8 Şubat 1980: Çiğli İplik Direnişi
izmir Tariş işletmelerinde ekonomik taleplerle başlayan mücadele, yıllar ilerledikçe siyasal bir mücadele halini almıştı. Tariş bir üretici kooperatifi olarak kurulmuş olsa da, kooperatif yönetim kurulu büyük toprak sahiplerinde; kooperatife bağlı işletmelerin yönetimi ile işçi alımı gibi konular ise siyasal iktidaraydı. Tariş işçilerinin örgütlenerek müc…adeleye katılması ve çoğu zaman sınıfın öncü gücü olarak davranması, egemen sınıfları daima rahatsız etmişti.
Takvimler 1980 yılını gösterdiğinde 24 Ocak kararları açıklandı. İşçi sınıfının dünya ölçeğinde yükselişinin yerini resesyona hatta gerilemeye bıraktığı bir ortamda Türkiyeli işçiler 1980 yılına çok hızlı bir yoksullukla girdi.
Kararların uygulanmasının koşulu, işçi sınıfının birliğini parçalayacak politikalardan geçiyordu. Proletaryanın örgütlülüğü, Tariş özelinde bir saldırı haline dönüştü. TRT’den Tariş’i hedef alan yayınlar yapılmaya başlandı. Daha önceki MC hükümetleri, kimisi işe dahi gitmeyen MHPli faşistleri işe alarak hem faşistleri beslemiş hem de Tariş’teki sınıf hareketini kırmaya çalışmıştı. Fakat, Tariş işçisinin direnişi sonucu faşistler işten çıkarılmıştı.
TRT’nin Tariş’i hedef almasıyla beraber, tekrar Tariş’e dönük bir saldırı planı yürürlüğe konuldu. 22 Ocak’ta, polis arama yapmak bahanesi ile Tariş fabrikalarına kimi yerlerde duvarları yıkarak bir baskın düzenledi. Üzüm işletmeleri, zeytinyağı fabrikası ve Çiğli iplik fabrikasında büyük çapta çatışmalar yaşandı. 100-250 işçi göz altına alındı. Olayların İzmir’de duyulması ile işçilerin yoğun olarak yaşadığı çevre mahallelerde de direnişe destek verildi. Ege Üniversitesi öğrencileri, Tariş’e destek için üniversiteyi işgal ettiler. 25 Ocak’ta 2 saatlik iş bırakma düzenlendi. 26 Ocak’te Tariş işçileri, İzmir’deki mitinge “Savaştık, savaşacağız!” pankartı ile katıldılar.
DİSK yöneticileri (aralarında sonradan CHP milletvekili olan Rıdvan Budak da vardı) ise direnişi sonlandırmak için ellerinden geleni yaptılar. İşçiler bu girişimleri “Direnişi kıranın kafasını kırarız!” diyerek karşıladılar. Ne var ki, işçilerin arasında yaratılan tartışmalar direnişin sonlanmasına yol açtı.
Direnişin sonlanması, hükümetin tekrar atağa geçmesine sebep oldu. Tariş yönetimi 6 Şubat’ta gazetelere ilan verdi. Bir hafta süreyle fabrikaların kapandığını duyuran ilan, bu süre içinde direniş nedeniyle hasar tespiti yapılıp, direnişçi işçilere fatura edileceğini; yalnızca direnişe katılmayan işçilerin ertesi hafta işe başlayabileceğini duyurdu.
7 Şubat’ta çeşitli fabrikalarda direniş başladı. Pek çok fabrikada ağır saldırılar yaşandı.
8 Şubat’ta ise, Çiğli İplik’te kapılar kapandı, işçiler barikatlar kurdu. Aynı gün İzmir’de 55bin işçi greve giderek hayatı durdurdu. Grevin varlığı ağır bir saldırıya engel oldu.
9 Şubat’ta ise, çok ağır çatışmalar çıktı. Kimi yerlerde tank ve zırhlı birlikler işçilere saldırdı. İşçilere destek olmak için çatışmalara katılan liseli bir devrimci ordu tarafından katledildi. 500 kişi gözaltına alındı.
10 Şubat’ta, Genelkurmay Başkanı Kenan Evren bir açıklama yaptı: “Biz dış düşmanlarla değil, iç düşmanlarla uğraşıyoruz”. Kenan Evren, bu açıklama ile Tariş’e yönelecek saldırının şiddetini açıklamakla kalmıyordu, aynı zamanda ordunun kapitalist devletteki işlevini de çok doğru bir şekilde tahlil ediyordu.
“Nitekim”, dört gün sonra işçilerin direnişi tarihteki en büyük operasyonla bastırıldı. Tam 10.000 komando, jandarma, özel birlik; tanklar ve helikopterler yardımıyla Çiğli İplik fabrikasına baskın düzenledi. Tam 1500 işçi gözaltına alındı. Ertesi gün İzmir’de sıkıyönetim ilan edildi. Bölgedeki işçi mahallelerinde direniş üç gün kadar sürdü. İşçi mahallelerine polis, ordu ve faşist çeteler birlikte saldırdı.
Tariş ve özelde Çiğli İplik direnişi, işçi sınıfının kitle grevi yerine hiçbir gücün konamayacağını bir kez daha gösterdi. Türkiye işçi sınıfının en büyük ve görkemli direnişlerinden biri olarak tarihteki yerini aldı.