Amerika’nın Oligarşi Stratejisi

Amerika Birleşik Devletlerin (ABD) buyruğu üzerine, bazı rüşvet ve yolsuzluk olaylarına karıştığı gerekçesiyle, ABD ile teğet halinde işin içinde olduğu anlaşılan Dmytro Firtash adında Ukraynalı bir oligark Avusturya yönetimi tarafından Viyana’da gözaltına alındı.

Dmytro Firstash’ın, 573 milyon dolar sermayesiyle Ukrayna’da bulunan zengin kişiler listesinde 14.sırada yer alıp, daha çaylak olduğu anlaşılıyor. Ukrayna oligarşi sınıfına mensup bir kişi sıfatıyla Firtash’ın kendisi herhangi bir suç işlememiştir. Ukrayna eski Başbakanı (18 Aralık 2007 – 3 Mart 2010), Gaz Kraliçesi Yulia Timoşenko da bir oligarktır . Ukrayna’nın yeni yönetimi, Rusya yanlısı bir görüntünün korunması, Özgürlük Meydanı aktivistlerine verilen büyük vaatler yönündeki beklentilere cevap olması amacıyla Igor Kolomoisky ve Serhiy Taruta adlı oligarkları iki bölgeye vali (governor) olarak atadı. Bir milyar dolar mal varlığıyla “Çikolata Kralı”, “gayretli oligark” Petro Poroshenko Ukrayna zenginler listesinde 8.sırada yer alıyor.

Firtash’ın sorunu, ABD yönetiminin kendisini devrik Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç (25 Şubat 2010 – 22 Şubat 2014) kampında ve doğalgaz görüşmelerinde Rusya’nın yanında yer alan kişi olarak tanımlamasıdır. Her şeyden önce, FBI’nın, Firtash’ın başına nazik bir şekilde balyoz darbesi indirme nedeninin açıklaması olan, cezasını çekmek üzere hapiste olduğu dönemde Timoşenko’nun doğalgaz faaliyetlerinden doğan çıkar işlerine karıştığı anlaşılıyor.

Daha da önemlisi, Dmytro Firtash’ın gözaltına alınma olayıyla, Kırım referandumundan dolayı Batı tarafından Rusya’ya yaptırım uygulanması beklentisi içresinde olan, oligarşinin önemli büyük sahalarında faaliyet gösteren oligarşinin diğer mensuplarına mesaj olduğunu sanıyorum. Ve aynı zamanda “Batıdaki varlıklarınızın korunması ve ayrıcalık tanınmasını istiyorsanız Putin yönetimine karşı ve ABD ile çalışan” kampta yer almanız gerekiyor şeklinde bir mesaj olduğunu düşünüyorum.

Verilmek istenen mesajın önemsenmesi gerekiyor. Oligarkların çoğu mal varlıkları ve kendi şahsi çıkarları üzerine lazerle odaklıdır. Varlık sahibi kesimin, finansın küresel halde olduğu bir dönemde, biyolojik köken kabuğunun oluşturmasına olanak veren, finansal varlığını destekleyip, sürdürmesini sağlayan ve kişisel dokunulmazlık için gerekli olan ihtiyacını karşılayan ulus devlete bağlılık derecesi uluslar üstü kurumlar matrisindeki bağlılık derecesinden daha öz önem arz eder. Diğer bir deyimle, şahsi çıkarları vatanseverlik duygularından veya ulusal düzeyde bir sosyal refah olgusundan daha ağır gelmektedir.

İşlerin bu mecrada gelişme kaydetmesi, bu sıralarda New York’ta demirli bulunan görkemli bir yat hikâyesiyle ihtişamlı bir şekilde süslenmiştir. Küresel hale gelen sermaye kasabası, CNBC teveccühüyle:

New York şehri sakinleri fotoğraf paylaşım programını kullanarak, Manhattan şehir merkezinde demirli, devasa boyutlardaki mavi yatın sayısız fotoğraflarını gönderiyor, birbirlerine tweet atıyorlar. Bu yat “Serene” adını taşıyor. Değişik yüzme havuzları, iki helikopter pisti, gökyüzüne yükselen egzoz boruları, 436 feet ebadında, beş düzeyli olarak inşa edilmiş bu yat, hemen yakınında bulunan Interpid Müzesini neredeyse gölgede bırakıyor. En hoş yanı ise, iç mekânlarıdır: “Sualtı gözetleme odası”, kapalı mekân tırmanma duvarı, çocuk oyun alanı, 24 kişilik misafir kabini ve 52 mürettebat. Google arama motorunda kısa bir taramadan sonra Serene adlı yatın Stolichnaya markasının arkasındaki kodaman güç, votka ve alkollü içkiler patronu Yuri Scheffler’e ait olduğu bilgisi veriliyor. Ukrayna ve Rusya’da meydana gelen sosyal kargaşadan sonra, Serene adlı yatın ansızın burada boy göstermesi, Batı borsalarında finansal ters tepkiyle karşı karşıya bulunan Rusya’nın süper zenginleri, Putin yönetimiyle bağlantılı oligarşi sınıfının kaygılı olduğuna dair işaret olduğu yönünde çok sayıda spekülasyon yapıldı. Bu yorumlar haksız olmalı. Çünkü Yuri Scheffler Putin ile bağlantılı bir oligark değil. Ancak, Scheffler’in Ukrayna konusunda şaşırtıcı bir bakış açısı var.

Yuri Scheffler ile yapılan bir görüşmesinde, New York’ta ve iş görüşmesi nedeniyle teknede olduğunu söylemişti. Scheffler’e ait şirket, SPI Group, Rusya’da işe başlamıştı ve merkezi Lüksemburg’dadır. Scheffler, zamanının büyük bir kısmını dışarıda geçiren ve 12 yıldan beri Rusya’da bulunmayan Rus asıllı bir İngiliz vatandaşıdır. Scheffler, Rusya yönetimin başında olması sıfatoıyla, şirketine el koymaya ve mal varlığını millileştirmeye çalışan Putin’e karşı yıllarca aleni olarak mücadele etti. Rusya hükümeti 2003 yılında, şirketine el konulmasına itiraz ettiği için Scheffler’i tutuklama tezkeresini çıkarmıştı. Ukrayna konusunda görüşü sorulduğunda, Rusya’daki yönetimi son derece eleştirmiştir.

Futbol sahasından daha büyük bir yata sahip, lanetli zengin birisi olsa bile, İngiliz vatandaşı, kendisine ait şirket merkezi Lüksemburg’da bulunan bir kişinin Rusya hakkındaki duyguları haber değeri taşıyan konu olmadığı şeklinde düşünebilirsiniz. Bu şekilde düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü oligarklar yalnızca zengin erkek ve kadınlar değildir. Bu kişiler aynı zamanda, mümkün olan en büyük ağırlıkta müdahil olarak, medya sektörü ve politik alanlara yatırım yapıyorlar. Hal böyle olunca, bulundukları pozisyon bir hükümetin yıkılmasına da yol açabilir.

Ukrayna krizinin kurgulanıp meydanlara lanse edilmesinin en ilginç yanı, ABD Dışişleri Bakanlığı, Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Victoria Nuland’ın, Ukraynadaki protesto gösterilerine katılanlara karşı şiddet uygulanması halinde kilit noktadaki Ukraynalı oligarkların Batıdaki çıkarlarına karşı yaptırım uygulama tehdit raporuydu. Bu rapor kuşkulu yanları bulunan bir hevesle dünya kamuoyunda yankılandı. Farklı oligarşi mensuplarının Ukrayna Parlamentosundaki onlarca milletvekili üzerinde kontrolü olmasından dolayı, Viktor Yanukoviç’in Bölgeler Partisi içe doğru patlak verdi ve sonraki süreçte meydana gelen gelişmeler ise rejim değişikliğini hedefliyor.

ABD’nin, 19 kişiden oluşan Rusya milyarder grubu üzerine aynı şekilde baskı yapma stratejisini izlediğini söylemek yerinde olur: İlki, Rusya’ya karşı dolaylı yaptırım uygulamak ve daha sonra, şayet İngiltere Londra’nın refah mekânlarından birisine saldırı olmasına razı olmaz ise, oligarkların şahsi mal varlıklarına karşı baskı uygulamak.

Bizde de bu amaca “uygun” bir oligark var; Putin yönetimi tarafından on yıl önce Amerikan çıkarlarına aracılık etmeye, Rusya’nın politikasına ve Rusya’nın petrol endüstrisi stratejisine fesat karıştırmaya hazır ve istekli olduğu zanıyla hapis yatmış olan petrol kralı Michael Khodorkosky.

Khodorkovsky, Soçi Olimpiyatları öncesinde Rusya’nın izlediği politika konularına karışmayacağına dair söz vermiş olmasına rağmen, Rusya’nın Kırıma çıkarma yapma macerasına ve Putin’in şahsına ateşli bir şekilde saldıran açıklamalarıyla birlikte, daha yakınlarda Ukrayna’da, Özgürlük Meydanında boy göstermişti. Khodorkovsky, cezaevine konulmadan önce, Batı’daki düşünce kuruluşlarına ve PR şirketlerine bolca para harcamıştı. Göründüğü kadarıyla, elinde hala da yumuşak bir güç bulundurduğu anlaşılıyor. Açıklamaları kaydedilip, prestij medya uzmanlarından oluşan küçük bir basın ordusu tarafından dünya kamuoyuna servis edilmişti.

Görünen o ki, Fornbes’in 1996’da yayınladığı dünya zenginleri listesinde, aralarında 1,1 trilyon dolar mal varlığı (kişi başı 2,5 milyar varlık ve küresel çapta % 3 yurt içi hâsıla) olanların da bulunduğu 424 milyarder vardı. Şimdi ise, 6,5 trilyon dolar mal varlığıyla (kişi başı 4 milyon dolar ve küresel çapta yaklaşık olarak % 10 dilimle) 1.565 milyarder var. Bu durum size şaşırtıcı gelebilir: Bir ülkedeki milyarder kişilerin sayısında artış ve bu kişilerin mal varlığı o ülkedeki enflasyonun artışına neden oluyor (1996’dan beri % 50 civarında). Söyleyebileceğimiz şey, “Sabredin, ne kadar varlıkları olduğunu öğrenirim.

ABD yönetiminin küresel ekonomik trende uygun olarak politika belirlemesinin, baskı dengeleme aracı olarak ulusal hükümetleri kendi çıkarları doğrultusunda, adeta mal varlık envanterinde bir kalem olarak gören oligarkların çoğalmasından faydalanma stratejisinin olmasını olumlu buluyorum.

Çin Halk Cumhuriyetinde devletin, yaygın olarak Komünist Parti gücünü ve medya tekelini elinde bulundurması nedeniyle Çin’in de oligarşi sınıfı sorunu var. Çin yönetimi, reformist eğilimleri ve sosyal medyada geniş bir izleyici kitlesine sahip olmaları nedeniyle, varlıklı kişilerin boy ölçülerini almada sert bir politika izliyor. Diğer yandan, varlıklarını denetimden kaçıran ve haksız yollardan edinmiş zenginliği Batı’da saklayan, ABD ve AB’nin mal varlıklarını gasp ederek, onları savunmasız halde bırakan zengin insanları pek önemsemiyor. Çin Halk Cumhuriyeti yolsuzluk olaylarına karşı önlem almada dikkatli olmak zorunda. Çünkü zengin kişilerin, yerel savcılık korkusuyla mal varlıklarını ülke dışına ve iktidar partisinin kontrolü ve yaptırım uygulama imkânının olmadığı ülkelere kaçırma eğilimi olabilir. Batının yatırım, likidite ve sermaye dolaşımı konularında cazibe merkezi, hazır para ve yatırım cenneti anlamında güvenli liman olduğu şeklindeki baş ağrısının üstesinden gelebilmeleri amacıyla bazı düşüncelerin aktarıldığını sanıyorum.

Sırası gelmişken dile getirelim; solak liberaller açısında rahatsızlık verici gerçeklerden birisi, varlık sahibi kişilerin gelirlerinin devletin kontrolünde olmasına çalışan bazı ülkeler (muhtemelen % 99 büyük halk yığınları yararına), komik bir tesadüf eseri, Amerika’nın hiç hoşlanmadığı ülkelerdir; yani, Rusya, Çin, Küba ve Venezuela.

ABD’nin de aslında oligarşi sınıfı problemi var. Zengin bir adam olan Micheal Bloomberg birkaç yıl boyunca New York şehrini yönetmişti. Bir de Koch kardeşlerimiz var. Ulusal düzeyde ve devlet katmanındaki adayların seçimi için bol keseden fonlama yapmış ve kendi çıkarları doğrultusunda Wisconsin Eyaletini bakteri üretme çanağı haline dönüştürmüşlerdi. Kaliforniyalı bir milyarder olan Tim Draper, Kaliforniya Eyaletini altı farklı yönetim bölgesine bölecek şekilde oylama işlemine fon sağlayarak, ulus inşası versiyonunda oligarşi sınıfı faaliyetlerine dâhil olmuştur. Tom Perkins öne çıkarak, “bir oyun verilmesi için, bir kişi değil, bir dolar lazım” diyerek konuya açıklama getirmiştir. Sanırım, “Galt kesimine gitmeyip”, bu kesimi kaderine terk etmek yerine, inatçı Birleşik Devletler yönetiminde yeniden yapılanma ile ilgilendikleri için oligarşi sınıfına mensup bazı kişilere minnettar olmalıyız.

Belki de bir ülkedeki oligarşi sınıfı sorununun farkında değilsiniz. Oligarşi meclisinde, “sınıf savaşı” olgusunun sulandırılması marifetiyle dağıtılmasına olanak veren, ekonomik büyümeyi dillerine dolayan ve “gelir dağılımı eşitsizliği” krizine çözüm yolu olarak dar gelirlinin asgari ücretini kemiren, ülke nüfusun sadece % 1’lik kesimi oluşturan oligarşi sınıfı mensuplarını anonimleştirmek suretiyle, toplumun geleceğine yönelik kötü emelleri taşıyan büyük varlık sahibi kişilerin kimliklerini gizlemeye yarayan oldukça şüpheli kararlar alınıyor.

Ekstradan iki dolar hamburger parasını vermenin ülkedeki çalışan yoksul kesimine refah getireceği ve haysiyetini koruyacağı konusunda emin değilim. Ancak, önümüzde duran soruna çözüm yolu olmak üzere, oligarşi ile varlık paylaşımı anlamında, oligarkları ve kaygan zeminde büyüme kaydeden milyarlarca tutar paralarını uygun bir yargı mercisine taşıma temeline dayalı olarak, oligarşinin elindeki mal varlığı yoksul halka yeniden dağıtılmasına yönelik bir seçimimiz yok.

ABD Başkanı Bill Cliton (20 Ocak 1993 – 20 Ocak 200) küreselleşmede sonuna kadar giderken, oligarşi kedisinin kafesinden çıktığına tanık olduk. Birleşik Devletler milli hükümeti, Amerika’nın kürselleşmeyle ilgili istihdam ve yatırım sorunlarına çözüm yolu bulunacağı düşünerek daha fazla küreselleşmeyi taahhüt etmişti. Muhafazakâr Cumhuriyetçilerin, adeta kutsal bir ayeti okurcasına, ekonomik büyüme şiarını tekrarlaması oldukça şüpheli bir iddia. Vergilerin kesilmesinde karşılaşılan sorunlara çözüm yolu olarak daha fazla vergi salınması…

Denizaşırı ülkelerdeki oligarşi sınıfını manipüle ve gerektiğinde istismar etmek gibi bir yöntemimiz var. Ne yazık ki, ülkemizdeki oligarşinin nasıl manipüle edileceği ve ne amaç doğrultusunda kullanılacağına dair herhangi bir yöntemimiz bulunmuyor. Yirmi birinci yüzyıla hoş geldiniz.

Peter LEE-Kaynak: http://www.counterpunch.org/2014/03/17/americas-oligarch-strategy/
Çeviren : Nizamettin Karabenk