Faşist Terör Devrimci Şiddeti Doğurur..
Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı yaşamış bir ülkede başka mahalleden elinde sopalarla, bıçaklarla gelip saldıracaksın ve onlar da Auschwitz’i bekleyen gettolar gibi elleri kolları bağlı bekleyecek öyle mi?
Diktatörlerin, din tüccarlarının piyonuysanız yaptığınız her katliam, zulüm, yolsuzluk, tecavüz, yalan dolan, hırsızlık meşrudur; muhalif, özgürlükçüyseniz teröristsiniz…
Sırf işgal ettiğiniz bu dünyaya, empoze ettiğiniz bakış açısı ve davranış biçimine uymadığım için beni terörist ilan ettiniz.
Berkin’in mahalle arkadaşları ve yoldaşları, mahallelerini savunmak için çatıştıysa diyecek bir şey yok, keşke o kışkırtılmış genç orada olmasaydı, ama size bıçak çekene boynunuzu uzatmazsınız.
Yani içimiz tek bir konuda rahat olabilir, Okmeydanı’nda Berkin’in yoldaşları ne yaptılarsa emri Berkin Elvan’dan almışlardır.
seçim budalası libarelleri anlıyoruzda,kendini devrimci diye tanımlıyanları nereye koymak gerektiğini tarihin kararına bırakıyoruz..
Sistemin tıkandığı bir kriz döneminde, halka evinizden çıkmayın çağrısı yapmak, tam da devletin yapmak istediğini yapmak olur…12 eylül öncesi devimci hareket sivil fasistlere karşı evlere kapanarak değil, tersine kendine ve halka güvenerek sokaklarda ki kontrolü çarpışarak ele geçirdiği için bir güç olabildi….aksi durumda sistemin zaten yapmaya çalıştığını yapmak olur…faşist terörün amacı halkın sokaklara egemen olmasını engellemektir.
zira devrimci siyaset sokaklarda yapılır,eğer sokağa hakim değilseniz-güç değilsiniz demektir..
lenin’i hatırlayacak olursak..”Devrimin temel yasası, bütün devrimler tarafından, özellikle 20. yüzyıldaki üç Rus devrimi tarafından doğrulanan temel yasası şudur: Devrimin olabilmesi için, sömürülen ve ezilen yığınların eskiden olduğu gibi yaşamanın olanaksız olduğunun bilincine varmaları ve değişiklik istemeleri yetmez.
Devrimin olabilmesi için, sömürücülerin de eskiden olduğu gibi yaşayamaz ve hükümeti yürütemez duruma düşmeleri gerekir. Ancak aşağıdakilerin eski tarzda yaşamak istemedikleri ve yukarıdakilerin de eski tarzda yaşayamadıkları durumdadır ki devrim başarıya ulaşabilir.
Bu gerçeği bir başka biçimde şöyle ifade edebiliriz: Ezeni de, ezileni de etkileyen bir ulusal kriz olmadan devrim olanaksızdır.
Böylece bir devrimin olabilmesi için, ilkin işçilerin çoğunluğunun (hiç değilse bilinçlenmiş ve aklı eren, siyasal bakımdan etkin işçilerin çoğunluğunun) devrimin gereğini tam olarak anlamış olmaları ve devrim uğruna yaşamlarını feda etmeye hazır olmaları gerekir..
Bundan başka, egemen sınıfların, en gerici yığınları bile siyasal yaşama sürükleyen, hükümeti zayıf düşüren ve devrimcilerin onu devirmesini olanaklı kılan bir hükümet bunalımından geçmekte olması şarttır.
(her gerçek devrimi belirleyen şey, o zamana kadar bilinçsiz olan, ezilen emekçi yığınlar arasında siyasi mücadeleye atılmaya hazır insan sayısının hızla on misline ve belki de yüz misline yükselmesidir). ”
(Lenin, Sol Komünizm, s. 83-84, Sol Yayınları, Yedinci Baskı)