Kim bu Rockefeller

“Yedi Kız Kardeş” adı ile bilinen petrol devi şirketlerin atası diyebileceğimiz Standart Oil, 1800’lerin ortasından itibaren bu sektörde ilerleyerek büyük servetler edinmiş ve petrol işinin ciddi bir para kaynağına, oturmuş bir iş koluna, dünyaya yön veren bir sektöre dönüşmesini sağlamıştır. Tröst oluşturdukları gerekçesi ile ABD hükümetinin baskılarıyla parçalara ayrılan ve önce New Jersey Standart Oil olarak anılan, ardından Exxon adını alan devasa şirketin kurucusu konumundaki John D. Rockefeller‘ın günümüzdeki ailesi, petrol işinden çekilmeye karar verdiklerini açıkladıklar. Son iki senedir bu kararı almaya yönelik söylemler içerisindelerse de, verdikleri karar çok sayıda soru işaretini de peşi sıra gündeme taşımıştır.

Son yıllarda ExxonMobil ile Rockefeller ailesi arasında eleştirel bir ilişki geliştiğini görmek mümkündü, eşsiz bir servete sahip olan aile, fosil yakıtların çevreye verdikleri zararı öne sürerek petrol işinden çekileceklerini belirttiler, elbette bu bize açıklanan gerekçe, düşen petrol fiyatlarının bu sektörü kazançsız bir alan haline getirmesi ailenin vakitlice yatırımlarını başka yönlere kaydırmak istemelerine neden olabilir. Petrolün tarihini ve dünya tarihindeki önemini anlatmak zorlu bir iş, Daniel Yergin bu işe soyunduğunda dilimizde ‘Petrol’ olarak yayınlanan ‘Prize’ adlı muhteşem eserinde 750 sayfa bu zorlu işin üstesinden başarı ile gelmişti. Geçtiğimiz 150 yılın dünyevi meselelerini anlamak istiyorsak bu kitabı okumak zorunda oluğumuzu önemle belirtmeliyim.

PETROLÜN TARİHİ 

Petrolün hikayesi büyük ölçüde Rockefeller ailesinin bir üyesi, John D. Rockefeller ile başlıyor diyebiliriz, burada petrol üzerine gelişen tarihi bütünüyle anlatmamıza elbette imkan yok fakat, bu köklü ailenin petrol işine nasıl girdiklerini ve servetlerini oluştururken kendi yarattıkları sektörü ne şekilde manipüle etmeyi başardıklarını anlatmayı belki bir nebze olsun mümkün hale getirebiliriz.

1850 yılında petrol ‘kayayağı’ adıyla biliniyordu ve şimdilerde olduğu kadar önem verilen bir kaynak değildi elbette. Henüz motorlu araçlar üretilmemiş, tren ve gemiler için yakıt olarak kömür kullanılıyordu, petrole gelince, karosen lambalarda yakıt olarak kullanılan bu maden sayesinde evler öteki lamba ya da mumların sağlayamayacağı kalitede bir ışıkla aydınlanıyordu, bu sayede ABD’nin gelişmesi hızlanmıştır diyebiliriz, karosen lambalar insanların daha geç saatlere kadar uyanık kalmalarını ve geceleri boş vakitlerinde kitap okuyabilmelerini ya da çalışabilmelerini ve hatta sosyalleşmelerini sağlamıştır. Petrolün bir diğer kullanım alanı ise eczacılık sektörüydü, binlerce yıldır insanlar petrolü ilaç olarak kullanıyorlar ve hemen her derde deva olması ile bilinen petrolün kullanım alanı karosen lambanın yayılmasına kadar oldukça kısıtlıydı. Henüz petrolün yakın gelecekte dünyanın en önemli enerji kaynağı olacağı pek kimsenin aklına gelen bir mesele değilse de, az sayıdaki bir kaç girişimci, sayısız hayal kırıklığı ve para kayıbını önemsemeden bu madenin dünya tarihinde özel bir yer işgal edebileceğine olan inançlarını koruyarak yaptıkları işi ciddiye almışlardı.rockefeller_5477

Petrol ilk etapta topraktan çıkarılmıyordu bile, uzun yıllar boyunca yerden kendiliğinden çıkan petrol kaynaklarını bulan insanlar bir bez yardımı ile toplanan petrolü bezi sıkarak kovalara akıtılıyordu. Bu sayede elde edilen çok az miktardaki petrol ile ilaç üretiliyordu. Az sayıdaki bir grup insan petrolün yakın bir gelecekte aydınlatma işinde önemli bir gelir kaynağına dönüşebileceğini öngörerek bu alanda çalışmalar yürüttüklerinde dünya üzerinde başka hemen hiç kimse bu tip bir potansiyele ihtimal vermiyordu. Hatta göründüğü kadarı ile ”kayayağı” adı verilen bu madedenin ileride büyük bir pazara sahip olacağını düşünenler, çevrelerindeki insanlar tarafından alaya alınıyor ve yüzlerine gülünüyordu.

Petrolün ilaç olarak kullanılması da hayli ilginç bir konu, ”akan kanı durduruyor, yaraları iyileştiriyor, göz katarağını tedavi ediyor, nikris hastalığına iyi geliyor, diş ağrısını geçiriyor, müzmin öksürüğü yatıştırıyor, nefes darlığını geçiriyor, diareyi durduruyor, gevşemiş adaleleri derleyip topluyor, romatizmayı geçiriyor, yüksek ateşi dindiriyor ve hatta kirpikleri düzeltmekte kullanılıyordu.”

BABİL’İN ASFALT YOLLARI

Her ne kadar yazımızın amacı Rockefeller ailesinin bu sektöre girişi olsa da, petrolün insanlık tarihinde önem kazanması bir tek kişinin usanmadan sürdürdüğü gayret sonucunda mümkün hale gelmiştir, bu sebeple George Bissel’in adını anmamak olmaz. Kayayağının sadece ilaç olarak değil aydınlatma işinde kullanılabileceğini ve bu işten büyük paralar kazanılabileceğini de ilk anlayan Bissel olmuştur. Bu konuda çalışırken çok sayıda olumsuzluk ve kayıpla karşılaşsa da yılmamış olması takdir konusudur.

İspermeçet balinasının bilhasa kafasının içerisinde bulunan özel bir yağ,uzun süre aydınlatma alanında kullanılan temel malzeme idi. Fakat aşırı avlanma sonucunda balina nüfusu büyük ölçüde azalmış, denize açılan gemiler değil aylar boyunca, senelerce eve geri dönemez, açık denizlerde balina aramak zorunda kalmaya başlamışlardı. Kayayağı ise üzerinde yapılacak bir çalışma sonucunda kolaylıkla balinayağına rakip olabilecek nitelikte olmasıyla birlikte, verdiği ışık da karşılaştırılamaz ölçüde güçlü ve aydınlatıcıydı.

Her ne kadar orta doğuda binlerce yıldır ‘bitumen’ adıyla petrol biliniyor olsa da, bu coğrafyanın insanı petrolün değerini uzun süre tam olarak anlayamamış, bu iş büyük ölçüde ABD’nin Pennsylvania eyaletinde gelişmek zorunda kalmıştır. Halbuki M.Ö. 1.yy’da Yunanlı Diodor, Babil ülkesinde bulunan Bitumen’in ne mucizevi bir madde olduğundan bahsetmekteydi, öyle ya Babil sokakları bu madde sayesinde asfalt ile kaplıydı ve bu durum görülmemiş bir şeydi. Babil’de bu madde inşaat işlerinde ya da tekne imalatında, ya da aydınlatma amacıyla kullanılsa da bu kısıtlı kalmış bir alandı ve kendiliğinden yüzeye çıkan petrol ile yetinildiğinden gelişim göstermiyordu. Birileri kuyu açarak petrol çıkarmayı 1800’lerin ortalarında akıl edene kadar da dünya üzerinde yer altından petrol çıkararak zenginlik elde edebilen olmamıştı.

TUZ KUYULARINDAN PETROL KUYULARINA

Bugün bildiğimiz petrol çıkarma tekniği yerin altından tuz çıkarmak için hali hazırda kullanılan bir tekniğin yeniden uyarlamasından ibarettir. Tuz çıkarmak için kullanılan pompaların petrol çıkarmakta işe yarayabileceği düşünülmüş ve bu konuda başarı sağlanmıştır.

1859 senesine geldiğimizde, petrol artık bir iş kolu haline geldiyse de büyük ölçüde aydınlatma amacıyla kullanılmaktan başka pek bir faydası yoktu. Buna rağmen yerden çıkarılan bu yağ çeşidi çok sayıda insanın ilgisini çekmeye başlamış, bir çeşit yeni ‘altına hücum’ devrinin kapısı aralanmıştı. Bu noktada ortaya çıkan en büyük sorun aç gözlü girişimciler ve bilgisizlikti, bu iş koluna dahil olanların çoğu petrolün uzun ömürlü bir kazanç kapısı olacağını düşünmüyorlar ve bir kaç sene içerisinde sonunun geleceğine emin oldukları petrolü yerden çıkarmak konusunda hoyrat bir saldırganlık tercih ediyorlardı. Herkesin amacı en kısa sürede en fazla petrole ulaşmak olduğundan, yeraltında bulunan petrolü çıkarmak için acele ederken başkalarının kuyularındaki petrolü çekiyor ya da havzalara geri dönüşü olmayan zararlar verebiliyorlardı. Bu tip girişimciler nedeni ile daha büyük yatırımcılar zarara giriyorlar ve hatta iflas edebiliyorlardı. Üreticiler birbirlerinin fiyatını kırıyor, petrol endüstrisi bu tip amatörlükler yüzünden bir türlü hak ettiği şahlanışı yaşayamıyordu.

KİM BU ROCKEFELLER?

1865 yılında petrol rafinerisi sahibi iki arkadaş arasında sözlü bir anlaşmazlık çıkmıştı, Maurice Clark ve ortağı John D. Rockefeller endüstrinin büyüme hızı üzerine giriştikleri bir tartışma sonucunda ayrılığa düşmüş ve birlikte kurdukları şirketi iki ortak arasında açık arttırmaya çıkarmışlardı, John D. Rockefeller 500 dolar ile başlayan açık arttırmaya en son olarak 72.000 dolar vermeyi önerince Maurice geir çekilmeye karar verdi ve şirket Rockefeller’a kaldı. O gün yaşananlara dair 50 yıl sonra Rockefeller şu sözleri ifade edecekti;

Yaşadığım o güne ben tüm hayatım boyunca kazandığım başarıların başladığı ilk gün gözüyle bakarım.”

O gün aynı zamanda Pennysylvania ormanlarında, adeta orman kanunları ile işleyen petrol endüstrisine bir disiplin ve kalıcı sistem getirildiği sürecin de miladı gözüyle bakmak gerekir, Rockefeller bu sektörü büyük servetler kazanılabilecek güvenli bir iş kolu haline getirmekte etkili olmuş isimdir. O günden sonra zamanla Standart Oil adını alacak firmasını azimle geliştirmeyi başarmışsa da, atacağı acımasız adımlar ile büyük eleştilerin de odağı haline gelmiştir. Bu sektörde olan öteki herkese soğuk kanlılıkla öyle büyük kötülükler etmiştir ki, ilerleyen yaşlarında hastalanınca tanrının kendisini yaptığı kötülükler için cezalandırdığını söylemiştir.

1839 yılında dünyaya gelen Rockefeller, 1937 yılına kadar yaşamış, bu uzun yaşama özelliği neredeyse ardından gelen tüm Rockefeller’lara sirayet etmiştir, önce kerestecilik ardından bitkisel ilaç işi yapan bir babanın oğlu olarak henüz 7 yaşına geldiğinde ilk kazançlı işine girişmiş ve hindi satmaya başlamıştır. Dindar bir insandı ve kendi bildiği gibi davranmak konusunda ısrarcıydı, başkalarının sözlerine pek kulak asmazdı, babasından ticaret yapmanın sırlarını dayak yiyerek öğrenmişti, matematik konusunda oldukça başarılıydı ve zorlu dört işlem hesaplarını dahi kısa sürede zihninde çözmeyi başarması ile ünlenmişti.

ROCKEFELLER’IN GARİP HUYLARI

Henüz 16 yaşındayken okulu bırakarak bir sevkiyat firmasında işe girmiş, bu sektörde çalışması ilerleyen yıllarda şirketinin kendi sevkiyat firmasını kurmasını sağlayarak öteki rakiplerine karşı üstünlük kazanmasını mümkün hale getirmişti, 1859’da ilk işini kurmuştu. Disiplinli ve metodlu çalışan bir insan olarak biliniyor, garip özellikleri ile tanınıyordu, insanlarla konuşmayı pek sevmezdi ancak, kendi kendisine konuşmak gibi bir huyu vardı, oturduğu yerde kendisiyle konuşur, dualar okur, kendisini başkaları tarafından kazıklanmamak için sık sık dikkatli olması için uyarırdı, paraya çok büyük önem veriyordu, büyük ve önemli şeyler yapmak istiyordu, önceleri buğday, tuz ve domuz eti ticareti yapsa da, kayayağı işi ortaya çıktığında bu işe girmiş ve hatırı sayılır paralar kazanmaya başlamıştı, 1863 yılında Cleveland’de en büyük rafinerinin sahibi olmuştu.

Standart Oil’in beyin adamı ve kurucusu John D. Rockefeller, henüz 25 yaşındaydı ve çevresinde antipatik bir tip olarak tanınıyordu, insanlardan uzak, soğuk ve mesafeli, pek konuşmayan bir karakter, uzun boylu ve zayıf bir vücuda sahipti, insanı delip geçer gibi görünen soğuk bakışları ile çevresindekileri tedirgin ediyordu.

ROCKEFELLER VE GELİŞTİRDİĞİ VAHŞİ KAPİTALİZM

Rockefeller, bir dahi olarak kabul edilse de tedirginlik uyandıran bir karakter, ABD’nin en çok tanınan ve küfür yiyen işadamı olarak da bilinir, acımasız bir kapitalizm anlayışının gelişmesine büyük katkısı olmuştur, tüm bu davranışları ve olumsuz özellikleri ile çelişen bir diğer bilinen davranışı ise hayırseverliğidir.

Rockefeller, refineri işinde en yüksek kaliteyi arayan ve öteki rafinerileri de dönemin en yüksek standartlarına çekmeyi başarmış insandır, sert bir rekabet ortamı yaratır, tüm işleri en ince ayrıntısına kadar düşünür ve petrolü gerekli yerlere ulaştırmak için kendi taşıma ağını kurar, tren kullanması gerektiğinde tren yolu şirketleri ile gizli anlaşmalar yaparak indirim kapar, aynı zamanda bu şirketlere peşin para ödeyerek rakiplerinin petrol taşınması için firmalara ödemesi gereken komisyon ücretini satın alır, bu gizli anlaşmadan öteki petrol rafinerilerinin haberi yoktur ancak bilmeden Rockefeller’a para ödemektedirler, bununla yetinmez, tüm bu karlı işi hayal etmeyi başarabilmiş olmasının karşılığında kendi petrolünü ucuza taşıtmayı başarır, bu sayede petrolü müşterisine daha ucuza satabilir, öteki firmaların masrafları daha yüksek olduğundan, ve hatta ödeyecekleri komisyona gizliden gizliye Rockefeller karar verdiğinden, belleri iyice bükülür ve bu acımasız kapitalist karşısında önemli bir kesimi ya iflas eder ya da işlerini iflasın eşiğinde sürdürürler. Neticede bir çoğunu Rockefeller satın alacak ve kendi şirketler ağına katacaktır. İlk petrol boru hattını kurarak taşımacılıkta trenleri devre dışı bırakacağı günler de gelecektir.

ROCKEFELLER GAZETECİLERE KARŞI

Hamlelerini gecikmeden yapabilmek için şirketin kasasında daima yüksek miktarda nakit para tutma prensibine sahiptir, bu stratejisi de işine yaramış ve rakiplerinin önüne geçmesini sağlamıştır. Genç Rockefeller, 1867 yılında Henry Flagler adında bir adamla ortak olur, deniyor ki Standart Oil’ın kurulmasında bu genç adam en az Rockefeller kadar etkili olmuştur. Flagler ilerleyen yıllarda kazandığı servet ile bir maceraya atılır, Florida’nın doğu kıyıları boyunca demir yolu ağı döşer, Miami ve Palm Beach’i kurarak kalkındırır.

Yine de Rockefeller gibi bir adamın tüm yumurtalarını bir sepete koyduğunu düşünmek hata olur, 1872’nin ekonomik buhranlı günlerinde kaygılanan eşine şu sözleri söyler; ”Şunu bil ki, biz petrole yapılan yatırım dışında da, bağımsız ve zenginiz.” Eşi her zaman en büyük sırdaşı ve kendisine en yakın kişi olmuştur, uzakta olduğunda mutlaka mektuplaşmışlar, birlikteyken iş ile ilgili her şeyi sadece eşine anlatmıştır, iş hakkında uzun uzun konuşurlardı. Bir defasında eşine yazdığı mektupta şöyle diyordu; ”Gazetelere makale yazıp eleştiride bulunmak kolay bir iştir. Bizim iş anlaşmalarımızı değiştirmek kamuoyuna düşmez.”

BÜYÜK BİR SERVET MÜTEVAZI BİR HAYAT

Rockefeller’ın hayatında işi, ailesi ve Cleveland’de bulunan Baptist Kilisesi’nden başka hemen hiç bir unsur yok gibidir, bu kiliseye zaman içerisinde toplamda 550 milyon dolar bağış yapmıştır, Pazar okulunda ayinleri yönetir, sofu bir görüntü sergilemekten hoşlanır, çok ağır ve uzun düşünme aralıkları ile konuşur, hobi olarak arazi tanzim etmeyi severdi, kendisine yaptırdığı malikaneye taşındıktan sonra evlerini çevreye bağlayacak yolların yapım işlerinde çalışırdı, sadelikten hoşlanır gösterişten kaçınırdı, elbiselerini sık sık yenilemeye yanaşmaz, pantolonlarının arkası parlayıncaya kadar giyer, kıyafeti giyilemeyecek kadar eskimeden yenisini diktirmezdi, en sevdiği besinin süt ve ekmek olduğunu söyler, yemek masasına oturduğunda asla karnını tamamen doyurmazdı, bir defasında yaz aylarını geçirmeleri için malikanesine davet ettiği bir çift arkadaşı evlerine geri döndüklerinde, kaldıkları altı haftalık süre için bir fatura çıkartıp arkalarından göndermişti, çocukları ile vakit geçirmeyi ve oyunlar oynayıp onları eğlendirmeyi severdi.

Rockefeller’ın oğlu babası hakkında bir kez şöyle demişti;

”Babam hiç bir zaman bir faturayı üzerindeki rakamları teker teker incelemeden, doğruluğundan emin olmadan ödemezdi.”

Kurduğu stratejiler ile ekonomik sıkıntıya sürükledikleri tüm rafinerileri satın alan Rockefeller, tam anlamıyla bir savaş ortamına yol açmıştır, bu petrol savaşı 1879 yılında sona erdiğinde Rockefeller tek başına galip gelmeyi başarmıştır. 1870’leri muzaffer bir petrol devine dönüşmüş olarak geçiren Rockefeller’ı 1880’lerde farklı bir ortam beklemektedir, serveti ve o serveti kazanma şekli ilgi odağı haline gelmiş,Chicago Tribune, Atlantic Montly gibi çok okunan yayınlar ve daha nicesinde bu iş adamı ve Standart Oil hakkında eleştirel yazılar çıkmaya başlamıştır. Rockefeller’ın tröst oluşturduğu suçlaması da gecikmeyecekti, tröst tanımı önceleri hukuki bir terim olsa da zamanla bir nefret ifade etme şekli haline gelmişti, 1880’lerin ortalarına gelindiğinde tüm dünyanın gaz yağı arzının dörtte birinden fazlasını karşılayan Rockefeller’ın büyük bir servet edindiği bu dönem sattığı ürünün karosen lambalardan başka bir kullanım alanı olmadığını unutmamak gerekir.

ESKİ EV

Henüz petrol yakıt olarak kullanılmaya başlamadan önce Rockefeller’ın şirketi tüm dünyaya yayılmayı başarmıştır, başkalarının göze alamayacağı girişimlerde bulunması zenginliğini arttırmıştı, Ohio’da petrol bulunmuştu ancak kötü sülfür gibi bir kokusu olduğundan kimse rağbet etmiyordu, kötü koktuğu için ucuz olan bu petrolü topluca satın alıp bir yere depoladı, kimyager tutup sülfür kokusunu yok etmesi için görevlendirdi, nihayet bu sorunun çözümü bulunduğu zaman Rockefeller ucuza aldığı petrolü piyasa değerinden satarak servetine servet kattı.

Petrol piyasasında Standart Oil’a ”Eski Ev” adını takmışlardı, bazen ”Ejderha” dedikleri de oluyordu, Edison 1879’da ampul üretmeye başladığında karosen lambaların uzun bir geleceği olmadığı anlaşılmıştı, gaz yağı ısıtma ve pişirme aracına dönüşüyordu, yine de pazarlardan biri yok olurken diğeri ortaya çıkıyordu, Edison’un yanında çalışan Henry Ford adlı baş mühendis, gazyağının zincirleme patlaması ile çalışan atsız bir araç yapmayı başarmıştı, önceleri pek rağbet görmese de otomobiller kısa sürede tüm dünyaya yayılacaktı, elbette bu gelişme Rockefeller’ın ve ‘Eski Ev’in servetine servet katacak ve aydınlatma sektörünün dışında kalsa da yıkılmadan büyümesini sağlayacaktı.

EJDERHA’NIN DÜŞÜŞÜ

İş büyüyüp serpilmişti fakat rakipler de artmıştı ve başedilmeleri zor bir hale gelmeye başlamıştı, her birini yenilgiye uğratmak imkansızdı, tek başına Amerikayı kalkındıran firması tekel oluşturmakla suçlanır, davalar açılır, incelemeler yapılır ve o dönem henüz bu şirkete karşı bir duruş sergileyebilecek denli bağımsız olan Amerikan devleti ve hukuk sistemi sonunda Standart Oil’ı parçalayarak birden fazla şirkete bölmeyi başarmıştı, daha sonra adı Exxon olacak Standart Oil New Jersey şirketi tüm hisselerin yarısını elinde tutmayı başarır, ikinci büyük şirket New York Standart Oil hisselerin %9‘una sahip olur ve kendisine Mobil adını alır, bu ikisi daha sonra birleşirler ExxonMobilolurlar, California Standart Oil şirketi Chevron‘a dönüşür, Ohio Standart Oil önce Sohio olur, ardından BP‘in Amerikan kolunu oluşturur, Indiana Standart Oil Amaco, Continental Oil Conoco, Atlantic ise önce ARCO, sonrasında ise SUN adını aldılar.

Rockefeller’a gelince, artık yorulmuştu, 1890’dan sonra henüz 50 yaşının ortalarında sağlık sorunları sıkıntı yaratmaya başlamıştı, 1893 yılında ”alopecia” adlı bir hastalığa yakalandı, bu hastalık hem fiziki yönden acı çekmesine sebep olmuş hem de kafasındaki tüm saçları dökmüştü, ya bere giyinir ya da peruk takar olmuştu, 1897 senesinde 60 yaşına gelmeden bir köşeye çekilirken şirketin yönetimini John D. Archbold’a devretti.

Rockefeller, kötü bir ün sahibi olmakla birlikte petrol işini kazançlı bir sektöre dönüştüren isim olarak bilinir, piyasaya uyguladığı baskılar sayesinde işi lakayıt bir şekilde sürdüren ve piyasayı öldüren tüm girişimcileri iflasa sürükleyerek ya ortadan kaldırmış, ya da firmaları satın almıştı, birinci dünya savaşı ile birlikte tüm dünyada petrolün önemi anlaşılınca çok sayıda güçlü rakip piyasayı doldursa da, kurduğu şirket ve uzantıları günümüze kadar ayakta kalmayı başarmıştır. Petrolün bir aydınlatma katkısından fazlası olduğunu geç de olsa anlayan devletler ise bu şirketler ile daha uyumlu çalışacakları şekilde tavırlarını değiştirince, üst üste iki dünya savaşı da yaşanınca petrolün sağladığı zenginlik de katlanarak artmıştır.

Günümüzde petrolün getirdiği düşük kazanç ölçüsüzce büyümüş özel şirketler için artık adım adım terk edilmesi gereken bir alan olan fosil yakıt işini gözden düşürürken, bu sektörün ağa babası olan Rockefeller ailesinin 50 milyar dolarlık yatırımlarını başka alanlara kaydıracaklarını ve petrol işinden çekileceklerini açıklamaları, bu anlamda tarihi bir olaydır.

Şıvan Okçuoğlu