IŞİD’i Durduracak Mısın Erdoğan?..

IŞİD’in Türkiye’yi hem transit-geçiş güzergâhı hem de lojistik-silah temin alanı olarak kullanıyor.. “İstanbul, IŞİD’e katılımlar konusunda eleman kaynağı, transit geçişler ve yurtdışı katılımların ağırlık merkezidir. Konya Anadolu katılım noktası, Adıyaman eylemci üretim merkezi ve Gaziantep eleman aktarım merkezi olarak kullanılıyor”

IŞİD’in örgütlenme tarzı ve faaliyetleri bakımından klasik terör örgütlerinden ve bilinen hiyerarşik yapılanmalardan ayrı ve daha farklı bir ağa (network) sahip olduğu vurgulanan analizde şu görüşlere yer verildi: “IŞİD’in Türkiye örgütlenmesinde İstanbul, Konya, Gaziantep ve Adıyaman öne çıkmaktadır. Bu illerin IŞİD açısından kendine has örgütsel misyonu ve önemi bulunmakla birlikte, radikalleşme potansiyeline sahip gruplaşmaların varlığı da bunda etkili olmuştur.”

Hücre evleri ve kamplar bulunan İstanbul, eleman kaynağı, transit geçişler, yurt dışı katılımların ağırlık merkezi

“İstanbul, IŞİD’e katılımlar konusunda üç temel unsura sahiptir. Bunlar eleman kaynağı, transit geçişler, yurt dışı katılımların ağırlık merkezi olmasıdır. Belirli ilçelerde ideolojik eğitim faaliyetleri yapıldığı ve kampların bulunduğu da bir diğer önemli husustur. İstanbul’da IŞİD’in eleman potansiyeli mevcut süreçte 3000’i aşmış durumdadır. İstanbul, “dini grup” görüntüsü altında eleman temini faaliyetlerine uygun zemin oluşturmaktadır.

Ömerli bölgesindeki ormanlık alanda kamp faaliyetleri yapıldığına ilişkin somut birçok bulgu vardır. Ayrıca, Ümraniye, Pendik, Üsküdar, Fatih, Esenler gibi ilçelerde belirli ikametlerin hücre evi olduğu, bazılarının ise ideolojik eğitim ve kontak noktaları olarak faaliyet yürüttüğü bilinmektedir.Yakın bir tarihe kadar İstanbul’daki örgütsel faaliyetlerin koordinesinden sorumlu olan Mustafa Güneş doğrudan IŞİD merkez yönetimi tarafından atanmıştı. Ancak bu ismin Suriye’ye geçmesi sonrası İstanbul’da Halis Bayancuk grubunun ağırlığı daha fazla öne çıktı.

Söz konusu ikametlerde yabancı ülkelerden gelen katılımcıların olduğu ve bu noktaların bir çeşit toplama merkezi haline geldiği anlaşılmaktadır. Buralara yabancı ülkelerden gelen sempatizanlar veya örgüt mensupları çatışma bölgelerine transfer edilmektedir. Ayrıca Avrupa ülkelerindeki faaliyetlere katılmak veya eylemlerde görev alacak örgüt mensupları için İstanbul olağan bir durak haline gelmiştir.”

ışid

IŞİD için “Güvenli ev” Konya’da da “dini grup” görüntüsü altındaki radikal yapılar uygun zemin

“Konya IŞİD ve benzeri radikal gruplar için bir yandan örgütlenme merkezi işlevi görürken, öte yandan eleman kaynağı misyonu üstlenmiştir.

Konya’nın eleman kaynağı noktasında özellikle Anadolu’dan katılımlar için öncelikli noktalardan olduğunu söylemek mümkündür. İl genelinde IŞİD ile doğrudan veya dolaylı bağlantısı olan grupların 1000’i aşkın aktif katılımcısı olduğu bilinmektedir. IŞİD için Konya makro planda bir çeşit “güvenli ev” rolü üstlenmekle birlikte, bu ilde de İstanbul’da olduğu gibi belirli dini grup görünümü altında teşkil edilen radikal yapılar uygun zemin teşkil etmekte ve önemli bir işlev görmektedir.Konya’da IŞİD faaliyetleri, doğrudan IŞİD yönetimi ile irtibatlı ve bir dönem Türkiye emiri olacağı düşünülen Murat Gezenler tarafından yönetilmiştir. Bu ismin tutuklanması sonrası İstanbul’da olduğu gibi Halis Bayancuk grubunun öne çıktığı da dikkat çekmektedir. İl genelinde IŞİD ile doğrudan veya dolaylı bağlantısı olan grupların 1000’i aşkın aktif katılımcısı olduğu bilinmektedir.”

Gaziantep IŞİD için Rakka kadar önemli

“IŞİD konusunda Türkiye sahasında dönemsel açıdan en önemli il Gaziantep’tir. Gaziantep’i önemli kılan en temel husus, IŞİD’in Suriye’nin kuzeyinde kontrol ettiği sınır bölgeleri ile mekânsal olarak iç içeliğidir.Gaziantep’i önemli kılan faktörler ise, sınır geçişleri, eleman aktarımı, silah lojistik temini, patlayıcı madde üretim ve dağıtım merkezi, finansman temini, kaçakçılık faaliyetleri olarak sıralanabilir. Gaziantep’te IŞİD örgütlenmesi, diğer il ve bölgelere göre özgün ve özerk bir niteliğe sahiptir. Geçtiğimiz aylarda basına yansıyan ifadelerinde Savaş Yıldız, Gaziantep’i “IŞİD açısından Rakka kadar önemli” olduğunu vurgu yapmıştır. İldeki örgütlenmenin “Fursa El Hilafe” adı altında teşkil edildiği ve eğitim faaliyetlerinin bu yapı üzerinden yürütüldüğü belirtilmektedir.

IŞİD’in kimyasal silahlar başta olmak üzere patlayıcı madde envanteri üzerinde şu ana kadar yapılan en kapsamlı çalışmalardan birisi AB destekli “Silahlanma Araştırma Kurumu” olan CAR (Conflict Armament Research) adlı kuruluş tarafından yayınlanan rapordur. Kamuoyuna CAR raporu olarak yansıyan raporda[1] belirtilen patlayıcı malzemelerin önemli bir kısmının Gaziantep’ten temin edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Gaziantep’in IŞİD açısından stratejik önemi, IŞİD’in bu il özelinde özgün bir yapılanmayı teşkil etmesini de beraberinde getirmiştir. Gaziantep’in coğrafi olarak IŞİD açısından bir nevi nefes borusu mahiyetinde olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle IŞİD için Gaziantep’te nitelikli bir örgütlenme oldukça önemlidir.

Gaziantep’in silah ve patlayıcı madde açısından da coğrafi yakınlığının yanı sıra, bu tarz sanayi-kimya ve endüstriyel alanlarda da yeterli imkâna sahip olması önemini artırmaktadır.”

isid-ci-yusuf-aktulum-u-suriye-ye-ihh-goturmus-80988-5

En fazla aktif katılım Adıyaman’dan

“Adıyaman, IŞİD’in Türkiye’deki belirli sansasyonel eylemlerinde adı sıkça gündeme gelen bir ildir.  Dolayısıyla IŞİD’in yoğun örgütlenmesi söz konusudur.Adıyaman, örgütlenmenin yanı sıra aktif katılım açısından daha fazla dikkat çekmektedir. Belirli kahvehaneler ve çay ocaklarının bir çeşit eylemci üretim merkezi haline geldiğini söylemek mümkündür. Doğu ve Güneydoğu’da PKK’nın halk üzerinde oluşturduğu baskı ve zorun rolü, farklı bir formatta IŞİD’e katılımlarda da etkisini göstermektedir.”

“IŞİD’e bağlı hücrelerin her eylem için doğrudan merkezi yapıdan talimat alması gibi bir şart yok”

Türkiye’nin 2010 sonrası çatışma bölgelerinin kuzey çatısı konumunda bulunduğunu belirten Çetinkaya, birçok radikal örgüt gibi IŞİD’in de Türkiye’yi bu konumundan dolayı asli hedef ve Batı’ya açılan kapı olarak gördüğünü söylüyor.Bu nedenle IŞİD’in faaliyetlerini ve örgütlenmesini azami seviyede tutmaya çalıştığını da vurgulayan Çetinkaya, cihatçı terör örgütünün Türkiye’de faaliyet ve örgütlenmenin yanısıra, gerçekleştirdiği eylemler üzerinden de farklı yönleriyle mesajlar verme çabası içerisinde olduğunu ifade ediyor.

IŞİD’in Türkiye’yi hem kaynak temini, hem örgütlenme bölgesi, hem de stratejik bir bölge olarak gördüğünü ve hem transit geçiş güzergahı hem de lojistik ve silah temin alanı olarak kullandığını,  Türkiye’deki örgütlenmesini ve faaliyetlerini de buna göre planladığını belirten Çetinkaya analizini “Önümüzdeki süreçte Türkiye’de, IŞİD ile organik, örgütsel, ideolojik bağlantısı olan radikal hücrelerin, kendi lokal alanlarında belirli çapta inisiyatif eylemleri yapabilecekleri de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Yani IŞİD’e bağlı her radikal hücrenin her eylem için doğrudan merkezi yapıdan talimat alması gibi bir şart bulunmamaktadır.

bilal ışid

[1] http://www.conflictarm.com/wpcontent/uploads/2016/02/Tracing_The_Supply_of_Components_Used_in_Islamic_State_IEDs.pdf

10481611_1438303946437700_2729299060377445301_nIŞİD ile mücadelenin ağırlıklı bir konuyu oluşturduğu NATO Zirvesi’nin ardından Ortadoğu’daki savaş alanlarına ulaşan yabancı militanlar için “geçiş yolu” oluşturmakla itham edilen Türkiye’ye yönelik eleştirilerin giderek arttığı belirtilirken Türkiye’nin, “cihatçı geçişi”ni durdurmak için ne yapacağı gibi sorular sürekli dile getiriliyor ve Türkiye’ye yönelik “diplomatik… baskılar”ın artabileceği düşünülüyor.

İki Amerikan gazetecisinin başları kesilerek idam edilmesinin ardından IŞİD’in gündemin ilk sıralarına çıktığı ABD’nin medya kuruluşlarından Amerika’nın Sesi (VOA), “Türkiye cihatçı geçişini durdurabilecek mi?” sorusunu başlığına çıkardığı haberinde “IŞİD’in ikinci bir Amerikalı gazeteciyi daha öldürmesi, Batı’nın Türkiye’ye uyguladığı diplomatik baskıların arttırmasına neden olabilir” diyor.“TÜRKİYE, RAHAT BİR GEÇİŞ KAPISI HALİNE GELDİ”VOA’nın İstanbul muhabiri Dorian Jones’a göre, cihatçılara geçiş sağladığı gerekçesiyle Türkiye’ye yönelik eleştiriler giderek artıyor. Jones “Türkiye, gevşek vize uygulamaları yüzünden Suriye’deki iç savaşa katılmaya giden yabancı cihatçılar için rahat bir geçiş kapısı haline geldi. 910 kilometre uzunluğundaki Suriye-Türkiye sınırında sıkı kontrollar olmaması ve Türkiye’nin modern ulaşım ağı sayesinde bu geçiş daha da kolaylaştı” diyor. Haberde şöyle devam ediliyor:“2011’de hükümet karşıtı protestocuları sert şekilde bastıran Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’la düşman olan Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti, Esat karşıtı yabancı militanlara da kapılarını açtı. Hükümet, bu militanların varlığına göz yumduğu iddialarını reddediyor.Bazı uzmanlara göre Türkiye’nin cihatçılara savaş açmamasının nedenlerinden biri IŞİD’in neredeyse üç ay önce Musul’da 49 Türk diplomat ve ailelerini kaçırmış olması. Türk yetkililer, rehinelerin durumu hakkında açıklama yapmayı reddediyor. Haziran ayından beri de bu konuyla ilgili olarak yayın yasağı uygulanıyor.”“ŞİMDİ TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASI AMERİKA İLE AYNI ÇİZGİYE OTURDU”
VOA, “Batılı ülkeler, IŞİD gibi köktendinci örgütlere katılmak için Türkiye üzerinden geçiş yapan yabancı cihatçı sayısının artmasından kaygılı” dediği haberinde Brüksel’deki Carnegie Enstitüsü’nden Sinan Ülgen’in değerlendirmesine de yer veriyor. Ülgen, Türkiye’ye yapılan baskıların sonuç vermeye başladığını söylerken “AKP hükümeti bu cihatçı örgütleri yanlış değerlendirdi. Şimdiyse Türkiye’nin Suriye politikası artık Batılı ortaklarıyla, özellikle de Amerika’yla aynı çizgiye oturdu. Türkiye bu örgütlere Batı’yla aynı çerçeveden bakıyor” ifadelerini kullanılıyor.Bu arada, haberde adının açıklanmasını istemeyen bir Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin, Avrupa ülkelerinin, Suriye’deki cihat hareketine katılmak için Türkiye’ye gelen Avrupa vatandaşlarına ilişkin daha doğru ve zamanında istihbarat elde etmesi gerektiğini söylediği de belirtildikten sonra “Ancak hedef alınanlar yalnızca diplomatlar değil” deniliyor.

10424246_902819809747682_8824405173361465332_n“İSTANBUL SOKAKLARINDA BAZILARI KORKU İÇİNDE”
Bu bağlamda 2003 yılında El Kaide’ye bağlantılı bir terör hücresinin İstanbul’da gerçekleştirdiği ve yüze yakın kişinin öldüğü saldırılarını anımsatan VOA’ya göre, İstanbul sokaklarındaysa IŞİD tehdidi yüzünden bazılarının “korku” içinde olduğu gözleniyor. Haberde bir kişinin, “IŞİD beni çok kaygılandırıyor çünkü son derece tutucular. IŞİD’in Suriye ve Irak’ta güçlenmesi, Türkiye’deki muhafazakarlar için de bir olanak haline gelebilir, ki bu olasılık beni çok korkutuyor” dediğini de anlatıyor. VOA haberini şöyle noktalıyor:

“IŞİD’İN ETKİSİ TÜRKİYE İÇİN SOR DERECE SARSICI OLABİLİR”
“IŞİD’i destekleyenler, İstanbul yakınlarında yüzlerce kişinin katıldığı, namaz kılınarak cihat çağrısında bulunulan buluşmaya dair video görüntüler yayınladı. Hükümet, görüntüleri reklam kampanyası olarak niteledi ve ciddiye almadı. Ancak birçoklarına göre bu görüntüler, ileride olacakların habercisi. IŞİD’in etkisi Türkiye için son derece sarsıcı olabilir.”

Leave a Reply