AB Emperyalizminin Egemen Alanı 2014’te Kitlesel Muhalefet Hareketlerinin Coğrafyaları Olacak
Devlet bütçe açıklarını kapatma adı altında, AB’nin tüm ülkelerinde “kemer sıkma” politikalarını yaygınlaştırıyor Liberal politikaların vazgeçilmez unsurlarından biri olan özelleştirmelerin en fazla yaşandığı ülkelerin başında gelen İsveç hükümetinin geçenlerde yaptırdığı bir araştırma, özelleştirmelerin geldiği boyutun ne kadar içler acısı olduğunu gösterdi. Demir yollarının durumuna dair, kalite, hizmet ve kişi başına alınan vergi karşılaştırıldığında, İsveç demir yolları AB’nin en geri sıralarında bulunuyor.
Liberalizmin çıkmazlarının daha fazla görünür olduğu şu günlerde, Fransa’nın cumhurbaşkanı François Hollande, hafta içerisinde düzenlediği bir basın toplantısında Sosyalist partisinin geleneksel “sosyal liberal” politikasını artık terk ettiğini, bundan sonra saf bir liberalizmi hayata geçireceğine dair önlemler alacağını ilan etti. Yaklaşık bir yıldır dış politikasında sert savaşçı ve saldırgan bir politika izleyen “sosyalist” cumhurbaşkanı artık içeride de daha sert bir politika izleyecek böylelikle. Patronlar örgütleri sunulan “yeni” hattan ne kadar memnun olduklarını hemen ilan ettiler. Ama Hollande’ın bu dönüşü başka bir tartışmayı da beraberinde getirdi : Muhafazakar Sarkozy iktidarda kalabilseydi farklı bir politika mı izleyecekti ? Mart ayında yapılacak yerel seçimler, anlaşılan Hollande’un liberal politikaları ve ona karşı mücadelenin örgütleneceği ortamında gerçekleşecek.
İngiltere’de ise mayıs sonunda yapılacak AB parlamento seçimleri yaklaştıkça, Avrupa tartışmaları alevleniyor. İngiltere, AB’in kendi lehine reforme edilmesini istiyor, zira Almanya ve Fransa merkezli kurulabilecek bir siyasal birlik ve merkezileşme onu kaygılandırıyor.
Üye ülkelerin AB’nin kendilerine uymayan kararlarını veto etme yetkisine sahip olmasını istiyor ve bu yönlü tartışmalar iyice kızıştı. Tartışmalardan şu ana kadar en kazançlı çıkan sağcı UKIP partisi oldu, zira tartışmalar iki nokta üzerine yoğunlaşıyor: Göçmenlik olgusu ve AB karşıtlığı. Yanlız sağcı UKIP’in yükselmesi, geleneksel Muhafazakar güçleri de kaygılandırıyor, zira oy tabanının bir bölümünün onlara kayma tehlikesi bulunuyor.
Dolayısıyla İngiltere’de AB karşıtlığı yine canlandı ve hafta içerisinde 95 muhafazkar milletvekili Başbakana mektup yazarak İngiltere Parlamentosuna AB yasalarını veto etme yetkisinin onaylanmasını talep etti. Hatta bu da yetmedi Maliye Bakanı George Osborne yaptığı bir konuşmasında AB’de kendi istedikleri yönlü reform yapılmadığı takdirde İngiltere’nin birlikten ayrılacağını ima etti.