevim belli uzun yıllar isveç’te yaşadılar.
16 Ağustos 2011 tarihinde solunum yetmezliği nedeniyle İstanbul Göztepe’deki evinde yaşamını yitirmiştir. Feriköy mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.
hapishaneden çizgiler-leman yayınları