Devrimci Mirasa Sahip Çıkmak..
Devrimci geleneğin bize bıraktığı miras, en elverişsiz koşullarda kavgaya girebilme iradesi ve inadıdır.
Yoldaşlığı mükemmelleştirmek yine yoldaş devrimcilere düşmektedir. İnatsızlık, ısrarsızlık, gelip geçicilik, vurdumduymazlık, hafızasızlık ve hedonizm ve bireycilik düzenin insana dayattığı niteliklerdir.
Devrimci saflara bulaşması, yabancılaşmış devrimciliğe yol açmaktadır. Gelip geçicilik, kolektif ve bireysel sorunlar karşısında ilgi azlığı, bireysel hazların öne çıkması olarak kendini dışa vurmaktadır.
Yabancılaşma yüzeye bakma ve derini görememe eğilimlerini ve ayrıntılara takılıp kalmayı besleyebilmektedir. Bu yüzden, devrimci bireyin kendisiyle kararlı bir ideolojik ve pratik kavga yürütmesi gerekmektedir. Devrimci inat işte budur.
Sevgisizliği, aldırmazlığı beslemekte ve değişme iradesini zayıflatmaktadır. Bu durumda, devrimci yaşama ilgisizlik umut eksikliğine neden olan bir sonuçtur. Oysa isyancı baharlarda yitirdiğimiz bir kuşağın devrimcilerini gökyüzünü fethe çıkaran o vazgeçilmez inançlı umuttu. Genç devrimcilere işte bu inatçı umudu inançla büyütmek düşmektedir.
Bu, yoldaşça gelişmedir. Ve başkalaşma değil değişim demektir. İnatsa deneyimle harmanlanıp gençleşerek sürecektir. . Ve yolumuz yeni kavgalara açılmaktadır.
Tıpkı şiirdeki gibi:
“Düşmanlarımız diyor ki:
Mücadele bitti.
Biz diyoruz ki fakat: O yeni başladı.
Düşmanlarımız diyor ki: Yok edildi doğru
Biz diyoruz ki fakat: Biz biliyoruz hala onu.
Düşmanlarımız diyor ki: Bilinse bile hala doğru,
yayılamaz artık o.
Biz fakat yayıyoruz onu.
Meydan savaşının arifesidir bu.”
Tufan Kızılırmak