ABD ve TERÖR: Duygusal bir yakinlik mi?
1991 yılında Bank Of Credit Commerce International’ın (BCCI) hesaplarını kontrol eden maliye uzmanları 1 milyar dolarlık bir açık fark etti… 73 ülkede 400’den fazla şubesi bulunan bankanın bu açığı izlendiğinde; firmanın para aklamadan, silah ve uyuşturucu kaçakçılığına, Asyalı diktatörlerden ABD’li ve Avrupalı politikacıların desteklenmesine kadar bir dizi kirli işe bulaştığı tespit edildi. CIA ile bağlantısı bulunan BCCI’ın Pakistan’da 1500 kişilik bir eylem grubunu kullandığı da belirlendi. Zamanla bahse konu olan açık 10 milyar dolara tırmandı.. Skandalın kolları ABD Savunma Bakanlığı’ndan Nikaragua’daki kontralara; İngiliz Gizli Servisi MI6’den çeşitli Amerikan bankalarına değin uzandı. CIA, Bank for Credit and Commerce International’ın (BCCI). Pakistan’daki şubeleri aracılığıyla Afgan mücahitlerine 2 milyar dolar para akıtmıştı. Banka, uyuşturucu satıcıları, gizli servisler ve teröristler tarafından da kullanılıyordu.
Eski başkan Bush’un sahibi bulunduğu petrol şirketinin yöneticiliğini yapan Suud’lu banker Halid bin Mahfuz, 1999 ocağında Taif’te CIA tarafından göz altına alındı…Konu Usame Bin Ladin’le ilgiliydi ve Mahfuz’un Ladin’e Bank Of Credit Commerce Internationl BCCI aracılığıyla destek verdiğinden şüpheleniliyordu. Mahfuz, BCCI’nın hisselerinin beşte birini elinde bulunduruyordu. Gladio’dan İrangate’e kadar en en pis işlerde parmağı bulunan BCCI’ın büyük ortağı Mahfuz’un Bush’ların kadim dostu hatta iş ortağı olduğu ortaya çıkınca büyük bir skandal patlak verdi. 1987 yılında Mahfuz’un ABD’deki temsilcisi Abdullah Taha, Baksh Harken Enerji, Spectrum 7 ve Arbusto’yu satın aldı. Bu şirketlerin ortak özelliği hepsinin sahibi ve yöneticisinin bizzat baba ve oğul Bush’lar olmasıydı.
Ladin’in babası Salim bin Ladin‘in İngilizlerle arası çok iyiydi. Selman bin Ladin sadece prensler ve kralların üye olabildiği Club1001’e alınan dört Suudiden birisiydi. Salim bin Ladin, 1979’da Zapata Oil ve Arbusta Ltd. şirketleri aracılığıyla zamanın Teksas Valisi George Bush’un da ticaret ortağıydı.
Başkan Bush’un mali geçmişinde şüpheli bir diğer isim de Teksas’lı işadamı James Bath’dir. CIA’ye yakınlığıyla tanınan ve Bush’un seçim kampanyalarını destekleyen Bath, 1976 yılında Usame Bin Ladin‘in babası Salim bin Ladin‘in ABD’deki finans işlerini takip ve temsil etmekle görevlendirildi.. Salim bin Ladin 1977 temmuzunda Teksas’daki şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybetti.. Uçak Suudî prensi Muhammed Bin Fahd’a aitti ve uçağın, ekim 1980’de, ABD ile İran yetkilileri arasında Paris’te yapılan gizli görüşmeler sırasında kullanıldığı ve Salim bin Ladin’in, bu gizli görüşmelerin istenmeyen bir tanığı olduğu için öldürüldüğü iddia ediliyordu..
Bu olayların yaşandığı dönemde Başkan Bush adı geçen bu şirketlerin çoğunda yönetici konumundadır. Bu bağlantılara bakıldığında Amerika’da bir “derin devlet”in varlığı hissedilmektedir. İçeride kim var sorusunun yanıtı sanırız buralarda bir yerde saklı!
Jane’s Intelligence Review’da 26 Haziran 2001’de yayımlanan “Blowback”, “geri tepme” başlıklı yazıda şöyle deniyor:
“80’li yıllarda Afganistan’daki direniş savaşçıları dünyanın her yerinden insan devşirdiler ve bir “destek ağı” kurdular; 89’da Sovyetler çekilince, binlerce Müslüman savaşçıyı donatmış, eğitmiş ve beslemiş olan bu ağ, Usame bin Ladin’in denetimine geçti. El Kaide, dünyaya yayılmış bir ağ gibi çalışan gruplardan oluşan bir üst kuruluş. Cezayir, Mısır, Fas, Türkiye, Ürdün, Tacikistan, Özbekistan, Suriye, Çin, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Myanmar, Endonezya, Filipinler, Lübnan, Irak, Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Yemen, Libya, Tunus, Bosna, Kosova, Çeçenistan, Dağıstan, Keşmir, Sudan, Somali, Kenya, Tanzanya, Azerbaycan, Eritre, Uganda, Etyopya ve Batı Yakası ile Gazze’deki varlığıyla, dünya çapında faaliyet gösteriyor. 1988’deki oluşumundan itibaren El Kaide’nin denetimi Usame bin Ladin’in elinde…”
Der Spiegel Aralık 2001 sayısında dünya çapındaki bu oluşumun faaliyet tarzı hakkında, bizi biraz daha aydınlatıyor: Bin Ladin ellerini fazla kirletmiyor, başka ülkelerdeki şubelerine geniş hareket alanı bırakıyor. Meselâ dünya çapında eylem planlayan şubelerin planları hakkında detaylı bilgi sahibi değil.. O sadece finanse edip bırakıyor gerisini diğerleri örgütlüyor.
Bazı iddialar ise, Ladin’in efsane olmaktan fersah fersah uzakta olduğuna işaret ediyor. Bulmacanın parçaları birleştiği zaman ortaya çıkan tablo, Ladin’in çeşitli istihbarat faaliyetlerinde kullanılan bir maşa olduğunu ortaya koyuyor.
Almanya’da yayınlanan Neue Solidaritaet Dergisi, Usame bin Ladin’in Büyük Britanya Majestelerinin hizmetinde olan bir James Bond olduğunu savunuyor.
Dergiye göre İngiliz istihbaratı tarafından kolay manipule edilebilir casus olarak nitelendirilen Ladin, bir demecinde “füzelerinin İngiltere’yi hedeflemediğini” söylemiş, Londra’daki temsilcisi Ömar Bekri de Şark-ül Awsat’a verdiği mülâkatta, “İngiltere Hükümeti ile bir barış anlaşmamız var” demişti.
(Usame bin Ladin – Serdar Uyan, Kamer Yayınevi, İstanbul, 2001)