Muhammed Ali CLAY’ın Vietnam Savaşına gitmeyi reddettiği konuşması

ali
Fotograf  1974, Muhammed Ali Güney Lübnan’da Filistin direnişçilerinin bulunduğu kampta.

”…Asker kaçağı değilim.
Ne bayrağımızı yakıyorum …
ne de Kanada’ya kaçıyorum.
Burada kalacağım. Beni hapse mi tıkmak istiyorsunuz?
Olur, istediğinizi yapabilirsiniz.400 yıldır zaten hapisteyim.
Üç beş yıl daha yatacakmışım ne çıkar.Ama katillere yardım edip, fakirleri öldürmek için 15,000 km’lik bir mesafe katetmeyeceğim. Ölmek istesem, burada ölürüm.
Şimdi, sizinle kapışarak ölürüm. Benim düşmanım sizlersiniz!
Çinliler, Vietkonglar veya Japonlar değil. Özgürlüğümü istediğim zaman
bana karşı çıktınız.Hakkımı aradığımda bana karşı çıktınız. Eşitlik istediğimde bana karşı çıktınız. Benden bir yere gidip, sizlerin uğruna savaşmamı mı istiyorsunuz? Ben haklarımı ve dinî özgürlüğümü elde etmeye çalışırken; sizler bana, Amerika’da bile destek vermediniz! Kendi memleketimizde bile beni savunmadınız.Hayır! Hayır size yardım etmeyeceğim. Çünkü hiç bir Vietnamlı, yolda yürürken arkamdan: ”Pis Zenci” diye bağırmadı bana!…”

“Benim halkımın gerçek düşmanı burada, Amerika’da. Kendi özgürlüğü, kendi adaleti ve eşitlik için savaşan o insanları köleleştirmede kullanılan bir maşa olmayacağım. Dinimi, halkımı ve kendimi küçük düşüremem. Eğer bu savaşın benim 22 milyonluk halkıma özgürlük ve eşitlik getireceğini düşünseydim kendim gidip orduya katılırdım. Kendi inandığım değerler için direniyorum. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Beni hapse atacaklarmış, ne olmuş sanki? Zaten 400 yıldır hapisteyiz. Bana iki seçenek sundular; ya cezaevi ya da savaş. Başka bir seçenek olduğunu hatırlatmak isterim: Adalet!”13321895_10154228645916737_310500026728792319_n

(…)

Yetmişlerin sonu, gecenin ilerleyen saatinde uyandırılıp elbiselerimizi giydirdiler. Sadece biz değil, bütün aile fertleri giyinmiş misafirliğe gideceğiz ama “bu saatte misafirlik ne alaka” derken ağabeyim saçını tarıyor, babam bıyığını düzelmek ve fötörüne son şeklini vermekle meşgul, zira kedimiz Gül mü oturmuş üstüne ne?

Yakup kirvenin evinde alıyoruz soluğu. Pek birşey anlamadan televizyon açılıyor. Ev sahipleri de hazırlanmışlar yüzyılın maçına.

Yaşlılar “adına kurban Ali” diyerek övüyorlar bir boksörü.

Arı gibi sokar kelebek gibi uçarmış.

Gençler o günlerin atmosferiyle sıkı devrimciler; Ali, Vietnam’a gitmemiş hapsi göze alarak: “Benim Vietkong’la bir sorunum yok, masum insanları öldürmek istemiyorum. Hem onlar mı bana pis zenci dedi…”

Kelebek gibi uçar arı gibi sokarmış.

Aslında bir Hıristiyanmış ama ‘hak yolunu’ bulmuş; Ali ismini aldığına göre “yabancı” da değil.

Kurban olayım adına, solu süründürür sağı öldürürmüş.

Aldığı madalyayı, olimpiyat madalyasını nehre atmış ırçılık yaptıkları için. Onu lokantaya almadıkları için.

Sağı öldürür solu süründürürmüş.

Evimizde televizyon yoktu. Çok az evde vardı yoksul mahallelerinde ve o az ev görevmişçesine evlerini açtılar Muhammed Ali maçlarında. Herkes, sadece Türkiye’de değil dünyada herkes bir şeyler buldu onda. Kendilerine ait bir şeyler, yaşamlarına ve özlemlerine ait bir şeyler. Ali büyük bir sporcuydu kuşkusuz ama en büyük olmasını sağlayan sporculuğunun önüne geçen büyük insanlığıydı.

Antrenörünün Ali’yi motive etmek için söylediği, Ali’nin her duyduğunda daha da sert yumruklar indirdiği sözlerde dendiği gibi:

“Dans et şampiyon, kimsesizler yurdundaki yalnız çocuklar için dans et. Çocuklar için salla yumruklarını.

Kiralarını ödeyemeyen işsizler için dans et. Şu alçağın işini bitir!

Meyhanedeki ayyaşlar için dans et şampiyon, kanserden ölen yoksul hastalar için, kefaletleri ödenmeyen sefil mahkumlar için, herkesin terkettiği eroinmanlar için, kocaları olmayan gencecik hamile kızlar için. Dans et şampiyon, savaş onlar için!

Şu aşağılık herifin işini bitir, çenelerini dağıt hepsinin. Düşkünler yurdundaki zavallılar için, emeklilik maaşı alamayan yaşlılar için, pis bir sokakta müşteri bekleyen yaşlı ve yorgun fahişeler için…

Meyhanelerde oturmuş demlenen bütün yalnız kalpler için, bilardo salonlarındaki yalnızlar için, sokak köşelerindeki yalnızlar için. Dans et şampiyon, savaş onlar için!

Temizlik işçileri için salla yumruklarını; hava limanlarında, otobüs duraklarında, benzin istasyonlarında yerleri süpüren küçük insanlar için. Savaş onlar için şampiyon. Otellerde yatakları yapıp tuvaletleri temizleyen küçük odacı kızlar için dersini ver şu aşağılık herifin!

Seni kurtaranlar senatör değildi, vali değildi, başkan değildi. Sokaktaki insanlar kurtardı seni. Şimdi sokaklar adına savaş, hadi evlat, işini bitir şu aşağılık herifin!

Bu ring ikinize fazla. Hadi bitir işini, suratını paramparça et. Yoksullar adına şampiyon, yoksullar adına!

Hadi yavrum salla yumruklarını! Muhammed Ali’yi hiç kimse yenemez, hiç kimse. Sadece Cassius Clay yenebilir ama o da bu akşam aramızda değil.

Dans et şampiyon, hadi oğlum dans et!”

Muhammed Ali Clay- Fidel Castro: At bakalım şuraya bi yumruk!
– Muhammed Ali :Seni Amerika deviremedi, ben nasıl devireyim…
13335597_10154166012742789_7014382071052069176_n