Kızıldere’de Öldürülen Cihan’ın 96 Yaşındaki Annesi Anlatıyor…

1980’den sonra adı Yeniyol olarak değiştirilen Oce köyünü daha önce duydunuz mu? Duymadıysanız, 30 Mart 1972’de arkadaşları ile birlikte Kızıldere’de bir evde öldürülen 1968 kuşağının önemli isimlerinden Cihan Alptekin’in adını mutlaka duymuşsunuzdur.

İşte Alptekin ve Oce köyünü bu yazıda yan yana getiren de yine bir 30 Mart.

Rize’nin Ardeşen ilçesine bağlı Oce köyündeyiz. Sahildeki diğer Laz köylerinin aksine Hemşinlilerin yaşadığı Oce’yi, bölge halkı “kominist köy” olarak tanımlıyor. Cihan Alptekin’in mezarı doğup büyüdüğü bu köyde yer alıyor. Alptekin’in arkadaşları, sevenleri kısaca “Kızıldere’yi unutmadık” diyenler, her yıl Mart ayının 30’unda bu köye geliyor. Onlardan daha önce Oce’ye gelenler de var.

Alptekin’in anmasının yapılacağı tarihten bir hafta öncesinde köye gelen güvenlik güçleri, köyde yaşayanların deyimiyle “mezarlığın karşısındaki yerlerini alıp işe koyuluyorlar”. Neredeyse tam 41 yıldır bıkıp usanmadan bu köyü takibe alıyorlar.

ELEKTRİK VERİLMEDİ YOLLAR YAPILMADI
Köyün girişinde kimlik kontrolü yapan ekiplere, köyde yaşayanlar alışmış gibi görünse de devletin kendilerine yönelik bu baskısından bıkmış durumdalar. Oceliler, “Ölmüş devrimci oğlumuzdan bile çekinen bir devletin baskısı altındayız” diyerek duruma tepki gösteriyorlar.

Ocelilerin Cihanı’nı 1972’de Kızıldere’de öldürerek aileye teslim eden devlet, yıllarca bu köye elektrik vermemiş, yolunu yapmamış. Yılmamış Oceliler, bir dönemin en çok okuma yazma oranına sahip köyü olarak tarihe geçmişler.cihan

ANNESİNİN KURTARDIĞI DİŞ, İŞKENCEDE KIRILDI

Köyün girişinin yer aldığı sahilden yaklaşık 1 km kadar yukarıda olan Alptekin’lerin evinde alıyoruz soluğu. Cihan Alptekin’in, Bursa Cezaevi’nde çektirmiş olduğu fotoğrafı eşliğinde anlatıyor 96 yaşındaki anne Ayşe Alptekin.

Cihan’ı sorduğumuzda hep derin bir nefes alıyor, söze öyle başlıyor:

“Çok iyi niyetli bir çocuktu. Köyde herkese yardım ederdi. Okumayı çok severdi. Ya okurdu ya da bahçede çalışırdı bizlere yardım ederdi.

“7-8 yaşlarındaydı, dişleri kırılmıştı. Köyde, çocukların kırılan dişleri, gelenek olarak evlerinin çatısına atılır. Çatıya dişlerini atan çocuk, yeni dişlerinin biran önce çıkacağına inanır. Cihanımın da dişleri kırılmıştı. Evin üstüne atmış, üzülmüş. Ben de gittim dişlerini buldum, çenesine yerleştirdim. Bir güzel bağladım çenesini, günlerce durdu o çene öyle. Bir de baktık ki dişleri yerine yerleşmiş, Cihan çok sevindi.

“Aradan yıllar geçti, Cihan okumaya gitti, mücadele etmeye başladı. Bir de duyduk ki, Cihan’ın o dişleri, İstanbul’da işkencede kırılmış.”

“HÜKÜMETİ HİÇ BİR ZAMAN AFFETMEYECEĞİM”
Cihan Alptekin, İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okuyordu. Annesinin deyimi ile hakim çıkacaktı. Cihan annesine son görüşmesinde, “Amerika ve İngiliz’ler ülkemizi işgal etmiş. Onları bu ülkeden atacağız” demişti. Bu uğurda mücadele ettiğini anlatan Cihan, cezaevine girdi.

Annesi onu ziyaretine gidecekti ki, Cihan ve arkadaşları, Deniz Gezmişlerin asılmasına engel olmak için hapisten kaçtı. “Onu bir daha göremedim. Bizim çocuklarımız kimseye bir şey yapmamıştı. Türkiye insanları için çalışıyorlardı.”

Cihan Alptekin ve arkadaşları Kızıldere’de yaşamlarını kaybettiklerinde, katledildiklerine dair haberi Alptekin’ler radyodan öğreniyor. Baba radyoyu fırlatıyor. Oce’den cenazeleri almak için Niksar’a doğru yola çıkıyorlar:

“Çocuklar tanınmayacak gibiydi. Çocuklarımız bu ülke için çalışıyorlardı. Hiç kimseye bir zararları olmamıştı. Hiç kimsenin canına zarar vermemişlerdi. Neden gençlerimizi vurdunuz? O zamanki hükümeti hiçbir zaman affetmeyeceğim. Hem Denizlerin asılmasına imza verenlerin, hem de bizim çocuklarımızı Kızıldere’de katledenlerin yargılanmasını istiyorum”.