Deniz Gezmiş’in Ağabeyi Bora Gezmiş’le röportaj
68 kuşağının öncülerinden Deniz Gezmiş’in Ağabeyi Bora Gezmiş, Ankara ÇSM de Üç Fidan Anısına Gerçekleştirilen Sergi’de Sorularımızı Yanıtladı..
Deniz’in çocukluk dönemini aktaran Gezmiş, 68 kuşağının efsane olmasında en büyük sebebin, o kuşağın birbirlerine olan bağlılıkları oğlunu söyledi…..
Türkiye’nin dört bir tarafını gezerek gençlerle bir araya geldiğinizi biliyoruz. Nasıl bir gençlik görüyorsunuz?
Gezi eylemleri öncesinde de, hareketli bir gençliğin olduğunu sık sık dile getiriyordum. Dört beş senedir gençliğin kendi sorunlarına, Türkiye sorunlarına, dün¬ya sorunlarına ilgisinin artmış olduğunu görüyorum. Gençler daha çok, ayrı gruplar halinde örgütlenm¬eye çalışıyor. Bunu tek bir kanala sokarak daha et¬kili olmasını sağlamak, parti yöneticilerinin gençlerin beklentilerine cevap vermesine bağlı. Çünkü, hakikaten iyi yetişmiş eğitimli bir gençlik geliyor.
68 kuşağını okuduğumuzda, incelediğimizde; dönemin en önemli özellikleri arasında sevgi, arkadaşlık dostluk olduğunu görüyoruz. Birbirine güvenmek, inanmak, dostluk, yoldaşlık. Zaman zaman unuttuğumuz kavramlar. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Evet, 68 kuşağının efsane olmasının bir sebebi birbirler¬ine olan bağlılıkları, arkadaşlıkları. Efsane olmak kolay olmuyor. Gerçek fikir ve söylemlerinin halen Türkiye şartlarında geçerli olması, onların o zaman bile doğru yolda hareket ettiklerinin göstergesidir. Onların birbirl¬eri ile olan arkadaşlıkları inanılmazdır. Onlar birbirl¬eri için ölümü göze alabilecek kadar davalarına bağlı, inanan gençlerdi. Bunu hayatlarını verirken de ispat ettiler. Hakikaten o gençlere bu gün baktığım zaman, birbirlerine olan sevgilerinin ne kadar büyük olduğunu anlıyorum. Zaten bunu eylemleri ile de ispat ettiler. Birbirlerini kurtarmak için hapishaneden kaçıp, sonunun ölüm olduğunu bile bile eylemlere giriştiler ve öldüler. 68 kuşağı başlı başına bir övünç kaynağıdır
Deniz hayatta olsaydı nasıl bir gençlik isterdi. Siz 68 kuşağı ilen bugünü kıyasladığınızda nasıl bir gençlik görüyorsunuz?
Denizlerin jenerasyonu, okuyan sorgulayan araştıran bir gruptu. Deniz, akla önem veren bir gençlik isterdi. Kardeşine de vasiyetinde, “bilim adamı ol” demişti. Dünyaya entegre olmuş siyasileri, bir ölçüde beğenmeyen gençlik var. Bunlara önderlik edebilmek için, çok daha bilgili ve donanımlı bir siyaset anlayışı ile yaklaşmak lazım. Gençlik bir parti çatısı altında çalıştığı zaman, kendi önerilerinin dikkate alınmasını istiyor. Kendiler¬ine imkan verilmesini istiyorlar. Sadece pankart, afiş asmak değil, beyin olarak gençlerden yararlanmalı. Gençleri iyi anlamak lazım.
Deniz Gezmiş, inatçı dik başlı bir genç olarak tanınıyor. Çocukluğu mesela. Nasıl bir çocuktu?
Deniz çok sevecen olmasına rağmen hareketli, hat¬ta yaramaz ve dik başlı bir çocuktu. Kendi bildiğini yapmayı prensip edinmişti. Çocukken de inatçıydı, kendi davasında da inatçı oldu. Bir şeyi aklına koyduğunda, yapmadan bırakmazdı. Sanıyorum ilkokuldaydı. Demokrat Parti’nin çok önde olduğu dönemler. Deniz ise, daha o yaşlarda Demokrat Parti’yi sevmiyor. Bir gün okulda sınıf fotoğrafları çekiliyor. Bütün çocuklar normal duruyorlar. Deniz ise elleriyle altı rakamı gös¬teriyor. Meğer CHP’nin altı okunu işaret ediyormuş. Öyle bir çocuktu işte. Aramızda üç yaş vardı. Çok sıcak bir abi-kardeş ilişkisinin olduğunu söyleyemeyeceğim, çünkü ben de çocuktum. Sivas yıllarında, orada abi olmanın avantajlarını kullanıyordum. Şimdi o günleri düşündüğümde, demek ki her ikimizde çocuktuk. Daha sonra, Deniz fakülteye girdiğinde ben askerdeydim. Aramızdaki temaslar azaldı. Eylemlere girdikten sonra da, kaçak veya hapiste olduğu için çok sık bir arada olamadık. Sonra? Sonrasını hepimiz biliyoruz…
Türkiye Devrimci Hareketi’ni anlatan ‘Delikanlım Belgeseli’ izleyenler tarafından beğeni gördü. Bundan sonra yeni projeler var mı?
Bu belgesel, benim fikrimdi. Sağ olsun Can Dündar, çok büyük bir öz¬veri ile belgeseli hazırladı. Herkes tarafından çok beğenilen bir belgesel oldu. Özellikle, gençler tarafından büyük ilgi görüyor. Can Dündar ile birlikte, bu belgeseli bir kitap haline getirmeye çalışacağız. Ayrıca, 68 kuşağı ile ilgili bir film projemiz var. Çalışmaları ilerliyor. 2014’de çekim¬ler başlayacak. Biz hayatta iken, bu kuşağı bir belgesel, bir kitap ve bir film ile tamamlayıp bitirmeyi planlıyoruz.
Sergiyi kim düzenliyor?
Sergiyi, Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi düzenledi. Üç Fidan’ın, idamlarının 41. yıl dönümünde, 68’lerin ve tüm devrim şehitlerinin anısına; sadece panel ve anma ile değil, akılda kalacak, iz bırakacak serginin kitabı da olacağından, somut ve kalıcı bir anma olsun istedik.
Hazırlığı ne kadar sürdü?
Serginin hazırlık süreci 6 ay sürdü. Araştırmalar, dö¬neme tanıklık etmiş kişiler, arkadaşları, aileleri, dönemin gazetecileri, gazete arşivleri. Bu sergi, bir dönemi anlatıyor ve belgesel niteliği taşıyor. 1968-1972 yıllarına ait, ulusal basının tüm gazeteler tarandı. Deniz’lerin arkadaşları ile görüşüldü.
Kimlerle görüşüldü, eşyaları almak üzere ailelerle görüştüğünde nasıl karşıladılar?
İlk görüştüğüm kişi Deniz’in abisi Bora Gezmiş oldu. Bu pro¬jedeki katkılarından dolayı kendisine çok teşekkür ediyor¬uz. Projeyi kendisine anlattığımda çok beğendi ve heyecan duydu. Deniz’ler adına kalıcı bir şey olması ailelerini mutlu etti sanırım. Bora Gezmiş’in de aynı heyecan ve istek ile, sonuna kadar katkı vereceğini söylemesi de bizim için ayrı bir mutluluk oldu. Daha sonraki adımda, Bora Gezmiş’in desteği ile Hüseyin İnan’ın ailesine ulaştık. Hüseyin İnan’ın kardeşi İrfan İnan’ı evinde ziyaret ettim. Bu sergi projes¬ini hayata geçirmek, hiç kolay bir iş değildi. Ailelerle her konuştuğumuzda, derin acılarını bir kez daha yaşatmanın hüznü ve kederi beni derinden etkiledi diyebilirim. Onların eşyalarını görmek istediğimde, 41 yılın ardından dinmeyen gözyaşlarına şahit olmak çok üzüntü vericiydi.
Sergide neler olacak?
Bu sergide ilk kez Deniz ve Hüseyin’in idamlarından son¬ra ailelerine teslim edilen özel eşyalarını sergileyeceğiz. Deniz’in idam edilirken üzerinde olan parkası ve Deniz’in, “Postallarımı bile bağlamaya vakit bırakmadan beni apar topar getirdiler, bu hali ile sehpada ayağımdan düşecekler, düşmelerini istemiyorum, onlara bağla da düşmesinler” dediği ve ‘görevli postalları bağlar, idamdan sonra da ke¬silerek ayağından çıkartılır’ diye tarihe not düşülen ünlü postalları. Cezaevinde okuduğu kitapları. Hüseyin’in idam edilirken “Babam, yarın ayağımdaki bu lastik ayakkabıları görünce, oğlumun doğru dürüst bir ayakkabısı bile yokmuş diye üzülecek. Ayakkabımı bile giyemeden beni apar topar buraya getirdiler. Babama söyleyin, ayakkabım yoktur diye üzülmesin. Ayakkabılarım cezaevinde kaldı Onlara hediyem olsun.” dediği lastik ayakkabıları, idam edildiğinde üzerin¬den kesilerek çıkartılan kazağı ve pantolonu.
Ayrıca bu sergi için gazeteci-yazar Can Dündar, gazeteci-yazar Soner YALÇIN’ın ve CHP İzmir Mv. gazeteci-yazar Mustafa Balbay’ın; Deniz’ler için cezaevinde kaleme aldığı bir sergi yazısı da bulunmakta.
68’lerin ve tüm devrim şehitlerinin anısına düzenlediğimiz sergide, Deniz’lerin ve 68 kuşağının miting, eylem fotoğraflarını içeren 200 fotoğraf, Deniz’lerin yakalanma, mahkeme ve idam süreçlerini anlatan haberlerin yer aldığı dönemin gazeteleri (69 adet) ile dönemin afişleri (28 adet) de yer alıyor. Ressam Bedri Baykam’ın Deniz’ler ve 68’liler¬in eylemlerini konu aldığı 13 tablosu da sergilenecek.
Söyleşiye kimler katılıyor?
Sergi ile eş zamanlı olarak 4 Mayıs Cumartesi günü saat 14.00’de Gazeteci Can Dündar’ın hazırladığı, Yunus Ni¬hat Özcan’ın yönettiği ‘Delikanlım, İyi bak Yıldızlara’ adlı belgesel gösterilecek, ardından panel yapılacak. 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan’ın moderatörlüğünü yapacağı panelde Gazeteci Can Dündar, Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, Deniz Gezmiş’in yoldaşı dönemin Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu üyesi Hacı Tonak, dönemin İTÜ Öğrenci Birliği Başkanı, Dev-Genç İstanbul Yöneticisi ve 68’liler Birliği Vakfı eski Başkanı Gökalp Eren ise konuşmacı olarak katılacaklar ve o dönemle ilgili siyasi gözlemler¬ini, anılarını ve Deniz’lerin bilinmeyen yönlerini panele katılanlarla paylaşacaklar.
Daha önce sergilenmeyen eşyalarını görecek miyiz, bun¬lar neler?
Sergide, Gezmiş Ailesi’nin özenle sakladığı ve ilk kez bu ser¬gi için çıkardığı Deniz’in eşyaları arasında; anılara kazınan fotoğrafındaki yeşil parkası, idama giderken ayağında bu-lunan postalı ile okul kitapları, arkadaşlarına ve ailesine yazdığı özel mektupların orijinalleri, Gezmiş’in çocukken mahalle arkadaşlarıyla çektirdiği fotoğrafları ve okuduğu kitapları.
Hüseyin İnan’ın ise idamından sonra üzerinden kes¬ilerek çıkartılan kazağı, “babam beni lastik ayakkabıyla gördüğünde üzülmesin, ayakkabılarım cezaevinde kaldı” dediği, ayağındaki lastik ayakkabıları, kitapları, çok sevdiği fotoğraf makinesi ve idamından sonra cebinden çıkan 19 lira 35 kuruş parası, cezaevinde kullandığı havlusu, diş fırçası, lastik terlikleri.
Yusuf Aslan’ın ise ilk kez sergilenecek fotoğrafları ve ailes¬ine yazdığı son mektubu olacak.
Katalog hazırlanacak mı, satılacak mı?
Katalog değil kitap demek daha doğru olacak sanırım, evet kitabımız hazır. Belediyemizin her zamanki kültür sanat hizmetlerinden birisi olarak, ücretsiz dağıtımı yapılacak.