Lenin ve ”Savaşa Hayır” Sloganı Üzerine..
Lenin’e göre ideolojide bütünlük, teklik, parti içinde görüş ayrılığının olmayacağı ve tartışılmayacağı anlamına gelmez. Önemli olan, tartışmalar sonuçlandıktan sonra, alınan kararın farklı düşüncede olanlar tarafından da pratiğe geçirilmesidir.
Böylece Lenin, parti içinde eylem birliğini sağlamayı ve bütün yapılarıyla aynı noktaya vuran bir parti olunması gerektiğini, aksi taktirde devrimin gerçekleştirilemeyeceğini vurgulamıştır.
1917’de Ekim Devrimi üzerine Merkez Komitesinin aldığı kararı Zinovyev ve Kamenev’in kamuoyuyla paylaşması, Lenin tarafından mahkum edilmiş ve Lenin her ikisini de “grev kırıcısı” olarak tanımlamıştır. Lenin’e göre partinin her koşul altında bütünlüklü eylemi, hizipçi kaygılarla engellenmemelidir.
Bu nedenden dolayı ve geçmişte bu türden faaliyetlerin sonucunu çok iyi bildiğinden dolayı parti içinde fraksiyon (hizip) oluşumunu ihanet olarak görmüştür. Nitekim X. Parti Kongresinde parti içinde hizipçiliği imkansız kılan kararların alınması için mücadele etmiş ve böylesi kararlar alınmıştır.
Emperyalist savaş konusunda Lenin’in tavrının, doğruluğu anlaşılana kadar en çok tartışmalı konulardan birisi olduğunu söylersek abartmış olmayız.
Lenin’in sloganı, emperyalist savaşı iç savaşa dönüştürmeyi ve kendi hükümetini yıkmak için mücadele etmeyi içeriyor. Emperyalist savaşın ortasında böyle bir slogan, böyle bir tavır, sorunu anlamayan çok sayıda sosyal demokrat tarafından reddedilmiş ve bu slogana karşı mücadele edilmiştir. Bunlardan birisi de Troçki’dir. Troçki, Lenin’in öne sürdüğü savaşta kendi hükümetinin yenilgisi için mücadeleyi, yani savaşı iç savaşa dönüştürerek devrim mücadelesini reddetmiştir. Troçki bununla da yetinmemiş, her türden oportünizme karşı açık tavır alınmasını da reddetmiştir. Böylece Troçki, dolaylı da olsa Çarlık Rusya’sının, Rus hakim sınıflarının “anavatan” savaşının yanında yer almıştır.
Troçkistlerin çileden çıkmalarına gerek yok. Troçki bu anlayışını Ekim 1914’te yayımlanan “Savaş ve Enternasyonal” kitapçığında dile getirir:
“Rusya’nın yenilmesi Almanya ve Avusturya’nın diğer savaş alanlarında kesin zaferlerini zorunlu olarak ön koşul yapmaktadır. Ve bu da Merkezde ve Güneydoğu Avrupa’da ulusal siyasi kargaşanın, bütün Avrupa’da Alman militarizminin sınırsız hakimiyetinin zorla ayakta tutulması anlamına gelir” (45).
Bu anlayışından dolayı Troçki, aynı yazısında zafer ve yenilginin olmadığı ve hemen yürürlüğe girmesi gereken bir “barış” talep eder. Sloganı da hazır: “Savaş derhal durmalı! Tazminatlara hayır! Ulusların kendi kaderini tayin hakkı!”. Bu konuda Troçki şöyle der:
“Tazminatların olmadığı” bir barış, “her ulusa kendi kaderini tayin hakkı – Monarşilerin, sürekli orduların, hükümet eden feodal kastların, gizli diplomasinin olmadığı Avrupa Birleşik Devletleri!” (46).
Troçki’nin, emperyalist savaş konusunda nerede durduğu konusunda Troçkistlerin kuşku duymaması gerekir; nerede durduğunu kuşku duydurtmayacak açıklıkta ilan ediyor; tam anlamıyla saçmalıyor. Lenin ise onun tavrını, emperyalist savaşa karşı olmak, ama kendi ülkesinin yenilgisini istememek veya kendi ülkesi yenilmeksizin emperyalist savaşa karşı olmak- safsata, boş laf olarak değerlendiriyor.
Lenin, emperyalist savaşta yer alan bir ülkeye karşı devrimci mücadelenin anlam kazanabilmesi için o ülkenin askeri gücünün zayıflatılması ve yenilgisi için mücadelenin elzem olduğundan bahsediyor. Troçki ise emperyalist savaşa karşıyım ama kendi ülkemin yenilgisinden yana değilim diyor.
İşte iki kişi, iki tavır; birisi “boş laf”, “safsata” Troçki. Diğeri ise emperyalist savaşın devrimci iç savaşa dönüştürülmesi için mücadele eden Lenin. Birisi devrim diyor (Lenin), diğeri ise kendi hükümetinin yenilmemesini istemekle devrimden yana değilim diyor Troçki..