Zalim iktidarlar gençleri hiç sevmedi..
Taylan Özgür’ü vurup öldürdüklerinde 21 yaşındaydı…
Deniz Gezmiş’i astıklarında 25 yaşındaydı…
Hüseyin İnan’ı astıklarında 23 yaşındaydı…
Yusuf Aslan’ı astıklarında 25 yaşındaydı…
Mahir Çayan’ı vurup öldürdüklerinde 27 yaşındaydı…
Sinan Cemgil’i vurup öldürdüklerinde 27 yaşındaydı…
Kadir Manga’yı vurup öldürdüklerinde 24 yaşındaydı…
Cihan Alptekin’i vurup öldürdüklerinde 25 yaşındaydı…
Hüseyin Cevahir’i vurup öldürdüklerinde 26 yaşındaydı…
Ulaş Bardakçı’yı vurup öldürdüklerinde 25 yaşındaydı…
Ömer Ayna’yı vurup öldürdüklerinde 24 yaşındaydı…
Koray Doğan’ı vurup öldürdüklerinde 25 yaşındaydı…
Alpaslan Özdoğan’ı vurup öldürdüklerinde 26 yaşındaydı…
İbrahim Kaypakkaya’yı işkencede öldürdüklerinde 24 yaşındaydı… Ali Haydar Yıldız’ı işkencede öldürdüklerinde 20 yaşındaydı…
Erdal Eren’i astıklarında 17 yaşındaydı…
Necdet Adalı’yı astıklarında 22 yaşındaydı…
Seyit Konuk’u astıklarında 22 yaşındaydı…
Hıdır Aslan’ı astıklarında 26 yaşındaydı…
Mustafa Özenç’ı astıklarında 22 yaşındaydı…
Veysel Güney’i astıklarında 24 yaşındaydı…
İlyas Has’ı astıklarında 28 yaşındaydı…
Serdar Soyergin’i astıklarında 22 yaşındaydı…
Ahmet Saner’i astıklarında 22 yaşındaydı…
Kadir Tandoğan’ı astıklarında 23 yaşındaydı…
Erdoğan Yazgan’ı astıklarında 21 yaşındaydı…
Hangisini yazayım?… Yürek dayanmaz…
Koray Kaya, Sivas’ta Madımak Oteli’nde yakıldığında 12 yaşındaydı…
Elinden tuttuğu ablası Menekşe Kaya öldüğünde 15 yaşındaydı…
İki kardeş yakılarak öldürüldüğünde; Asuman Sivri 16 yaşında Yasemin Sivri 19 yaşındaydı…
İki kardeş yakılarak öldürüldüğünde; Huriye Özkan 22 yaşındaydı, Yeşim Özkan 20 yaşındaydı…
İki kardeş yakılarak öldürüldüğünde Nurcan Şahin 18 yaşındaydı, Özlem Şahin 17 yaşındaydı…
Ya diğerleri…
Ateşe semah duran çocuklarımız…
Gülender Akça yakılarak öldürüldüğünde 25 yaşındaydı…
Mehmet Atay yakılarak öldürüldüğünde 25 yaşındaydı…Belkıs Çakır yakılarak öldürüldüğünde 18 yaşındaydı…
Serpil Canik yakılarak öldürüldüğünde 19 yaşındaydı…
Carina Cuanna Thuijs yakılarak öldürüldüğünde 23 yaşındaydı…
Serkan Doğan yakılarak öldürüldüğünde 19 yaşındaydı…
Hasret Gültekin yakılarak öldürüldüğünde 22 yaşındaydı…
Gülsüm Karababa yakılarak öldürüldüğünde 22 yaşındaydı…
Handan Metin yakılarak öldürüldüğünde 20 yaşındaydı…
Sait Metin yakılarak öldürüldüğünde 23 yaşındaydı…
Ahmet Özyurt yakılarak öldürüldüğünde 21 yaşındaydı…
İnci Türk yakılarak öldürüldüğünde 22 yaşındaydı…
Yazmaya sayfalar yetmez…
Uğur Kaymaz, Mardin Kızıltepe’de evlerinin önünde oynarken babasıyla birlikte kurşuna dizildiğinde 12 yaşındaydı…
Medeni Yıldırım Lice’de öldürüldüğünde 18 yaşındaydı…
Mehmet Akif Dalcı vurulup öldürüldüğünde 18 yaşındaydı…
Metin Göktepe işkenceyle öldürüldüğünde 27 yaşındaydı…
Halit Güngen vurulup öldürüldüğünde 21 yaşındaydı…
Ferhat Tepe kaçırılıp öldürüldüğünde 19 yaşındaydı…
Ve Gezi Direnişi’nin yiğit evlatları…
Mehmet Ayvalıtaş 19 yaşındaydı…
Abdullah Cömert 22 yaşındaydı…
Ethem Sarısülük 27 yaşındaydı…
Ali İsmail Korkmaz 19 yaşındaydı…
Ahmet Atakan 23 yaşındaydı…
Şimdi Berkin Elvan…
15 yaşındaydı…
Ey Türkiye bu tablo senin eserindir
Ben… Sen… O… Hepimiz…
Kaç yaşında olursak olalım.
Hepimiz sorumluyuz.
Bir zulümden bahsediliyorsa, sorunu hepimiz kendimizde arayacağız; sorunu başkasına yükleyerek sorumluluktan kaçamayız.
Gerçekle yüzleşeceğiz…
Bileceğiz.
Bu zalim siyasal iktidarlar çocuklarımızı sevmediler:
Yüreği kor gibi yanan idealist romantik gençlerimizi…
Kötü niyetin- zorbalığın düşmanı cesur gençlerimizi…
Sevmediler…
Özgürlüğe ve bağımsızlığa aşık gençlerimizi…
Uysal olmayan, kurnazlığı reddeden gençlerimizi…
Hiç sevmediler…
Ve sen…
Canım kardeşim!
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kardeşim.
Umutsuzluk ölümdür; umutsuzluğa kapılma.
Artık yeter diyorsan, durma gir o minik tabutun altına.
O seni aydınlığa çıkaracaktır.
İnan bana.
Korkma…
Ne diyor büyük ozan Nazım:
bu bir türkü toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü… bu bir örgü…
alev bir saç örgüsü, kıvranıyor; kanlı; kızıl bir meş’ale gibi
yanıyor esmer alınlarında bakır ayakları çıplak kahramanların.
ben de gördüm o kahramanları, ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla güneşe giden köprüden geçtim…
ben de içtim toprak çanaklarda güneşi ben de söyledim
o türküyü…
akın var güneşe akın!
güneşi zaptedeceğiz güneşin zaptı yakın…
düşmesin bizimle yola; evinde ağlayanların gözyaşlarını
boynunda ağır bir zincir gibi taşıyanlar.
bıraksın peşimizi kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar.
işte:
şu güneşten düşen ateşte milyonlarla kırmızı yürek yanıyor.
sen de çıkar göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten düşen ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at.
akın var güneşe akın!
güneşi zaptedeceğiz güneşin zaptı yakın…
soner yalçın