Yabancı Gazetecilerin Gözünden Kanlı Hocalı Katliamı…
25 şubat saat 23:00’da, kendilerine ”Artsah Halk Kurtuluş Ordusu” ismini veren Ermeni çeteleri, Ermeni askerleri ve SSCB den kalma 366. alaya bağlı Rus askerleri, Türklerin yaşadığı Hocalı’ya saldırdı. Önce 366. Alay top ateşleriyle şehrin askeri noktalarını yok etti, ardından şehri savunanlar kurşuna dizildi.
Pascal Privat (Newsweek)
”Bir caminin arkasına geçici olarak kurulmuş morga, Hocalı’dan getirilmis düzinelerce ceset ve onların başında yas tutan mülteciler vardı… Cesetlerin çoğu, kaçmaya calışırken yakın mesafeden vurulmuştu. Kafa derileri yüzülen cesetler vardı. Bazılarının yüzleri paramparça olmuştu”
Yuri Romanov (Rus Gazeteci)
“Altı yaşında, gözleri sargılı bir kız çocuğu gördüm. Kameramı kapatmadan ona doğru eğildim ve neyin var diye sordum.
– Gözlerim yanıyor. Gözlerim yanıyor!
Yanında bulunan doktor şöyle söyledi:
– Gözleri kör olmuş. Gözlerinde sigara söndürmüşler. Bize getirdiklerinde gözlerinin içinde sigara izmaritleri vardı.
Orada şahit olduklarımı, gözlerimin gördüklerini ve kulaklarımın duyduklarını dilim ifade edemiyor.”
Daud Kheyriyan (Ermeni Gazeteci)
Katliamda öldürülen insanların yakılmasıyla görevli Ermeni grupla beraberdim. 2 Mart günü Hocalı’nın bir kilometre batısına, 100 civarında Azeri cesedini getirip yığdılar. Son kamyonda 10 yaşlarında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hâlâ yaşıyordu. O sırada, Tiranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öbür cesetlerin üzerine fırlattı. Sonra bütün cesetleri yaktılar. O sırada yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim…”
Zori Balayan ( Ruhumuzun Canlanması Kitabından)
Zori Balayan, 1996’da çıkardığı “Ruhumuzun Canlanması” adlı kitabında soykırımın yapıldığını gururla itiraf etmiştir. Kitabının bir bölümünde yazdıkları ise kan dondurucudur.
”Hocalıda ele geçirdiğimiz bir eve girdiğimizde, askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğu çok ses çıkarmasın diye askerler çocuğun annesinin kesilmiş göğsünü onun ağzına soktu. Daha sonra ben bu 13 yaşındaki Türk çocuğuna, onların atalarının bizim çocuklarımıza yaptıklarını yaptım. Başından, ensesinden ve karnından derisini soydum. Sonra saat tuttum ve Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından hayatını kaybetti.
İlk mesleğim doktorluk olduğu için merhametliydim, bu yüzden de çocuğa yaptığım eziyetten dolayı mutluluk duymadım. Ama ruhum halkımın bir kısmının bile öcünü aldığı için gururluydu. Daha sonra, ölmüş Türk çocuğunun cesetini parça parça doğradık ve bu Türkle aynı kökten olan köpeklere attık. Akşama kadar aynı şeyi 3 Türk çocuğuna daha yaptık.
Yuri Pompeyev ( Moskovskie Novosti gazetesi muhabiri )
Pompeyev, gördükleriyle ilgili sadece bir cümle sarf edebilmişti. “Hocalı’da, kimse yoktu sadece cesetler kalmıştı.”